31 Ocak 2012 Salı

7 PKK'lı teslim oldu

7 PKK'lı teslim oldu
Şırnak'ın Silopi İlçesi'nde güvenlik güçlerine Kuzey Irak'taki kamplarından kaçan 7 PKK'lı teslim oldu
30 Ocak 2012 Pazartesi
7 PKK'lı teslim oldu
  
PKK'nın Kuzey Irak'taki kamplarından kaçan 7 kişi, Şırnak'ın Silopi İlçesi'nde güvenlik güçlerine teslim oldu. Batman Valiliği, Şahısların kandırılarak dağa götürüldüklerini ve ilk fırsatta kaçarak güvenlik güçlerine teslim olduklarını söylediklerini açıkladı.

Batman Valiliği, PKK'nın Kuzey Irak'taki kamplarından kaçan 7 kişinin, Şırnak'ın Silopi İlçesi'nde jandarma birliğine teslim olduğunu açıkladı. Aralarında Batmanlı C.Ö.'nün de bulunduğu PKK'lıların, 25 Ocak günü teslim olduğu belirtilen açıklamada şöyle denildi:

"Edinilen bilgiye göre C.Ö.'nün ve diğer 6 teröristin, 2010 ve 2011 yıllarında içinde bulundukları maddi ve ailevi sıkıntılarından yararlanılmak suretiyle kandırılarak terör örgütüne katıldıkları, teröristlerin örgütün iç yapısını ve kirli yüzünü öğrenmeleri üzerine yakaladıkları ilk fırsatta terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim oldukları öğrenilmiştir. Teröristlerin pişman olduklarını, terör örgütünün şehir yapılanması içerisinde olan şahıslar tarafından vaatler ile kandırıldıklarını, terör örgütüne katıldıktan sonra terör örgütünün iç yüzünü öğrendiklerini, terör örgütünün anlatıldığı gibi Kürt halkı için mücadele etmediğini öğrendiklerini ve terör örgütüne katıldıklarından pişman oldukları için kaçtıklarını söyledikleri öğrenilmiştir."

Güneydoğu'daki tüm ihaleler incelenecek

Güneydoğu’daki tüm ihaleler incelenecek
Terörizm finansmanıyla ilgili toplantıda Güneydoğu ve Doğu’daki tüm devlet ihalelelerinin mercek alınması kararlaştırıldı. İhalelerden PKK’nın pay aldığı iddiaları üzerinde duruluyor...


TOLGA ŞARDAN Ankara

Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul’da düzenlenen ve adli yargı çevreleri ile emniyet birimlerinden temsilcilerin katıldığı “terörizmin finansmanının önlenmesini sağlayacak işbirliği” toplantısında özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yapılan devlet ihalelerinin mercek altına alınmasına karar verildi. Toplantıda verilen bilgilere göre, PKK sınırdan içeri sokulan mazot ve benzinden, katır başına 3 dolar; işlenmiş uyuşturucu maddelerden ise kilo 65 dolar haraç alıyor.
Milliyet’in aldığı bilgiye göre, İstanbul’da 3 gün devam eden seminer çalışmalarına Adalet, Maliye ve İçişleri bakanlıklarının yanı sıra MASAK, HSYK, Yargıtay yöneticileri, 15 büyük kentin emniyet terörle mücadele şube müdürleri, EGM İstihbarat ve KOM Daire başkanlıklarının temsilcilerinin de aralarında bulunduğu toplam 55 temsilci katıldı. 



Yapılan bilgilendirmede, PKK’nın Türkiye’deki en büyük finans kaynaklarının Doğu ve Güneydoğu’daki her türlü devlet ihalelerinden en az yüzde 10 oranında yasadışı pay alması ile Doğu ve Güneydoğu sınırlarından gerçekleştirilen kaçakçılık faaliyetlerinden ortalama yüzde 5-10 arasında vergi adı altında elde ettiği paralar olarak açıklandı.

Yeni sınır kapıları ve ihale
Toplantıda ele alınan bir diğer konu ise kaçakçılıkla mücadele oldu. Türkiye’ye kaçak sokulan malların kayıt dışı olmaktan çıkartılarak kaçakçıların PKK’ya vergi adı altında nakit ödemeler yapmasının önlenmesi konusunda görüş birliğine varıldı.  Emniyete göre ihaleler Ankara’dan verilmişse, iş yapılırken, örgüt, işadamını, gösterdiği taşeron kişi ya da firmaları kullanmaya zorluyor. Örgütün önerdiği taşeronları kullanmayan kişi ya da firmalara yönelik araç yakma, baskın ve tehdit yöntemleri uygulanarak bir süre sonra örgütün gösterdiği istikamette hareket edilmesi sağlanıyor.

Belediye ihalelerinde pay
Belediye ihalelerinde ise genel olarak belediye yönetiminin onay vermediği hiç kimse ya da firma ihalelere katılamazken, ihaleyi alan kişi ya da firmalar örgüte yakın kesimden de olsa yine PKK’ya pay vermek zorunda kalıyor.


Savcılık ve mahkemelere uyarı

Toplantı kapsamında, savcılıkların başta ihale yolsuzluğu olmak üzere çeşitli finans kaynaklı operasyonlarda daha ayrıntılı çalışma yapmaları, mahkemelerin de verdikleri kararlarda bu çerçevede değerlendirmelerde bulunmaları gerektiği vurgulandı. Ayrıca, özellikle ihale yolsuzlukları çerçevesinde MASAK’ın da devreye girmesi, eldeki imkanlar doğrultusunda suçtan elde edilen menkul yada gayrimenkul her türlü gelire el konulmasını sağlayacak çalışmalar yapması benimsendi.


PKK nasıl pay alıyor?

Milliyet’in ulaştığı bilgilere göre, PKK’nın bölgedeki her türlü devlet ihalesinden yıllardır yüzde aldığı biliniyor. PKK üst yönetiminin, bölgedeki devlet kurumlarında görev yapan ve milis adı verilen sempatizanları aracılığıyla hangi kurumun, hangi ihaleyi, hangi şartlarda gerçekleştirdiğinden bilgisi oluyor. Eğer, ihaleler devlet kurumlarının bölgedeki yerel ünitelerince gerçekleştiriliyorsa, örgüt ihaleleri alan kişilerden sistematik olarak yüzde 10 oranında pay alıyor. İhaleyi alan kişiler de bu yüzde 10 payı kendi ihale tekliflerine ekleyerek kurumlara tekliflerini sunuyor.


