31 Temmuz 2011 Pazar

Asker terörist avında

Önceki gece Beyyurdu köyünde yol güvenliğini sağlayan birliğe yapılan
saldırı sonrası 1 asker şehit oldu. Şemdinli'den gelen şehit
haberinden sonra bölgede hareketlilik arttı.Özel eğitimli
komandolara,helikopterler havadan destek verdi. (Azer Demir-DHA)

KANLI PUSU

Kahramanmaraş'ta 1 uzman çavuş şehit edildi. 2 askerimiz yaralandı!

29 Temmuz 2011 Cuma

Orgeneral Işık Koşaner istifa etti

Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, görev süresi 1 yılı doldurmadan istifa ettiğini açıkladı. Kritik Yüksek Askeri Şura (YAŞ) öncesinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tarihindeki en büyük kriz yaşanıyor. Koşaner ile birlikte Deniz, Kara ve Hava Kuvvetleri Komutanları'nın da istifa ederek emekliliklerini istedikleri öğrenildi.


Köşk'te düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan veGenelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in bir araya geldiği üçlü zirveden sürpriz bir karar çıktı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner istifa etti

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve kuvvet komutanları emekliliklerini istedi. Koşaner'in 'gördüğü lüzum' üzerine bu kararı aldığı belirtiliyor.

Koşaner, isteğini Başbakan Tayyip Erdoğan'a sundu. Hükümetin bu karar üzerine nasıl bir tavır sergileyeceği bilinmiyor.



KOMUTANLAR DA İSTİFA ETTİ

Bu şok haberin ardından istifalar peşi sıra geldi.

Koşaner'le birlikte Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay da istifasını açıkladı. Kuvvet komutanlarının emekliliklerini istediği belirtildi. Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel istifasına ilişkin bir bilgi yok.

Koşaner ile kuvvet komutanlarının istifaları üzerine Hükümetin nasıl bir tavır sergileyeceği bilinmiyor.

YAŞ toplantısında tutuklu generallerin durumuyla ilgili krizin çözülmesi için bir dizi toplantı yapılmıştı. Komuta kademesinin tutuklu generallerle ilgili rahatsızlık duyduğu belirtiliyordu.

YAŞ bu durumda pazartesi günü Genelkurmay Başkanı Koşaner olmadan toplanacak.

 

KOMUTANLAR KKTC RESEPSİYONUNA KATILMIYOR
Koşaner ve Kuvvet Komutanları KKTC resepsiyonuna katılmıyor


 

IŞIK KOŞANER KİMDİR?

Türk Silahlı Kuvvetlerinin 27'nci Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Işık KOŞANER 1945 yılında İzmir’de doğmuştur. 1965 yılında Kara Harp Okulundan, 1966 yılında Piyade Okulundan mezun olmuştur.

1976 yılına kadar Kara Kuvvetlerine bağlı çeşitli birliklerde; Takım ve Bölük Komutanlığı, Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığında öğretmenlik, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Komando Tugayında Takım Komutanlığı ve Tabur Karargâh Subaylığı, Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığında Özel Tim Komutanlığı yapmıştır.

Orgeneral KOŞANER, 1978 yılında Kara Harp Akademisinden mezun olmuş, ardından kurmay subay olarak; Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığında Karargâh Subaylığı, NATO Savunma Kolejini bitirmeyi müteakip İtalya / Napoli’deki Güney Avrupa Müttefik Kuvvetleri Komutanlığında Karargâh Subaylığı, 3’üncü Ordu Lojistik Başkanlığında Plan Koordinasyon Şube Müdürlüğü,İngiltere / Londra’da Savunma İncelemeleri Kraliyet Kolejini bitirmeyi müteakip Genelkurmay Strateji ve Kuvvet Plan Daire Başkanlığında Strateji Şube Müdürlüğü, 8’inci Piyade Tümeni 131’inci Piyade Alay Komutanlığı, Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığında Kurmay Başkanlığı görevlerini yürütmüştür.

1992 Yılında Tuğgeneralliğe terfi eden Orgeneral Işık KOŞANER bu rütbede; Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Plan Daire Başkanlığı ile 1’inci Komando Tugay Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur. 1996 yılında Tümgeneralliğe terfi etmiştir. Tümgeneral rütbesi ile Kara Harp OkuluKomutanlığı görevini yürütmüştür. 2000 yılında Korgeneralliğe terfi ederek sırasıyla; Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı ve Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur.

2004 yılında Orgeneralliğe terfi eden Işık KOŞANER; 2004-2005 yılları arasında Ege Ordusu Komutanlığı, 2005-2006 yılları arasında Genelkurmay II’nci Başkanlığı, 2006-2008 yılları arasındaJandarma Genel Komutanlığı, 2008-2010 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 30 Ağustos 2010 tarihinden geçerli olarak Genelkurmay Başkanlığına atanmıştır.

Orgeneral Işık KOŞANER, Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Hizmet Madalyası, Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, Türk Silahlı Kuvvetleri Şeref Madalyası, Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, Kore Cumhuriyeti Millî Güvenlik Liyakat Madalyası ve Pakistan İmtiyaz Nişanı sahibidir.

Bayan Nurdan KOŞANER ile evli olan Orgeneral Işık KOŞANER, iki çocuk babasıdır. İngilizce bilmektedir.

Savcı, Ege Ordu Komutanı için yakalama kararı istedi

İnternet andıcı iddianamasi kabul edildi. Mahkeme heyeti iddianamenin oybirliği ile kabul edilmesine karar verdi. Savcı 22 isim hakkında yakalama kararı istedi. Davanın bir numaralı sanığı Eski 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız. İddianamede aralarında Ege Ordu Komutanı Nusret Taşdelen'in de bulunduğu toplam 22 sanık var.14:58 | 29 Temmuz 2011

Haber: Selahattin GÜNDAY İSTANBUL DHA


Hükümet aleyhinde kara propaganda yapmak amacıyla Genelkurmay tarafından kurulduğu iddia edileninternet siteleriyle ilgili yürütülen ‘internet andıcı’ soruşturması kapsamında hazırlanan iddianame İstanbul13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Oy birliği ile kabul edilen iddianamede, soruşturma savcısı Cihan Kansız şüphelilerin hepsine yakalama kararı çıkartılmasını istedi.

Savcı Cihan Kansız, sanıkların cezalandırılmasını istediği TCK’nın 312. maddesinde “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağılaştırılmış müebbet hapis cezası verilir" hükmünün olduğunu ifade etti. Şüpheliler hakkında soruşturmanın iki yılı aşkın süredir devam ettiği, toplanan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde tüm şüphelilerin TCK’nın 312. maddesindeki suçu işlediklerini belirten Savcı Kansız, eylemin CMK’nın 100/3-a-11ç maddesinde sayılan suçlardan olması, bu nedenle CMK’nın 100/2. maddesi uyarınca tutuklama nedeninin var sayılması, eylemin kanunda öngörülen muhtemel cezası dikkate alındığın şüpheliler hakkında tutuklanmalarına karar verilmesi amacıyla yakalama çıkartılmasını da iddianame talep etti. Mahkemenin savcının istediği yakalama kararının değerlendirdiği belirtildi.

İddianamede sanıklar sırasıyla şöyle;

-Korgeneral Mehmet Eröz,

-Tümgeneral Mustafa Bakıcı,

-Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler,

-Fuat Selvi,

-Ziya İlker Göktaş,

-Hulusi Gülbahar,

-Cemal Gökçeoğlu,

-Sedat Özüer,

-Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,

-Tümgeneral Hıfzı Çubuklu,

-Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu,

-Tuğamiral Alaettin Sevim,

-Orhan Güçlü,

-Mehmet Bülent Sarıkahya,

-Murat Uslıkılıç,

-Meryem Kurşun,

-Hasan Ataman Yıldırım,

-Cem Şimşek,

-Altunay Şahin,

-Fatih Koca,

-Recai Alkan..

Aktütün'de çatışma

Hakkari'nin Şemdinli İlçesi Aktütün Köyü kırsalında bir grup PKK'lı terörist ile güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. Çatışmada 1 uzman çavuş yaralandı.
ntvmsnbc ve Ajanslar
Güncelleme: 12:36 TSİ 29 Temmuz. 2011 Cuma

Şemdinli İlçesi'nin Irak sınırında bulunan Aktütün Köyü'nün Mehende Mevkii'nde, önceki gün 2 aracın ateşe verilerek yakıldığı alanda, bugün güvenlik güçleri inceleme yaptığı sıralarda bir grup terörist tarafından ateş açıldı.

Açılan ateşe karşılık verilmesi üzerine çıkan çatışmada 1 uzman çavuş yaralandı. Yaralı uzman çavuş helikopterle Hakkari Asker Hastanesine kaldırıldı. Bölgede operasyon sürüyor.

ASKERİ ARAÇ TAKLA  ATTI
Siirt'in Kurtalan İlçesi'nden Batman istikametine giden bir askeri araç, orta refuje çarparak takla attı.

Kazada 1'i ağır olmak üzere 3 asker yaralandı.Kurtalan İlçesi'nden Batman istikametine giden bir askeri araç, bugün saat 07.30 sıralarında Mağrib mevkiinde orta refüje çarparak takla attı.

Araçta bulunan askerlerden 1'i ağır olmak üzere 3 asker yaralandı. Yaralanan askerler, Batman Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

Katil Öcalan: Kandil beni taşeron olarak kullanıyor


16:00 | 29 Temmuz 2011

Cem EMİR/DİYARBAKIR, (DHA)

İMRALI’da çarptırıldığı ömür boyu hapis cezasını çeken PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın avukatlarına, "Kandil de devlet de beni taşeron olarak kullanıyor. Her iki tarafın beni taşeron olarak kullanmasına son veriyorum" dediği ileri sürüldü.

Çarşamba günü İmralı Adası’na giden avukatlarıyla görüşmede Abdullah Öcalan’ın çeşitli konularda görüşlerini açıkladığına ilişkin bugün PKK’ya yakın internet sitelerinde yazılar yer aldı. Bu yazılarda Abdullah Öcalan’ın söylediği ileri sürülen sözleri şöyle yer aldı:

* TAŞERON KULLANILMAYA SON VERİYORUM : 

Ben burada pratik önderlik yapamayacağımı, bu şartlarda bunu sürdüremeyeceğimi söylemiştim. Her iki taraf da bana bir şeyler söylüyorlar. Devletin zaten ne yaptığı ortada. Her iki taraf da beni idare ediyor. Aslında bu bir şantajdır. Kandil beni taşeron olarak kullanıyor. Devlet de heyeti taşeron olarak kullanıyor. Her iki taraf da beni taşeron olarak kullanıyorlar. Her iki tarafın beni taşeron olarak kullanmasına son veriyorum. Bugün itibariyle buna son veriyorum.

*BU ŞARTLARDA ÖNDERLİK YAPILMAZ: 

Bundan sonra benim rolümü sürdürmem için sağlık, güvenlik ve özgür hareket alanının sağlanması gerekiyor. Artık bunlar olmadan hiçbir şey yapmıyorum. Bu şekildeki pozisyonum devlete de, Kürtlere de zarar veriyor. Bazıları da Öcalan bu şartlarda orada yönetemez, yapamaz, içeriden pratik önderlik yapılamaz. diyordu. Doğru söylüyorlar. Bu koşullarda barış görüşmesi yapılamaz. Ben de özgür olmadan, özgür hareket etmeden bu barış işine girişmem, kalkışmam.

KCK ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMADI: 

Güney Afrika’da Mandela’ya gerekli koşulları sağladılar, o da rolünü oynadı. Türkiye’de De Clerk rolünü oynayacak kimse de yok. Operasyon üzerine operasyon yapıyor. Heyet de üzerine düşeni yapmadı. KCK de üzerine düşeni yapmadı. Bu şekilde yol da alamıyoruz. Ayrıca zarar da veriyor. Devletin ali menfaatleri deniliyor ya, devlete de zarar veriyor. Kürtlere de zarar veriyor. Bu şekilde bu koşullarda daha fazla sürdürmem Kürtlerin yararına değil.

* İDARE EDİLECEK ADAM DEĞİLİM: 

Ben her iki tarafın da işlerini kolaylaştırdım, onlara öneriler sundum, onlara çözüm yolunu gösterdim, protokoller sundum, işlerini kolaylaştırıcı adımlar attım. Daha ne yapayım? Daha fazlasını ayda yılda bir burada bir saat konuşarak mı yapacağım? Daha ne yapayım? Ama her iki tarafın da tavırları başka. Beni de burada taşeron gibi kullanıyorlar. Her iki taraf da beni idare ediyor. Ben idare edilecek birisi değilim. Bunu böyle bilsinler.