PKK’nın tarifesi

PKK’nın bölgedeki bir diğer finans kaynağını ise kaçakçılardan vergi adı altında alınan paylar oluşturuyor. Sınırın Hakkâri-Şırnak bölgesinde, Haftanin ve Şemdinli arasındaki bölgeden yapılan her türlü kaçakçılıktan PKK yüzde 5-10 oranında pay alıyor. Sınırın Hakkâri-Van hattında ise İran’dan kaçak yollardan Türkiye’ye sokulan mallara uygulanan sözde vergilendirme miktarları şöyle:

Mazot ve benzin: katır başına 3 dolar
Şeker çuvalları katır başına 5 dolar
Çay kutuları katır başına 7 dolar
Sigara kutuları katır başına 7 dolar
Uyuşturucu,baz morfin kilo başına 25 dolar
Uyuşturucu (işlenmiş) kilo başına 65 dolar


Hakkâri’de özel harekât polislerinin operasyonu


Hakkâri Emniyet Müdürlüğü Özel Harekât polisleri teröristlerin bulunduğu ihbarı üzerine kent yakınındaki Pirodan Tepesi’nde operasyon yaptı. Kentin Karşıyaka Mahallesi’nin arka tarafında bulunan ve deniz seviyesinden 2 bin metre yükseklikteki Pirodan Tepesi’ne, bir grup terörist bulunduğu ihbarını alan ekipler saat 11.00 sıralarında 4 zırhlı araçla gitti. Yaklaşık 30 kişilik Özel Harekât polisleri kar kalınlığının yaklaşık 30 santimetreyi bulduğu tepede didik didik arama yaptı.

30 Ocak 2012 Pazartesi

BDP'liler sonunda bunu da istedi

BDP'liler sonunda bunu da istedi
Diyarbakır'da Demokratik Toplum Kongresi'nin iki gün süren Ara Genel Kurul toplantısı sona erdi. Toplantının sonuç bildirgesinde Abdullah Öcalan'ın özgürce siyaset yapabilmesi istendi

Diyarbakır'da iki gün yaklaşık 800 kişinin katılımıyla süren DTK Ara Genel Kurul toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. Açıklamaya DTK Genel Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, Milletvekili Altan Tan, Nursel Aydoğan, Ayla Akat Ata, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir katıldı.

Aysel Tuğluk'un okuduğu bildirgede AK Parti hükümetinin iktidara geldiğinden bugüne, demokratik, sivil, özgürlükçü bir politika izleyeceği taahhüdünde bulunduğunu, ancak 10 yıllık uygulamaları ile 80 yıllık Kemalist Cumhuriyetin uygulamaları arasında özü itibarıyla Kürt halkı açısından değişen hiçbir şey olmadığını iddia etti.

'Öcalan özgürce siyaset yapabilmeli'


Tuğluk, AK Parti'nin açılımı ve Kürt halkına yaklaşımının yalan rüzgarı üzerine kurulu olduğunun anlaşıldığını savunarak konuşmasına şöyle devam etti: "Bir kez daha hükümetin ve demokratik kamuoyunun bilmesini isteriz ki, Kürt halkı siyasetçileriyle, kurumlarıyla hiçbir değerine karşı ve halkın temel değerlerine karşı asla sırtını dönmeyecektir. Şeyh Said, Seyit Rıza, Melle Mustafa, Kadı Mıhammed neyse, sayın Öcalan da halkımız için odur. Müzekerelerin başarıyla sürdürülebilmesi ve sonuç alınabilmesi için Öcalan'ın müzakereye katkı sunabileceği olanaklara sahip olmalı ve özgürce siyaset yapabilmesinin koşulları yaratılmalıdır."

Demokratik Türkiye, özerk Kürdistan'

Tuğluk, DTK olarak Kürt sorunu, Kürt halkının millet olarak haklarını kullanamaması sorunu olarak gördüklerini belirternek, şöyle dedi: "Bu doğrultuda aynı zamanda bir anayasa sorunudur. Çözümü de anayasal olmalıdır. 21'inci Yüzyılda 12 Eylül rejiminin dayattığı anayasayla yürünemeyeceği açıktır. Bununla birlikte anayasa yapım süreci ve nihayetinde yeni anayasa Kürt sonunun çözümüne katkı sunmalıdır. Sorunun çözümü bir başka anayasa yapım çalışmasına ertelenmemelidir. Bu itibarla da Kürt halkının yeni bir başlangıç ve birlikte yaşamak için ve akan kanın durması için yeni bir toplumsal sözleşme olacak anayasa yapım sürecinde yer almak istiyoruz. Her şeyden önce yeni anayasa Kürtlerin kendi coğrafyasında dilini, kimliğini, kültürünü özgürce yaşayıp geliştirebileceği, gelecek nesillere aktarabileceği anayasal güvenceye bağlanmalıdır. Bu itibarla siyasi statü olarak demokratik özerklik çözüm modeli kongremiz zaten ortaya koymuştu. Herkes çok iyi bilmeli ki, Kürtler dilsiz, kimliksiz ve statüsüz bir birlikte yaşamayı reddetmektedir. Ve bu dayatma köleliğin sürdürülmesi dayatması anlamına gelmektedir. Birlikte yaşam önerimiz ve arzumuz 'demokratik Türkiye, özerk Kürdistan' şeklinde formüle edilmiştir. Şüphesiz ki, bölgesel yönetim sadece biz Kürtler için değil, Türkiye'nin tamamı için önerdiğimiz idari ve siyasi bir yönetim modelidir"

Esad'in PKK'lı Askerleri

Esad'ın PKK'lı Askerleri
Şam ile anlaştıktan sonra silahlı güçlerinin büyük bir bölümünü Suriye’ye kaydıran örgütün, Baas rejimine askerlik yaptığı iddia edildi.