* DAHA FAZLA BENİM ÜZERİME YIKMA: 

Kürt siyasetçileri şunu bilmeli. İkide bir biz halkı tutamıyoruz, biz kitleyi zor durduruyoruz, kitle patlama noktasındadır. Sorun çözülmezse devrimci halk savaşını başlatırız, savaşa da barışa da hazırız diyorlar. Seni tutan mı var, yapar mısın yapmaz mısın sen bilirsin. Ama bu şekilde daha fazla benim üzerime yıkma. Türkiye de, ikide bir bitireceğiz, şöyle bitireceğiz diyor. Sen de bitireceksen bitir. Hükümet, bitirmek için ne yapıyorsa yapsın; özel timleri, polisi devreye sokuyormuş, bilmem dört kuvveti bir kuvvete bağlıyormuş, üçüncü kuvvet yaratıyormuş, ne yapıyorsanız yapın. İşte dün başbakanlıkta yine zirve yapmışlar. Ne karar aldıklarını bilmiyorum. Ama bu şekilde ben yokum. İşte Sri Lanka gibi olacak diyorlar. Üç yüz uçağı kaldırıp Kandil’i bombalayıp bitireceklerini söylüyorlar, yapacaksan ne duruyorsun! Örgüt de hazırsa Sri Lanka olmadığını ispatlar o halde.

* GERİLLA KİMSEYİ DİNLEMESİN: 

Benden, benim bu önderlik tarzımdan sürekli yardım almaya alışmışlar. Beni sürekli çalıştırıyorlar. Ama artık kendilerine daha fazla yardımcı olamam. Böyle anlayışı kabul etmiyorum. Bu şekildeki gerillacılığı kabul etmiyorum. Savaşırlar mı savaşmazlar mı, güçleri var mı yok mu ne yaparlar bilemem. Ama ben bunu bu şekilde daha fazla da devam ettiremem. Gerilla da süreci iyi anlamalıdır, gerekirse kimseyi dinlememeli, değerlerimize bağlı olmalı, ona göre süreci sahiplenmelidir. Siyasetçiler de doğru dürüst karar vermeli ve kararlarını da uygulamalıdır.

* KARARIMI HEYETE ANLATACAĞIM: 

Heyetle herhalde bir kez daha görüşürüm. Bu kararımı onlara da anlatacağım. Bundan sonra her iki taraf anlaşabilirlerse anlaşsınlar. Bundan sonra bu koşullarda ben yokum. Kendi aralarında anlaşıyorlarsa anlaşırlar, savaşıyorlarsa savaşırlar, ben karışmıyorum. Benim rol almamı isterlerse üç şartım var; sağlık, güvenlik ve özgür hareket etme. Bu üç şartı sağlayabiliyorlarsa ben devam ederim. İki taraf da rolüm konusunda anlaşırlarsa, sağlık, güvenlik, özgür hareket alanı yaratırlarsa, rolümü oynarım. Bu şartları sağlayamıyorlarsa ben daha fazla devam etmeyeceğim.

28 Temmuz 2011 Perşembe

Korucubaşı öldürüldü, ilçe karıştı

16:49 | 28 Temmuz 2011

Serkan BİNGÖL/KARLIOVA (Bingöl), (DHA)

BİNGÖL’ün Karlıova İlçesi’nde PKK tarafından tehdit edilen korucu başı 40 yaşındaki Hacı Alan’ın ilçe merkezinde tabanca ile öldürülmesi üzerine korucular havaya ateş açtı. Esnafın kepenk kapattığı ilçe merkezinde korucular ve özel harekat timleri sokaklara girerek saldırganın peşine düştü. İlçede gerginlik devam ediyor.

Karlıova İlçesi’ndeki Fatih Caddesi’ndeki olay bugün saat 15.00 sıralarında meydana geldi. Taşlıçay Köyü korucubaşı Hacı Alan, kimliği belirsiz bir kişi tarafından başına tabanca ile ateş edilerek öldürüldü. Başına 3 kurşun isabet eden Alan’ın yere düşmesinden sonra saldırgan 4 kez daha ateş açtı. Çevredekiler tarafından hastaneye kaldırılan korucubaşı Hacı Alan öldü.

Saldırının ardından ilçe merkezinde bulunan ve ilçeye 5 kilometre uzaklıkta bulunan Taşlıçay Köyü’ndeki korucuların gelmesi ile korucu sayısı 25’i buldu. Alan’ın öldüğünü duyan korucular iddiya göre havaya rast gele ateş açtı.

Olayın ardından ilçe merkezinde esnaf kepenk kapatırken, korucular ve özel harekat timleri ara sokaklara girerek operasyon başlattı. Korucuların ara sokaklara grimesi ile silah seslerinen geldiği duyuldu. Taşlıçay Köyü korucubaşı Hacı Alan’ın PKK tarafından tehdit edildiği, son olarak bir hafta önce Karlıova ilçesi Hasanova Köyü’nde 1 PKK’lının öldürülmesinden PKK’ya yakın internet sitelerinin Alan’ı sorumlu tutukları belirtildi.

Kahramanmaraş'ta mayın patladı!




Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesinde, askeri aracın geçişi sırasında mayın patladı, ilk belirlemelere 1 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı.

19:15 | 28 Temmuz 2011

Ömer KOÇ/NURHAK (Kahramanmaraş), (DHA)

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Elbistan-Nurhak karayolu çöplük mevkisinde, göreve giden zırhlı aracın geçişi sırasında yola döşenen mayın patladı. Patlamada, ilk belirlemelere göre ismi henüz öğrenilemeyen 1 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı.

Yaralanan Uzman Çavuş Gökhan Özmen ile er Lokman Ölmez Elbistan Devlet Hastanesine kaldırıldı.

Diğer 2 yaralının ise Nurhak Devlet Hastanesinde tedavi altına alındığı bildirildi.

Jandarma ve polisin olay sonrasında geniş çaplı operasyon başlattığı öğrenildi.

BDP'li Kurt: "Kürtlerin talepleri kabul edilmedikçe savaş bitmez"

Behçet DALMAZ/ HAKKARİ,(DHA)-

BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, partisi tarafından düzenlenen demokratik özerkliği kutlama şöleninde yaptığı konuşmada, "Kürt halkının talepleri kabul edilinceye kadar Başbakan Erdoğan şunu çok iyi bilsin ki, Kürdistandaki kirli savaş da bitmez" dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından demokratik özerkliğin ilanının ardından Hakkari’de BDP İl Örgütü tarafından şölen düzenlendi. Şölende Kürt sanatçılar şarkılar söylerken, havai fişekler atıldı. BDP il binası önünde toplanan kalabalık, ilk olarak Kürt sanatçı Rojin ve Mehmet Sönmez’in şarkılarıyla coştu. Halay çeken vatandaşlarla kol kola giren BDP Milletvekili Esat Canan ve Adil Kurt da gece geç saatlere kadar kutlamalara eşlik etti.

STATÜ İSTİYORUZŞölende Kürtçe bir konuşma yapan BDP milletvekili Adil Kurt, Kürtlerin yeni anayasada statü sahibi olmak istediğini söyledi. Kurt, "Biz milletvekilleri olarak Kürt halkının bu talepleri yerine gelene kadar ne bedeller gerekiyorsa ödemeye hazırız. Biz diyoruz ki, Kürt halkının inkar ve imhasını isteyen böylesi bir parlamentoyu kabul etmiyoruz ve böylesi bir parlamentoya gitmeyeceğiz. TBMM bizim de parlamentomuzdur. Madem ki bu parlamento yeni bir anayasapaketi hazırlıyor. O zaman Kürt halkının istem ve talepleri de bu parlamento da yer almalı, Kürtler de burada statü sahibi olmalıdır. Biz diyoruz ki, artık Kürt halkı üzerinde uyguladığınız ret ve inkar politikalarınızdan vazgeçin. Kürtlerin varlığını kabul edin. Kürtlerin talepleri artık kanunlarda da yer almalı. TBMM bunları kabul ediyorsa o parlamonto bizim de parlamentomuzdur. Bunu kabul etmeyen parlamento bugüne kadar bizim parlamentomuz olmadığı gibi, bundan böyle de bizim değildir" dedi.

ÖLDÜRÜLEN KÜRTLERE TERÖRİST DİYORLARİlan edilen demokratik özerklikten geri adım atmayacaklarını belirten Kurt şöyle devam etti: "Kürt halkının talepleri kabul edilinceye kadar Başbakan Erdoğan şunu çok iyi bilsin ki, Kürdistandaki kirli savaş da bitmez. Biz diyoruz ki, eğer bedelse Kürt halkı büyük bedeller ödedi. Acıysa Kürt halkı bunların hepsini gördü. Şimdi demokratik çözüm zamanı. Artık ne Kürt gençleri, ne de Türk gençleri ölmesin. Bu topraklarda öldürülen her bir gencin ölümü yüreğimize ateş düşürüyor.

Bizler hiç bir ölümden hoşnut değiliz. Sayın Erdoğan ve Sayın Cumhurbaşkanı Gül de sadece bir kez desinler ki artık bu ölümler olmasın. Öldürülen Kürt gençleri de bizim gençlerimizdir. Ancak onlar öyle demiyor. Öldürülen Türk gençleri için şehit, Kürtler için terörist diyorlar. Bizim gençlerimiz şehittirler. Çünkü hak yolunda ve mücadale uğruna şehit olmuşlar. Onların bir deyimi var. Demirden korksaydık trene binmezdik diye. Biz de eğer korksaydık bu yolda mücadele etmezdik. Kürt halkı artık bu haksızlıkları kabul etmez. Birlik ve beraberliğimiz olduğu müddetçe hiç kimse bizi bu mücadelemizden vazgeçiremez. Bizler diyalogdan yanayız. Bu halk 10 bin insanını Başbakan Erdoğan hoşnut olsun diye şehit vermedi. 4 bin insan Erdoğan’ın keyfi için göç etmedi. Kürtler tek bir şey istiyor. Barış ve Kürt sorununun bu yolla çözümü."

Emine Ayna'dan Erdoğan'a ağır suçlama

BDP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde 14 Temmuz perşembe günü PKK’lı teröristlerin şehit ettiği 13 askerin sorumlusunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu iddia etti.


Ramazan İMRAĞ/CİZRE (Şırnak), (DHA)

Ayna, "Çiller özel timlerle, polisle askerle, Kürtler’e karşı savaştı. Ancak, Kürtler bitmedi. Biz artık ölümden korkmuyoruz, kimseden de iyi niyet beklemiyoruz" dedi.

Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) kadın aktivistleri komitesi tarafından düzenlenen ’Demokratik Özerklik’ kutlama programına BDP Diyarbakır MilletvekiliEmine Ayna, Uludere Belediye Başkanı Cihan Sincar, Cizre Belediye Başkan Yardımcısı Hanım Onur da katıldı. BDP ilçe binası önünde düzenlenen kutlama programı öncesi hazırlanan platformda ve çevre binalara terör örgütü PKK ve Konfederalizmi sembolize eden flamalar, PKK elabaşı Abdullah Öcalan ile çatışmalarda öldürülen PKK’lıların fotoğrafları asıldı.

BDP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, Başbakan Erdoğan’ın, "Bizden iyi niyet beklemesinler" sözünü eleştirerek, bugüne kadar zaten iyi niyet görmediklerini söyledi. Ayna, şöyle dedi:

"Başbakan, ’Bizden iyi niyet beklemesinler’ diyor. Biz bugüne kadar iyi niyet görmedik ki, iyi niyet bekleyelim. Biz ölümden korkmuyoruz. Onun için Başbakan televizyonlara çıkıp ’Askerlerle operasyon yapacağız, polislerle şehir merkezinde mücadele edeceğiz’ demesin. 14 Temmuz günü Silvan’daki askeri operasyonda ölen 13 askerin sorumlusu Başbakan’dır. Gözümüzün içine baka baka diyorlar ki, ’Özerkliğin bizim için hiçbir değeri ve kıymeti yoktur’ diyorlar. Biz zaten sizin için bir değeri olsun diye ilan etmedik özerkliği. Biz kendimiz,halk için bir değeri olduğu için ilan ettik. Kendimizi yönetebileceğimize inandığımız için ilan ettik özerkliği. Biz artık talep etmediğimizi, gerçekleştirmeye gücümüz olduğu için ilan ettik. Diyarbakır’da Demokratik Özerklik ilan edildikten sonra Başbakan dedi ki, ’Bizden kimse iyi niyet beklemesin.’ Biz hiç iyi niyet görmedik ki. Uğur Kaymaz 12 yaşında 13 kurşun yedi. O zaman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dı. Biz hep kötü niyetlerle karşılaştık. Bizim 80 veya 30 yıl önce de karşı karşıya kaldığımız şey inkar, zulüm, ölüm, zindandır."