Türkiye Gazetesi'nin Suriyeli kaynaklardan edindiği bilgilere göre; örgüt, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye sınırına yakın köy ve kasabalarda kolluk güçleri gibi çalışıyor.

ESAD'İN ÖMRÜNÜ UZATMAYA ÇALIŞIYORLAR

Cenderis’te kamp kurup militanlarını eğiten örgüt, son aylarda Afrin başta olmak üzere Türkiye’nin sınırlarına yakın yerlerde yol kontrolleri gerçekleştiriyor ve kimlik sorgulaması yapıyor. Bu kontrollerde şüpheli gördükleri kişileri ise ya tutuklayıp Muhaberata teslim ediyor ya da Hatay’a geçmelerini engelliyor.

Yıllardır Kürt kökenli gençleri heba eden örgütün, şimdi de Esad’ın ömrünü uzatmaya çalıştığı iddia ediliyor.

HARAÇ TOPLUYOR


Afrin, Suriye’nin kuzey batısında yer alan bir yerleşim birimi. Bu ilçeye bağlı 8 nahiye 366 köy var. Afrin’in merkez nüfusu 80 bin. Nahiye ve köylerde yaşayanlar buna eklendiğinde nüfus 250 bini aşıyor. Bu ilçede yaşayanların büyük bölümünü Kürtler oluşturuyor. Geçmişte de Afrin’de etkin olduğu bilinen örgüt, şimdilerde daha rahat hareket ediyor. Cenderis ve çevresinde PKK’lı milisler silahlı dolaşıyorlar. Özellikle Aşkan ve El Hamam isimli köylerde yollarda denetim yapıyorlar. Kürtlere baskı yapan örgüt, “vergi” adı altında haraç topluyor. Zeytincilik yapan her haneden 25 teneke zeytin veya zeytinyağı istiyor. Fabrika sahiplerinden istediği miktar ise 60 teneke zeytin ve 60 teneke zeytinyağı.

PUSU VE DEVRİYE

Sadece bu da değil... Örgüt, Cenderis’i merkez gibi kullanıyor. Militanlar, Suriye’den Türkiye’ye geçişleri engellemek için sınır bölgelerinde akşamları devriye geziyor. Dağlık ve ağaçlık bölgelerde ise pusu kuruyor.

Suriyeli bir gazeteci, “Bunları fotoğraflayamıyoruz. Çünkü PKK’lı militanlar çok acımasız. Anında infaz yapabiliyorlar” diyerek şunları söyledi: “Afrin, Reyhanlı ve Kırıkhan’a çok yakın. Bu ilçeye bağlı Aşkan’ın Türkiye sınırına uzaklığı 14, El Hamam’ın ise uzaklığı 15 kilometre. Buralarda geçiş yapmak isteyenleri örgüt elemanları ya tutukluyor ya da geri çeviriyor. Daha önce Suriye’de herkes Baasçılardan korkardı, şimdi ise herkes örgütten korkar duruma gelmiştir”

BAAS-PKK İTTİFAKI

Suriye’de Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerde ikamet eden Baasçı Araplarla örgüt militanları arasında su sızmıyor.

Hatta kimi Baasçıların artık kendilerini PKK’lı gibi gösterdikleri bile iddia ediliyor. Zira Kürt bölgesinde oldukça zayıf konuma düşen Baasçıların, kendilerini korumak maksadıyla örgüte her türlü yardımda bulundukları da belirtiliyor. Kaynak: Türkiye Gazetesi

25 Ocak 2012 Çarşamba

Demirtaş açık açık dile getirdi

'Öcalan'a özgürlük istiyoruz'
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Şanlıurfa'da düzenlenen ve sık sık Öcalan lehine sloganların atıldığı 'Ben Buradayım' mitinginde yaptığı konuşmada, partilerine yönelik düzenlenen operasyonların kendilerini yıldıramayacağını belirtti ve Öcalan'a özgürlük istediklerini de dile getirdi...


 Demirtaş, "Ey iktidarın sahipleri, bugün zulüm yapabilecek kadar gücünüz olabilir, ellinizdeki gücü bizi bastırmak ve susturmak için kullanabilirsiniz. Ama bazı gerçekler var ki savcınızla, polisinizle, copunuzla, gazınızla hukuk dışı katliamlarınızla değiştiremezsiniz. Mesela Kürdistan diye bir gerçek var, bunu asla değiştiremezsiniz" dedi.

BDP tarafından son zamanlarda yaşanan operasyon ve tutuklamalara tepki göstermek için Şanlıurfa'da; 'Ben Buradayım' anlamına gelen 'Ez Livirım' mitingi düzenlendi. Topçu Meydanı'nda yapılan miting öncesi polis, gelenleri üst aramasından geçirerek alana aldı. PKK marşı çalınan mitinge soğuk hava nedeniyle fazla katılım olmazken, alana gelen yaklaşık 2 bin kişi zaman zaman Öcalan lehine slogan attı. Öğle saatlerinde mitingin yapıldığı alana beraberinde Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, Kars Milletvekili Mülkiye Birtan ile birlikte gelen BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş zılgıtlarla karşılandı.


6 BİN 200 BDP'Lİ TUTUKLANDI

Platforma çıkan ve konuşmasına kalabalığı Kürtçe selamlayarak başlayan Selahattin Demirtaş, operasyonları eleştirerek şunları söyledi:

"Burada herkes bilmelidir ki; bu zulüm operasyonları, bu siyasi soykırım operasyonları, bu ölüm operasyonları, kar kış dinlemiyorsa, direniş de kar kış dinlenmez. Biz parti olarak, halk olarak son birkaç yıldır, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşi benzeri görülmemiş baskı ve zulüm altında siyaset yürütüyoruz. Son 3 yıldır, 6 bin 200 partili arkadaşımız tutuklandı. Her gün benzeri baskılarla, operasyonlarla, tutuklamalarla karşı karşıya olmamamıza rağmen biz demokratik çözümde ısrar ediyoruz. Bunun bir anlamı vardır. Bu halk artık savaş, kan, gözyaşı istemiyor. Kendi sorunlarını diyalog ve müzakerelerle çözmek istiyor. Ama Başbakanın ve onun tayfasının ortaya koyduğu tavırlar da ise sizin haklarınızı, sizin hukukunuzu tanımayacağız, savaş katliamı, tutuklama, soykırımla ne gerekiyorsa yapacağız. AKP’nin verdiği mesajda budur. Biz bu mesajı bütün halkımız tarafından iyi okunduğunu anlaşıldığını biliyoruz. Uludere’de gerçekleşen katliamda da alınan mesaj aynıydı. Siyasi tutuklama operasyonların da verilen mesaj aynıdır."