Silvan’da 13 askerin şehit edilmesinden 2 gün önce operasyon yapılacağına dair haberin basın kuruluşlarında yayınlandığını ileri süren Emine Ayna, Demokratik Toplum Kongresi’nin Demokratik Özerkliği ilan edeceği 14 Temmuz günü Silvan’da operasyon yapıldığını öne sürdü. Emine Ayna, şu iddialarda bulundu:

"Demokratik Özerkliğin ilan edileceği gün Silvan’da askeri operasyonda, Recep Tayyip Erdoğan belki 15-20 gerilayı öldürerek cevap vermek istedi. 14 Temmuz günü Silvan’daki askeri operasyonun nedeni buydu. Ama o askeri operasyonda kendi helikopterlerinden attıkları bombalarla ölen gerilla olmadı ve 13 asker öldü. O 13 askerin ölümünün sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır. Siz eğer askeri operasyona savaşa, gönderiyorsanız, öldürme ihtimali olduğu kadar ölme ihtimali de vardır. 13 asker öldü diye gazetelerde, televizyonlarda bize karşı bir linç kampanyası başlatıldı. Ondan önceki askeri operasyonda 12 gerilla öldüğünde neden kimsenin kılı kıpırdamadı. Eğer o gün 15-20 gerilla ölseydi, bu basın ne diyecekti? Başbakan Erdoğan, o zaman ne diyecekti? Onlar da öldüğünde, onların anaları babalarının içi kan ağlamıyormuş gibi keyiflerine bakacaklar. İşte savaş bu. Nasıl ki bundan iki ay önceki askeri operasyonda savaşın adı ölümse, bir günde 7 gerillanın öldüğünde de savaşın adı ölümse, işte Silvan’daki operasyonda da savaşın anlamı 13 askeri kaybetmekle, ölümdür. Savaşın sadece ve sadece anlamı ölümdür."

"DEMİREL VE ÇİLLER DE AYNI ŞEYİ YAPTI"

Başbakan Erdoğan’ın, "Biz özel timlerimiz, polisimizle savaşa devam edeceğiz" dediğini ileri süren BDP’li Emine Ayna, "Biz de buradan diyoruz ki, bunun adı; ölümdür. Çiller de özel timlerle, polisle savaşa devam etti. Onlarca, yüzlerce, binlerce insan öldü ama Kürtler, Kürt halkının özgürlük mücadelesi bitmedi. 90’lı yıllarda Demirel’in, Çiller’in, Doğan Güreş’in işbaşında olduğu, bu savaşın en şiddetli olduğu yıllarda da ben Cizre sokaklarını çok iyi hatırlıyorum. Nevruzda asker ve polis ablukasında öle öle gelip bu meydanlarda nevruzu kutladıklarını hatırlıyorum" dedi.

İçişleri Bakanı’nın "Bu ülkeyi kanımızla kurduk, kimseye vermeyiz" dediğini kaydeden Ayna, " Bu ülke onun babasının malı mı ki. Bu ülke bizimdir" diye konuştu.

Yapılan konuşmalardan sonra Demokratik Özerklik için düzenlenen kutlama programı yerel sanatçıların Kürtçe söylediği türkülerle devam ederken, kutlama sonrasında havai fişek gösterisi yapıldı.

Dağda PKK, şehirde töre korkusu yaşadım


18 yaşında PKK'nın dağ kadrosuna katılan, 3 yıl önce terör örgütünden kaçan 'Polin' yaşadıklarını anlattı: Dağda tecavüze uğradım. Bu şekilde ailemin yanına dönemezdim. Dağda PKK, şehirde töre korkusu yaşadım...



Dağda PKK şehirde töre korkusu yaşadım

18 yaşında katıldığı terör örgütünden 3 yıl önce kaçan 'Polin' (29), kadın gözüyle dağı anlattı. 'Polin'Mersin'de doğmuş. Mardinli bir aşirete mensup. Okula gönderilmemiş. Erkek arkadaşının teklifiyleKandil'e çıkan genç kız iki ayda okuma yazma öğrenmiş. Bir süre örgütün basın-yayın biriminde çalışmış. İşte 8 yıllık öyküsü:
Erkek arkadaşımın teklifi üzerine Türkiye'den ayrıldım, ailemle iletişimi koparttım. İran'a gittik. Küçük bir gruba katılıp ideoloji eğitimi aldım.

ORADA BIRAKIP GİTTİ
Grupta tek kadın bendim. Erkek arkadaşım bırakıp gitti. Tek başıma kaldığımda adapte olmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Beni işe yaramaz olarak görüyorlardı. Daha sonra Kandil'e, büyük bir grubun içine yolladılar. Orada daha fazla kadın vardı. Yaş ortalamamız düşüktü. 13-14 yaşında kız arkadaşlarım vardı. Okuma yazmayı öğrendim. Örgütün gazeteciliğini yapmaya başladım. Kadının yerini, silahlanmasını konu eden yayınlarda görev yaptım. Bazen köylere iner röportajlar yapardım.

ÖLÜMLERE ÜZÜLDÜM
Çok fazla iletişim kurmazdık. Bir kadının erkeklerle konuşması hoş karşılanmazdı. Jeneratörle çalışan bir televizyonumuz vardı. Günde bir kez haber saatinde televizyonu açardık. Örgütten biri öldüğünde de bir asker öldüğünde de aynı acıyı yaşadım. Çünkü gerçek suçlu onlar değildi. Kuralları belirlenmiş bir oyunun içinde kaybolmuş hayatlardık.

45 GÜN HAPİS YATTIM
Abdullah Öcalan'ın aleyhinde konuşmalar yapınca tutukladılar. 45 gün hapis yattım. Soruşturmamı bizzat Karayılan yürüttü. Üst düzey yöneticilerle sık sık karşılaşıyordum. Hep problem çıkardığım için çok soruşturmam oldu. İşkencelere maruz kaldım.

TECAVÜZE UĞRADIM
Korkusuzluğumu hem kendime hem çevreme ispatlamak için mücadele içerisindeydim. İlk darbeyi tecavüze uğrayarak aldım. O an sanki uçurumdan düşmüştüm. 6 ay adeta bitkisel hayat yaşadım. Geri dönmek istedim, imkansızdı, töre vardı. Bu halde aileme dönemezdim. Dağda PKK'nın şehirde törenin korkusunu yaşadım

14 YAŞINDAKİ ARKADAŞIM İNTİHAR ETTİ, "BENİ VUR" DİYE YALVARDI

Ortadoğu'da bir kadınsan, yaşamanla ölmen arasında fark yok. Dağda 14 yaşındaki bir arkadaşım bir erkekle konuştu diye intihara sürüklediler. Gözlerimin önünde tüfeğiyle kendisini vurdu. Sabaha kadar can veremedi. Yüzü gözümün önünden gitmiyor. İnlemelerini, 'Ne olur beni vur' diye yalvarışını unutamıyorum.'

TOPRAĞI ÖPTÜM
Türkiye'ye gelince ilk yaptığım şey toprağa sarılıp öpmek oldu. Mersin'e döndüğümde teslim oldum. Hiç çatışmaya katılmadığım, kimseyi öldürmediğim ve pişman olduğum için ceza almadım. Ancak denetimler hala devam ediyor. Bu ülkeyi bu hale sokan ne Kürtler ne de Türkler. Bizim adımıza karar veren güçlerin etkisindeyiz. Kardeşi kardeşe kırdırıyorlar. Benim dedelerim de Kurtuluş Savaşı'nda şehit oldu. Şimdi bu ayrılık niye?

SON NEFES İÇİN SUYA ATLADIM
Bir gün röportaj için köye gittim. Irak'ta Süleymaniye Karakolu'na teslim oldum. Örgütten geldiler. Karakoldakiler onlara vermedi. Çıkabilmem için bir tanıdığın teslim alması gerekiyordu. Bir arkadaşım beni aldı. Irak'ta bir ailenin yanına yerleştirdi. 2 yıl orada yaşadım. Çalıştım. Formalite evlilik yaptım. Ama 6 ay dayanabildim. 12 yılın sonra ailemi aradım. Beni öldü zannediyorlarmış. Önce inanmadılar. Dedem almaya geldi fakat Irak'tan çıkışım zordu. Yakalanırsam bir ömür hücre cezası alacaktım. Kendimi Zap Suyu'na attım. 'Son bir nefesim dahi kalsa onu ailemin yanında vereceğim' diyerek suyu geçtim, ülkeme ulaştım.

Melis Apaydın / Akşam

26 Temmuz 2011 Salı

Genelkurmay, Silvan raporunu tamamladı

Genelkurmay:

- Terörist saldırısı 14.18'de başladı ve helikopter 15.45'te çatışma bölgesine ulaştı. Talebin alınması ile helikopterlerin çatışma bölgesinde bulunması arasındaki sürenin uygulama standartlarına uygun olduğu tespit edildi. 
- Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir.
- 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir.

17:51 | 26 Temmuz 2011

Genelkurmay Başkanlığı, Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde gerçekleşen terörist saldırı ile raporunu tamamladı. Genelkurmay'dan yapılan açıklamada, "Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir. 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir. Verilen görev doğrudur" denildi.

Genelkurmay'ın açıklaması şu şekilde:
 
"14 Temmuz 2011 günü Silvan bölgesinde cereyan eden ve 13 Mehmetçiğin şehit olmasına, 7 Mehmetçiğin yaralanmasına neden olan menfur terör saldırısı ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı!nca yapılan soruşturma sonuçları aşağıdadır.
1.   Bölgesinde terörist eylemlerin artış göstermesi üzerine Diyarbakır Valiliği tarafından, Garnizon Komutanlığı olan 7’nci Kolordu Komutanlığından kolluk kuvvetlerini takviye etmesi talep edilmiştir.

2.   9 Temmuz günü, geç saatlerde, Diyarbakır-Lice yolunun bölücü terör örgütü mensuplarınca kesilerek ikisi asker, üç şahsın kaçırılması üzerine 7’nci Kolordu Komutanlığınca, bölgedeki Kara Kuvvetleri ve Jandarma birliklerini kapsayan bir plan hazırlanarak 10/11 Temmuz gecesinden itibaren arazide tertiplenilmiş ve kaçırılan şahısların aranmasına başlanmıştır.

3.   Bu faaliyet devam ederken 12 Temmuz günü saat 19:30 civarında, Hazro Jandarma Karakol Komutanlığına teröristlerce silahlı saldırıda bulunulmuş ve bu saldırıda üç askeri personel yaralanmıştır.

4.   Bu olay üzerine, 7’nci Kolordu Komutanlığınca uygulanan plan genişletilmiş ve Diyarbakır Vali Vekilinin yazılı onayı alınarak bir kısım birlikler Hazro kuzey doğusuna kaydırılmıştır. Bu kapsamda, 10/11 Temmuz gecesinden itibaren Hazro bölgesinde belirli sürelerle görevlendirilmiş olan 1’inci Jandarma Komando Taburuna (1’inci ve 2’nci Komando Bölükleri ile) yeni görev bölgesine intikal emri verilmiştir.

5.   51’inci Jandarma Komando Taburu, 13/14 Temmuz gecesi saat 21:00’den itibaren emniyetli bir bölgeye kadar araçla götürülmüş, müteakiben 5,5-6 Km. mesafedeki görev bölgesine yaya olarak intikale başlamıştır. Yaya intikalde, karşılaşılan güçlükler nedeniyle gecikme olmuş ve daha yakın bir bölgede “geçici üs bölgesi” tesis edilerek tertiplenilmiştir.

6.   Teröristler arasında geçen ve basına da yansıyan telsiz görüşmesi alınır alınmaz ilk ikaz mesajı, 1’inci Jandarma Komando Taburu dahil tüm birliklere iletilmiş, konuşmada geçen yer isimlerinin çözümlenmesini müteakip saat 13:30’da 1’inci Jandarma Komando Taburu tekrar bilgilendirilmiştir.

7.   Geçici üs bölgesine terörist saldırısı saat 14:18’de başlamış, birkaç dakika sonra atılan el bombaları kuru otların tutuşmasına neden olmuş ve yangın rüzgarın da etkisiyle mevzilerimizi kapsayacak şekilde süratle yayılmıştır. Silah atışları ve el bombaları nedeniyle şehit olan personelin süratle yanan bölge dışına çıkarılması sağlanmıştır.