KÜRDİSTAN GERÇEĞİ VAR

PKK ve Öcalan sloganları eşliğinde konuşan Demirtaş, şöyle devam etti:

“Bizleri katliamla, zulümle, ölümle terbiye etmeye çalışanlara biz de Urfa’da bir mesaj vereceğiz. Onlara diyoruz ki; ey iktidarın sahipleri bugün zulüm yapabilecek kadar gücünüz olabilir, ellinizdeki gücü bizi bastırmak ve susturmak için kullanabilirsiniz. Ama bazı gerçekler var ki savcınızla, polisinizle, copunuzla, gazınızla hukuk dışı katliamlarınızla değiştiremezsiniz. Mesela Kürdistan diye bir gerçek var, bunu değiştiremezsiniz. Bunu sizin polisiniz copunuz, gazınız değiştiremez. Kürt halkı diye bir gerçek var. Bir de onun ana dili var, bunu da değiştiremezsiniz. Kendini parçalasan da, grup toplantılarında bağırıp çağırsan da, ne yaparsa yap, elindeki bütün gücü, bütün baskı, zulüm aletlerini neyi varsa kullanırsan kullan bu gerçekleri değiştiremezsin. Eğer bunlara saygı duyulmaza, eğer bunları ortadan kaldırmaya çalışırlarsa, bize de düşen son parçamıza kadar direnmektir."

ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ

İmralı'da ömür boyu hapis cezasını çeken çetebaşı Abdullah Öcalan'a özgürlük istediklerini de dile getiren Demirtaş, şöyle devam etti:

"Biz her zaman dimdik ayaktayız. 6 bin 200 kişi tutuklandı, geride 15 milyon insan kaldı. Hadi bakalım cezaevlerin yetiyor mu bu insanları doldurmaya? AKP’de, CHP’de, diğer partilerde tutuklamak isteseniz bile 6 bin 200 kadro bulamazsınız. Bizim halkımız her biri birer kadrodur. Biz özgürlüğümüze sevdalı bir halkız. Özgürlüğünde kesin kararını vermiş ve bu konuda yenilmezliğini ilan etmiş bir halkız. Çözüm yakındır, güneşin doğmasına az kaldı. Barış isteyen, çözüm isteyen biziz, Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu protokollerdir, bunlar makul çözüm önerileridir. AKP ne yapıyor, ortada makul çözüm önerileri dururken, bunları elinin tersiyle itip tecrit uyguluyor. Bu da haksızlık ve vicdansızlıktır. Biz tecriti asla kabul etmeyeceğiz. Hep birlikte meydanlarda alanlarda tecriti protesto edeceğiz. Öcalan’a özgürlük istiyoruz. Bunun için meydanlarda ve alanlardayız. Oturacağız hep birlikte konuşacağız, anayasayı beraber yapacağız ama hiçbir baskı yasak olmadan bunları yapacağız. Bu yüzden asla senin önünde diz çökmeyeceğiz. Bırakın diz çökmeyi kaşımızı bile oynatmayacağız. Önümüzdeki bahar ayları çözüm için fırsat aylarıdır. Nevruza kadar durmak yok, milyonlarla 'biz buyuz' diyeceğiz."

İÇİŞLERİ BAKANI'NA MESAJ

Demirtaş, konuşmasının son bölmünde alanda çekim yapan polislere dönerek, "Polislere de sesleniyorum. Alandakilerle birlikte elimizi kaldıralım öyle bir fotoğraf çekin. Bu kareyi İçişleri Bakanı'na gönderin ve deyin ki; Urfa halkı sana asla ve asla teslim olmadı, bin sene de geçse teslim olmayacak, boyun eğmeyecektir. Urfalıların mesajı budur" dedi.

Yağış nedeniyle konuşmasını kısa tutan Demirtaş, mitingin ardından tutuklu olan BDP Milletvekili İbrahim Ayhan ile görüşmek üzere Şanlıurfa Cezaevi'ne gitti. Demirtaş yaklaşık 2 saat cezaevinde tutuklu vekil Ayhan ile görüştükten sonra kentten ayrıldı.

24 Ocak 2012 Salı

Ankara'da 20 kilo patlayıcı bulundu

Ankara'da 20 kilo patlayıcı bulundu
Ankara'nın Elvankent semtinde yaklaşık 20 kilo TNT bulunduğu bildirildi.


 

Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, hafta sonu bir ihbar üzerine gittikleri Elvankent Banka Bloklarındaki bir binanın bodrumunda, yaklaşık 20 kilo TNT buldu.
 
Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. 

23 Ocak 2012 Pazartesi

İşte PKK'nın çirkin yüzü

İşte PKK'nın çirkin yüzü
Terör örgütü PKK kadınları böyle kullanıyor. İşte kadın militanların itirafları...


Terör örgütü PKK'nın kadını nasıl kullandığı militanlar üzerine yapılan kapsamlı bir çalışmayla göz önüne serildi.

Çalışma Sosyolog Dr. Necati Alkan tarafından "PKK'da Semboller, Aktörler, Kadınlar" adıyla kitaplaştırıldı. Kitapta terör örgütünün kadına bakışı net bir şekilde ortaya koyuldu. Çalışma için 151'i kadın 835 militanın, terör örgütüne verdikleri özgeçmişleriyle operasyonlarda ele geçirilen özgeçmişlerini tek tek inceleyen Alkan, ayrıca 20 eski kadın militanla da yüz yüze görüşerek PKK'nın kadına bakışı masaya yatırdı. Örgüte katılan kadınların yaş analizleri, eğitim durumları, radikalleşme süreçleri ve örgütteki sözde ve özde konumlarını tek tek gözler önüne serdi.