8.   Çatışma haberi, yaşanan yoğunluk nedeniyle ancak saat 14:39’da üst karargaha bildirilebilmiş ve silahlı helikopter istenmiştir. Helikopter birliği, talebin ulaşması üzerine süratle pilotları çatışma hakkında bilgilendirmiş, helikopterin uçuş öncesi yapılması zorunlu olan son kontrolleri kısa sürede tamamlanarak saat 15:21’de Diyarbakır’dan kalkışları ve saat 15:45’te çatışma bölgesi üzerinde olmaları sağlanmıştır. Talebin alınması ile helikopterlerin çatışma bölgesinde bulunması arasındaki sürenin uygulama standartlarına uygun olduğu tespit edilmiştir.

9.   Çatışma bölgesinde genişleyen yangın ve 1’inci Jandarma Komando Taburu personelinin etkili karşı koyması sonucunda teröristler, saat 15:30 civarında teması kesmişlerdir. Silahlı helikopterler bölgeye ulaştıklarında, yoğun duman nedeniyle teröristleri tespit edememiş, ancak muhtemel kaçış istikametleri ateş altına alınmıştır.

10.   Takviye Jandarma Özel Harekat Timleri, bölgedeki yangın nedeniyle çevrede tertiplenmiş, öncelikle şehit ve yaralıların havadan tahliyesi sağlanmıştır.

11.   Çatışmanın bildirilmesiyle birlikte, plan gereği yakın bölgelerde ve arazide bulunan Jandarma Özel Harekat, Jandarma Asayiş ve Özel Kuvvetler Birlikleri, gün içerisinde kaydırılarak bölge çember içerisine alınmış ve insansız hava aracı ile bölgenin kontrolüne başlanmıştır.

12.   Yapılan soruşturma sonucunda;

        a. 1’inci Jandarma Komando Tabur personelinin görevlerini, verilen emirler çerçevesinde üstün bir cesaret, gayret ve fedakarlıkla yerine getirdikleri tespit edilmiştir.

        b. Bununla beraber;

            (1) Geçici Üs Bölgesi olarak tertiplenilen arazi kesiminin coğrafi yapısı ve bitki örtüsü bakımından askeri taktik prensiplerine uygun olup olmadığı,

            (2) Bölgedeki tertiplenmenin, mevzilenmenin ve dağılmanın taktik prensiplere göre yapılıp yapılmadığı, yeterli yakın emniyet, gözetleme ve ikaz tedbirlerinin alınıp alınmadığı,

            (3) Terörist ikazının alınmasından sonra, alınan ilave tedbirlerin yeterli olup olmadığı,

            (4) Helikopterlerin zamanında hazır olup olmadığı, insansız hava araçlarının zamanında bölgeye ulaşıp ulaşmadığı gibi konularda tereddütler oluşmuş, bu konuların açıklığa kavuşturulması amacıyla konu yargıya intikal ettirilmiştir.

        c. Medyada yer alan iddialarla ilgili olarak;

            (1) Çatışma sırasında uçak kullanılmamıştır.

            (2) Birliğin dönüş hazırlığı yaparken pusuya düşürülmesi söz konusu değildir.

            (3) 1’inci Jandarma Komando Taburu “Geri emniyet birliği” değildir. Tam aksine, teröristi aramak, bulmak ve etkisiz hale getirmek üzere eğitilmiş ve teçhiz edilmiştir. Verilen görev doğrudur. Komando erleri, özel eğitim merkezlerinde 10 hafta süreyle yoğun bir eğitim almakta, bu eğitim tertip edildikleri birliklerinde de devam etmektedir.

            (4) 10-13 Temmuz günlerini kapsayan devrede, Jandarma Komando Taburunun 1’inci Bölüğü 32 saat görev, 59 saat dinlenme; 2’nci Bölüğü ise 27 saat görev, 64 saat dinlenme yapmıştır. Bu şartlarda, bir komando birliğinin çok yorgun olduğunu iddia etmek mümkün değildir.

            (5) Asker, gerektiği takdirde 40 lkilo yükle de yürüyebilir. Bu bir eziyet değil, yapacağı görevin gereğidir. Bu olayda, mevsim yaz olduğundan barınma malzemesi azdır ve sırt çantaları 23-25 kilo arasındadır.

            (6) Profesyonelleşme kapsamında, sadece komado tugaylarının hedef alındığı ve bunun tamamlandığı müteaddit defalar kamuoyuna açıklanmıştır. Bazı gazetelerde “Hiçbir şey yapılmadı” şeklindeki köşe yazıları hayretle karşılanmaktadır. Ancak, komando tugayları dışında, hem Kara Kuvvetleri Komutanlığında hem de Jandarma Genel Komutanlığında bazı komando birlikleri vardır. Bu birliklerde, komando eğitimi almış erbaş ve erler görev yapmaya devam etmektedirler. 1’inci Jandarma Komando Taburu da bunlardan birisidir.

            (7) Çatışma sırasında etkisiz hale getirildiği görülen 5 terörist, arazide bulunamamıştır. Yoğun duman perdesi gerisinde çekilen teröristlerin, bu cesetleri de götürdükleri veya bir yere gizledikleri değerlendirilmektedir.

            (8) Çatışma bölgesinin kontrole alınmayarak, basının girmesine fırsat verilmesi bir hata olmuştur.

            (9) Bu tip olaylar hakkında yorum yapan kişilerin askeri taktik ve teknikler hakkında fikir beyan ederken, çatışma ortamı gerçeklerini dikkate alarak hassasiyet göstermeleri gerekir.

13.   Türk Silahlı Kuvvetleri, mevcut yasalar çerçevesinde, teröre karşı yürütülen mücadelede kendisine verilecek görevleri ne pahasına olursa olsun, artan bir kararlılık ve inançla yerine getirecektir.

Teğmen siperde kendini feda etti


14:43 | 26 Temmuz 2011

Şemdinli'de PKK'lılarla meydana gelen çatışmada Teğmen Süleyman Özoğlu askerleri uğruna kendini feda etti.


Jandarma Komando Teğmen Süleyman Özoğlu'nun kan kaybından öldüğü ortaya çıktı.

Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde PKK’lılarla girilen çatışmada yaralandıktan sonra kaldırıldığı GATA’da şehit olan Jandarma Komando Teğmen Süleyman Özoğlu (25),Balıkesir’de toprağa verildi.