Araştırma sonucunda PKK'ya katılan kadınların yüzde 82'sinin 14-25 yaş grubunda oldukları belirlenirken, bu kadınların yüzde 55'den fazlasının 15-18 yaş, yüzde 20'ye yakının ise 15 yaş altı çocuklardan oldukları tespit edildi. Yine yapılan çalışmada dağa çıkan kadın militanların yüzde 4'ünün üniversite mezunu, yüzde 10'unun lise, yüzde 57'sinin ise ortaokul ve ilkokul mezunu yüzde 9'unun ise sadece okuma yazma bildikleri, yüzde 16'sının ise okuma yazma bile bilmedikleri ortaya çıktı. Kadın militanların büyük bölümünün 'mesleksiz' ve 'ev kızı' olarak kendisini ifade ettiği özgeçmişlerde radikalleşme ve dağa çıkma nedeni olarak töre, namus cinayetleri, berdel baskısı, eğitimsizlik, aile içi iletişimsizlik ile devletin kötü uygulamalarını gösterdikleri görüldü. Bu tespitlere yer verilen kitapta, 80-90'lı yıllarda gözaltına alınanlara işkence yapılması, erkeklerin köy meydanında kadınların karşısında çırılçıplak soyulması, asker veya polisin taciz/tecavüz iddialarının etkisi de vurgulandı.

ANNEM BİLE TANIMADI


Görüşmeleri kod adıyla yayınlanan eski kadın militanlar, PKK'nın kadını 'Erkek militanları örgüte bağlama aracı' olarak kullandığını ortaya koydu. Aile içi iletişimsizlik, örgütün özgürlük vaadi ve devletin yanlış uygulamalarının dağa ittiği genç kızların yaşadıklarını da 3 eski militan şöyle özetledi: * Zelal: Bir defa olsun babam 'kızımsın, seni seviyorum' desin, düşüncelerimi anlasın. Hiç bunu yaşayamadım. Ve bu boşluk beni dağa sürükledi.

* Bese: İşte dağdayım, silahım var, özgürüm diye düşünüyordum. Ama gördüm ki kendime ait bir kişiliğim bile yoktu.

* Rojin: Ben polisle karşılaşana kadar sıradan bir insandım. Bir gün gözaltına alındım. Çıkınca annem bile tanıyamadı. İntikam için PKK'ya katıldım.

MOTİVASYON SAĞLANIYOR

İşte kadın militanlardan PKK'nın kadına bakışını gözler önüne seren çarpıcı itiraflar: * Pelin: Feodal Kürt erkeği üzerinde kadın çok etkilidir. Silahlı bir eyleme kadın militan gidiyorsa erkeğin gitmemesi mümkün değildir. Eylem öncesi kadın 'dilili' (zılgıt) çekti mi erkekler kendini eyleme mecbur hisseder.

* Ronanhi: Bazı eylemleri erkekler yapar, ancak 'kadın militan yaptı' diye Roj TV'den yayınlarlar. Böylece motivasyon sağlanır.

* Çiğdem: PKK kadınları örgütte tutmak istiyordu, çünkü kadınların örgütten ayrılması erkeklerin de örgütten kopuşunu hızlandırıyordu.

* Ejin: HPG yönetiminde 41 kişiden 12-13'ü kadındı ama erkekler bize her istediklerini yaptırıyordu.

* Leyla: Aslında PKK'ya katılmakla bir kölelikten diğer köleliğe geçmiştim ama farkında değildim.

* Beritan: (Kadınların 'iç istihbarat' amaçlı kullanıldığını anlatıyor.) Öcalan bize, 'Bana Cemal (Murat Karayılan) ne yapıyor, Abbas (Duran Kalkan) ne yapıyor, Cuma (Cemil Bayık) ne yapıyor bildireceksiniz' diyordu.

* Asya: Arkadaşım aşık oldu. Savunmaları alınmadan idam kararları verildi. Ama yalnızca kız infaz edildi.

* Zinarin: Şam'da okuduğum ilk kitap Böyle Buyurdu Zerdüşt'tü. Öcalan kitabı görünce 'Önce beni okuyacaksın' dedi.

İNTİHAR EYLEMLERİ İÇİN TERCİH EDİYORLAR

Sosyolog Dr. Necati Alkan, tek tek analiz ettiği kadın militanların terör örgütüyle bağlarına ilişkin kitabında önemli tespitlerde bulundu. Görüşme yapılan kadınların örgütün kendileriyle arkadaşlık, hemşehrilik, akrabalık, sosyal ve kültürel faaliyetlerle etnik değerleri kullanarak ilişki kurduğuna dikkat çeken Alkan, Kürt toplumunda bir kadının örgüte katılmasının çok zor olduğunu hatta kendi başına dağa çıkması değil evden dışarı bile adım atmasının cesaret isteyen bir olay olduğunu vurguladı. Örgütün silahlı faaliyetlerinde kadınların özellikle intihar eylemlerinde kullanıldığına işaret eden Alkan, yine kadınların silahlı eylemlerde daha çok sembolik, erkekleri eylemlere motive eden roller üstlendiklerine dikkat çekti.

ÖRGÜTTEN AYRILMAK YASAK

Bugün gazetesinde yer alana habere göre; Sevgi, aşk ve cinsel ilişkinin örgüt içi inşa edilen cinsiyet hiyerarşisine göre üst yönetimde bulunanlara serbest, ancak alt düzeyde faaliyet yürüten militanlara yasak olduğunu belirten Alkan, örgütte her hangi bir kadın ve erkeğin cinsel ilişki yaşaması durumunda erkeklere müsamaha ile yaklaşılırken, kadınların ise tereddüt etmeden cezalandırıldığına işaret etti. Alkan, bunun da geleneksel toplumdaki 'Kadın kuyruk sallamazsa erkek yanlış yapmaz' ataerkil düşünce kalıbından kaynaklandığını ifade etti. Diğer yandan bir kadının örgüte girdikten sonra kendi iradesiyle ayrılmasına izin verilmediğini de kaydeden Alkan, böyle talepte bulunan kadınların ajan ya da hain damgası yediğini hatta infaz edildiklerini aktardı.

KADINLAR NASIL KULLANILIYOR?

Alkan, kadınların PKK tarafından şu nedenlerle kullanıldığına şöyle sıraladı: "Örgüt içi iktidarı elde tutmada, bilgi toplamada, propaganda faaliyetlerinde, örgüt içi disiplini sağlamada, erkekleri eylemlere motive etmede, erkeklerin örgütten kaçmalarını engellemede, PKK hareketinin toplumsal tabana yayılmasını sağlamada, PKK'ya yeni elemanlar kazanmada." Kaynak: Bugün

BDP Öcalan'ın iki cümlelik notundan ne mesaj çıkardı?

BDP Öcalan'ın iki cümlelik notundan ne mesaj çıkardı?


TERÖR örgütü PKK’nın yayın organı olduğu gerekçesi ile Fransız Eutelsat uydusu üzerinden yayını durdurulan Roj TV’nin dünkü son yayına katılan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, müzekarelerin çözümün en kritik aşaması olduğunu, güveni yitirmemek gerektiğini belirterek, yapılan görüşmelerle ilgili konuşmayı hiçbir şekilde uygun bulmadıklarını söyledi.

Roj TV’nin stüdyo konuğu olan Demirtaş, Ortadoğu’daki yeniden yapılanma içinde Türkler ve Kürtler’in ortak strateji içerisinde sınırlar değişmeden ortak vatanda, Kürtler’in kendi öz yönetimleri temelinde bir yönetim istediklerini söyledi. Almanya’da katıldığı toplantıda PKK’nın İmralı’da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken elebaşı Abdullah Öcalan’ın özgür olmasını, Kürtler’in ana dillerinde eğitim görmesini, Kürtler’in kendi öz yönetimlerinde kendi kaderlerini tayin etmesini ve kendi ülkelerinde karar sahibi olması gerektiğini istediklerini anlattı. Türkiye’de Kürtler ile diğer toplulukların kültürel temeller doğrultusunda bütün dil haklarına sahip olmasını, eşit vatandaşlık doğrultusunda yaşamasını parti programına aldıklarını anlatın BDP lideri, şöyle dedi:


"Kürtler’in tarihi bir coğrafyası, vatanı vardır; Kürdistan’dır. Bu coğrafyada ve kültür, ekonomi üzerinde söz hakkı vardır. Bunu kullanmak tek başına devletin Ankara merkezli devletin egemenliğine ters değildir. Birlikte paylaşılabilir. Bunun adı; özerklik hukukudur. Türkiye’nin her yerinde uygulanabilir. Kürt halkı Ortadoğu’nun siyasi gücüdür. Kürtler, üzerinde oynanacak dizayn edilecek halk olmaktan öte, bu süreçte rol alabilecek bir halktır. Başka bir halkın devletin ulusun vicdanına kendisini teslim edemez., BDP de bunu savunamaz." BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt sorununda çözümün muhatapları konusunda görüşlerini geçmişte de dile getirdiklerini, müzakere süreçlerin olması, olgunlaşması için çağrılar yaptıklarını, "Öcalan muhataptır" dediklerini anlattı.

Demirtaş, "Doğru kişi ile konuşmanın yanı sıra doğru amaç çok önemlidir. Müzakere; karşınızdakini ezmek tasfiye etmek için kullanılan bir mekanizma değildir. Hükümetin en büyük hatası bu olmuştur. Aksi halde müzakere gibi saygınlığı, güven esas olan bir mekanizmanın içini boşalır. Müzekerelerin sağlıklı, içi doldurulmuş güven verici olması gerektiğini defalarca uyardık. Sürekli zaman kazanmaya; 12 Eylül referandumunu, seçimleri atlatmaya çalıştılar" diye devam etti.

BDP olarak insani ve politik açıdan tek kurşunun atılması taraftarı olmadıklarını, müzekerelerin başlaması halinde bunun 1 hafta, 1 yılda sonuçlanmayabileceğini, iyi niyetli girişimi kendilerine yönelik her türlü baskıya rağmen destekleyeceklerini Anayasa uzlaşma komisyonunda bulunma nedenlerinin de bulduğunu söyledi.

"BİZ AÇIKLAMAYIZ"

Demirtaş, taraflar arasında müzakerenin çözümün en kritik aşaması olduğunu, karşılıklı güvene dayandığını, güvenilirliği yitirmemek gerektiğini, meşru ve haklı talepleri olan taraf olduklarını güncel ve kısır çekişmelere bunun feda edilemeyeceğini bildirdi. BDP lideri, Abdullah Öcalan, PKK, ’Demokratik Toplum Kongresi’ ve BDP ile görüşmeler yapıldığını, bu konuda neden sessiz kaldıkları sorulunca, müzekereleri koz, siyasi rakipleri yıpratma olarak kullanmayacaklarını söyledi. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şöyle konuştu: "Müzekereleri ne olursa olsun tekrar denenmesi gereken mekanizma olarak görüyoruz. AKP ve başka kurum kuruluşa karşı kullanmadık. AKP bu süreci dinleme, ortam dinlemesi adı altında yargı eliyle bize karşı kullanıyorlar. Bakanlarla yapılan görüşmeler de takılmıştır. Onları da yargı eliyle bize karşı kullansınlar. Habur’da olup bitenlerle ilgili gayri ahlaki hiçbir duruş içinde olmadık. Bütün yaptıklarımız son derece meşru ahlaki, hukuki yapılması gerekenlerdi. Ortaya sonuç çıkmamışsa hep birlikte sorumluyuz. Süreç çözmüşse herkesin payı vardır. Sürecin yeniden başlaması için yeniden güven oluşması gerekiyor."

Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın geçen hafta kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşmeye çıkmadığı hatırlatılınca, bunun aktif bir tutum, politika belirleme olduğunu söyledi. Demirtaş, Cezaevi Müdürü aracılığı Öcalan’ın ilettiği 2 cümleyi değerlendirdiklerini, kendi durumu ile Ortadoğu’daki durumun hassas olduğunu, yeni görüşme olmadığı anlamını çıkardıklarını anlattı.