BACAĞINDAN YARA ALDI SİPERDE ÇATIŞMAYA DEVAM ETTİŞehit teğmenin arkadaşlarına siper olurken bacağından vurulduğu, kurşunun atardamara isabet ettiği ve 25 ünite kan verilen Süleyman Özoğlu'nun kurtarılamadığı ortaya çıktı. ÇEMBERİ YARMAYA ÇALIŞAN 4 PKK'LIDAN İKİSİNİ ÖLDÜRDÜCenazeye binlerce vatandaş katıldı. Şehit teğmenin arkadaşları, Özoğlu’nun çatışma sırasında askerlerini korumak için kendini önlerine atıp siper ettiğini ve çemberi yarmaya çalışan 4 PKK’lıdan 2’sini öldürdüğünü, bacağından yaralandıktan sonra da çatışmaya devam ettiğini söylediler.

Balıkesir Paşa Camisi’ndeki törende anne Habibe, baba Mustafa, şehidin kardeşleri Yaser, Alper ve Ayşenur Özoğlu tabutun başından ayrılmadı. Şehidin cenazesi, Başçeşme Mezarlığı’nda toprağa verildi.

3 şehide son görev

Şemdinli’de yaralandıktan sonra hastanede şehit olan Jandarma Komando Teğmen Süleyman Özoğlu Balıkesir’de, Mardin’de şehit olan Jandarma Kıdemli Başçavuş Sadık Güllü Kırıkkale’de, Mardin’de şehit olan Jandarma Astsubay Başçavuş Erhan Gül Gaziantep’te toprağa verildi
02:30 | 25 Temmuz 2011
3 şehide son görev

BALIKESİR

Teğmen alkışlarla uğurlandı


HAKKARİ’nin Şemdinli ilçesinde PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada yaralandıktan sonra kaldırıldığı,Ankara’daki Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi’nde şehit olan Jandarma Komando Teğmen 25 yaşındaki Süleyman Özoğlu, Balıkesir’de alkışlarla son yolculuğuna uğurlandı. Cenazeye binlerce Balıkesirli katılırken, terör örgütü PKK lanetlendi.
Balıkesir’e dün getirilip, Asker Hastanesi’ne kaldırılan şehit Teğmen Süleyman Özoğlu’nun cenazesi, dün saat 12.00’de Kayabey Mahallesi’ndeki babasının evine son kez getirildi. Evin önünde dua edilmesinin ardından şehidin cenazesi Paşa Camisii’ne götürüldü. Burada yapılan tören sırasında camii önünde bekleyen binlerce kişi, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”, “Kahrolsun PKK” sloganları attı.
Acılı anne Habibe Özoğlu, şehit babası Mustafa Özoğlu, şehidin kardeşleri Yaser, Alper ve Ayşenur Özoğlu dua etti.
Cenazeye Balıkesir Valisi Yılmaz Arslan, komutanlar, AK Parti ile CHP Balıkesir milletvekilleri, MHP’li Belediye Başkanı da katıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah GülGenelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da çelenk gönderdi.
Şehit teğmenin cenazesi, ailesinin isteğiyle şehitlik yerine Başçeşme Mezarlığı’nda toprağa verildi. Şehit teğmenin Bodrum’da görev yapan arkadaşları, Özoğlu’nun çatışma sırasında askerlerini korumak için kendini onların önüne atıp siper ettiği ve çemberi yarmaya çalışan 4 PKK’lıdan 2’sini öldürdüğünü söyledi. Şehit Teğmen’in, yaralandıktan sonra da çatışmaya devam ettiği ifade edildi.  

BALIKESİR DHA



KIRIKKALE

Çocukları tabutuna sarıldı


Mardin’de şehit olan Jandarma Kıdemli Başçavuş Sadık Güllü’nün cenazesi, memleketi Kırıkkale’de toprağa verildi. Şehit Güllü için askeri tören düzenlendi. Törene, Güllü’nün eşi Huriye, kızı Şenel, oğlu Serdar ve Hanifi, babası Ali, annesi Zeynep ve kardeşi Serkan Güllü’nün yanı sıra Başbakan YardımcısıBeşir Atalay, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, milletvekilleri, askeri yetkililer ve vatandaşlar katıldı. Güllü’nün yakınlarının, başsağlığı dileklerini kabul ederken metanetlerini korudukları görüldü. Cenaze namazı sonrasında Güllü’nün cenazesi şehitliğe götürülmek üzere cenaze aracına konuldu. Şehidin annesi Zeynep, oğlunun tabutuna sarılarak, “Şerefsizleri sevindirmeyeceğim, ağlamayacağım” dedi. Hükümet aleyhine slogan atan vatandaşları İl Müftüsü sakinleştirerek, “Dua edin” dedi. Saygı atışı yapılırken Kırıkkale Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mustafa Güler, şehit ailesine tabutun üzerindeki Türk bayrağını teslim etti.

KIRIKKALE AA



‘Bırakın Mardin’e gideyim’


Mardin’de şehit olan Jandarma Astsubay Başçavuş Erhan Gül’ün cenazesi, memleketi Gaziantep’te toprağa verildi. Gül için Nurdağı ilçesine bağlı Çakmak köyünde tören düzenlendi.
Anne Beşire Gül, “Niye böyle yapıyor hükümet, niye öcünü almıyor yavrularımızın. Ben oğlumun öcünü alırım. İki oğlum var onlar alırlar öcünü, iki askerim daha var. Mardin’e gönderin beni silahını bana verin” diyerek ağladı. Cenazenin getirilişi sırasında şehidin eşi Zeynep de cenazenin önünde yer aldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin şehit ailesine başsağlığı diledi. Şehidin kızı Azra Gül, kollarında babasının fotoğrafıyla annesinin kucağında, “Babam melek oldu gitti” diyerek gözyaşı döktü. Mezarlıkta tabutun üzerindeki bayrak, baba Duran Gül’e teslim edildi. Törene, 6. Kolordu Komutanı Korgeneral Mehmet Eröz, 5. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Kahraman Güneş, MHP, Ak Parti ve CHP’nin Gaziantep milletvekilleri de katıldı.

GAZİANTEP AA



Erhan Gül’ün annesi Beşire Gül, “İki oğlum var onlar alırlar öcünü. Mardin’e gönderin beni silahını bana verin” dedi. Anne Gül komutana da öcünün alınması için seslendi.