BDP Genel Başkanı, şöyle devam etti: "Müzekerelerin tıkanma yeri de orasıdır. Demek ki hala orada kapılar açılmamıştır, müzakere yoktur, tecrit, tutuklama politikası devam ediyor. İmralı’da herhangi bir çözüm arayışının olmadığı, olmayacağı anlamına geliyor. Müdürün ilettiği mesaj böyle ise böyle okumak gerek. Frankfurt ve Köln’de de ifade ettik. Bu durum Öcalan için 1999’dan bu yana devam eden tecrit anlamına geliyor. Özel hapishanede beton çukurda arkasında milyonlar olan bir siyasi kişinin tutulması; 35 avukatı ile görüşse de tecrittir. Orada tecritin bittiğini söylemek için özgür olması, güvenlik, sağlık sorunlarının çözülmesi gerekir. Kardeşi ile görüşmeyerek baskı politikasına tepki göstermiştir." Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanmasının 13’üncü yıldönümü olan 15 Şubat öncesi ve sonrası İmralı’da var olduğunu söylediği tecriti en güçlü biçimde dile getiren protesto yapılması gerektiğini savunurken, "Bir kişinin özgürlüğünü istemek suç, gayri meşru değildir. Bu ölümlerin önüne geçecekse herkesin görevidir" diye devam etti.

Demirtaş, Anayasa görüşmelerinde taleplerimizin yer almadığı bir anayasaya evet demeyeceklerini, ana dilde eğitimin kendileri için kırmızı çizgi olduğunu belirtirken, "Yeni anayasada biz eksiğiz. 12 Eylül Anayasası, Kürdü inkar, kimliğini, örgütlenmesini, kendisini yönetmesini engelleyen bir anayasadır. Yeni anayasada bunlar varsa yeni deriz. Bunlar yoksa anayasa yok demektir. Bizim de bunu kabul etmemiz söz konusu değildir" dedi.

21 Ocak 2012 Cumartesi

Görüşmeye çıkmayan Öcalan'ın mesajı ne?

Görüşmeye çıkmayan Öcalan’ın mesajı ne?
Görüşmeye giden kardeşine “Burası çok hassas, görüşe çıkmamız uygun değil” notunu gönderen terörist Öcalan’ın vermek istediği mesajla ilgili değişik yorumlar yapıldı


NAMIK DURUKAN Ankara

İmralı’ya görüşmeye giden kardeşi Mehmet Öcalan’a, görevliler aracılığıyla gönderdiği notta,  “Burası çok hassas, görüşe çıkmamız uygun değil” diyerek ziyarete çıkmayan terörist Abdullah Öcalan’ın sözleri konusunda değişik yorumlar yapıldı. Öcalan’ın “can güvenliğinin tehlikede olduğunu ya da kendisi ile kesilen görüşmeler başlayana kadar yeni mesaj vermeyeceği”ni belirttiği iddia edildi. Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ise cezaevi müdürünün kendisine Abdullah Öcalan’ın yeni bir proje üzerinde çalıştığını söylediğini aktardı.




‘Görüşmeler yok’ mesajı
Avukatları ile 5 ayı aşkın süredir görüştürülmeyen Öcalan’ın, kardeşinin ziyaretini reddedip “sürecin hassas olduğunu” ifade etmesi, “mesaj” olarak algılandı. Terör örgütüne yakın kaynaklar, Öcalan’ın “Burası çok hassas” ifadesi ile kendisine yönelik bir tehlike bulunduğuna işaret etmiş olabileceği görüşünü taşıyor. Aynı kaynaklar, “Görüşe çıkmam uygun değil” sözü ile de tabana, “Dışarıda ne olup bittiğini bilmiyorum, süreçle ilgili bilgilendirilmiyorum. Devlet görevlileri ile kesilen görüşmeler başlamadı, bu aşamada yanıt vermem doğru olmaz” mesajı verdiğini düşünüyor.
Milliyet’e konuşan avukatı, Öcalan’ın bu süreçte misyonunu oynayabileceğine inanmadığını, bu nedenle görüşe çıkmak istemediğini söyledi. Yakın zamanda Öcalan’la görüşen avukat Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk ise çözüme yönelik bir çabayı görmemesi nedeniyle Öcalan’ın görüşe çıkmadığına inandığını söyledi. 

‘Başka projeleri vardır’
Mehmet Öcalan Milliyet’e şunları söyledi: “Müdür bana,  ‘Geçen sefer de sen görüşe geldiğinde görüşe çıkmak istemiyordu, biz ikna ettik’ dedi. Müdüre, ‘Ailesi olarak 10 ayda bir kez görüşebildim. 6 aydan beri avukatları ile görüştürülmüyor. En büyük sıkıntı burada’ dedim. Müdür ise, ‘Öcalan’ın başka projeleri vardır’ karşılığını verdi.”
Mehmet Öcalan, “15 günde olangörüş hakkımız yerine getirilmiyor, endişeliyiz” dedi.

İşte PKK'yı yalanlayan o konuşmalar

İşte PKK'yı yalanlayan o konuşmalar
Hakkari'de ki hain saldırı terör örgütünün gözünü ne kadar kararttığını bir kez daha gösterdi.



Terör örgütü PKK sivillerin de hedef olduğu saldırı ile ilgili olarak kendisine yakın basında saldırı üstlenmediği açıkladı.

Ama teröristler arasında geçen telsiz konuşmaları saldırının adresi olarak terör örgütünü gösteriyor.

TELSİZ KONUŞMALARI ELE GEÇİRİLDİ

Trthaber'in haberine göre Hakkari'de ki uzaktan kumandalı bombalı saldırı ile ilgili telsiz konuşmaları deşifre oldu.

Terör örgütü, bazı haber ajanslarında saldırıyı üstlenmediği açıkladı.Ama deşifre olan konuşmalar tam tersini söylüyor. Konuşmalar, terör örgütü yöneticisi Rojhat kod adlı Fehman Hüseyin ile diğer bir terörist arasında.


Ayrıca telsiz konuşmalarında örgüt mensuplarının farklı kod adı kullandıkları dikkat çekti.

İşte O Konuşmalar

ERDAL : HANİ BİR ARKADAŞ VARDI YA HAKKARİ İLE İLGİLENEN HANİ BİR KAÇ KEZ SİZE NOT VERDİK İSMİ DE SENDE VAR

ROJHAT : HANİ BİR ÇALIŞMA VARDI

ERDAL : DOĞRUDUR BİZ DE ONUN ÜZERİNDE DURUYORUZ

ROJHAT : TAMAM

ERDAL : YANİ HIZIRIN BİLGİSİ VAR ARTIK DEDİLER ÜZERİNDE DURACAĞIZ ÜZERİNDE DURDUKLARINDA ARTIK O OLACAK TAMAM

ROJHAT : HEVAL TAMAM

Teröristler arasında geçen bu konuşmalar saldırının bölücü terör örgütü tarafından yapıldığı ihtimalini güçlendiriyor.

EMRİ O VERDİ

Sözde Kürt halkının hakkını savunduğunu iddia eden bölücü terör örgütü yine hain planlarıyla sivil halkı hedef aldı.

Bölücü terör örgütü yine sivilleri hedef aldı. Çok sayıda sivili katleden örgüt bu kez de 21 yaşındaki üniversite öğrencisini öldürdü.

Polis servisinin geçişi sırasında uzaktan kumandalı bomba patlatıldı, hem de en kalabalık saatlerde. Bu hain saldırı terör örgütü ele başının "1 polis ölsün gerekirse 50 Kürt ölebilir. Önemi yok. "sözlerini akla getirdi.

Batman'da daha doğmamış bebeği annesi ile katlettiler. Siirt'de 4 genç kızın hayallerini söndürdüler. Bingöl'deki kahraman anne ve çocukları ise hala akıllarda. Bitlis'in Göroymak ilçesinde mahkemeye giderken yok edilen bir aile ise hiç unutulmadı.

Ve teröre verilen son kurban Hakkarili 21 yaşındaki Zeki Yeşil...

Bulvar caddesinde polis servis aracının geçişi sırasında bomba uzaktan kumandayla patlatıldı. Saldırıda 3'ü polis 28 kişi yaralandı. Yaralılardan 21 yaşındaki Zeki Yeşil tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İngilizce öğretmenliği bölümü öğrencisi olan Zeki Yeşil'in, ailesini ziyaret amacıyla Hakkari'de bulunduğu öğrenildi. Çevredeki bina ve araçlarda hasar oluştu.

Saldırı sonrası olay yerinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Patlamanın ardından toplanan terör örgütü yandaşı bir grup olay çıkardı.

Olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmaları gece geç saatlere kadar devam etti.

İncelemeler sonucu bombanın el yapımı olduğu ve 5 kilogram patlayıcı ile hazırlandığı belirlendi.

Hakkari Valisi Muammer Türker, " Plastik patlayıcı olması zaten kimin kullandığını bizim vatandaşlarımız çok iyi biliyor" dedi.

Yaralı polisler taburcu edildi. 4 yaralının tedavisi yoğun bakımda sürüyor ancak hayati tehlikeleri yok.

Hakkari Valisi Muammer Türker, yaralıları hastanede ziyaret etti. Hain saldırının kurbanı üniversite öğrencisi Zeki Yeşil, Güzeldere köyünde toprağa verildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olay sonrası Yeşil ailesini arayarak başsağlığı dileğinde bulundu.

O SÖZ AKILLARA GELDİ

Çirkin saldırı Suriyeli terörist ele başı Bahoz Erdal'ın "Yeter ki bir polis ölsün, 50 Kürt ölebilir. Hiç önemi yok." sözlerini akıllara getirdi.

Saldırıdan birgün önce de Suriyeli terörist elebaşının Hakkari'de bir teröristle görüştüğü ve Halletin mi? dediği ortaya çıktı.

20 Ocak 2012 Cuma

Polis onları tek tek yakaladı

Polis onları tek tek yakaladı
İstanbul'da gözaltına alınan PKK'nın Demokratik Yurtsever Gençlik yapılanmasına üye 8 gencin katıldığı olaylar güvenlik kameralarına böyle yansıdı..



Elvan EZBER/İSTANBUL, (DHA)

PKK/KCK bölücü terör örgütünün Demokratik Yurtsever Gençlik adlı yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda 2’si çocuk 10 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin 2 yıl içinde kundaklamadan ses bombalı saldırıya kadar 24 ayrı olaya karıştığı ortaya çıktı.

İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün verildiği bilgiler doğrultusunda Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 17 Ocak günü Maltepe ve Ümraniye’de tespit edilen adreslere eşzamanlı operasyon düzenledi. Baskında PKK/KCK bölücü terör örgütünün Demokratik Yurtsever Gençlik yapılanması içinde olduğu belirtilen 2’si 18 yaşından küçük 10 kişi gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sorgulanan zanlıların 17 Ocak 2010 tarihinden 10 Ocak 2012 tarihine kadar molotoflu saldırıdan kundaklamaya, bombalı saldırıdan korsan gösteriye kadar 24 ayrı olaya karıştığı belirlendi.


Emniyette işlemleri tamamlanan zanlılardan yaşı küçük olan 2 şüpheli dün sevk edildiği adliyede serbest bırakıldı. Geri kalan 8 kişi ise, bugün Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi.

PKK yine sivilleri hedef aldı...


PKK yine sivilleri hedef aldı...
Kürt halkının hakkını savunduğunu iddia eden bölücü terör örgütü PKK hain planlarıyla dün gece yine sivil halkı hedef aldı.



Son zamanlarda güvenlik güçlerinin başarılı terör operasyonlarından oldukça rahatsız olan gözü dönmüş terör örgütü asker, polis sivil demeden saldırıyor.

Hakkari'de meydana gelen patlamada 3'ü polis, 28 kişi yaralandı.

Akşam saatlerindeki saldırının emirini veren isimin terörist ele başlarından Suriye uyruklu 'Bahoz Erdal' kod adlı Fehman Hüseyin olduğu tahmin ediliyor.

Suriye uyruklu Bahoz Erdal'ın birgün önce bir teröristle aralarında geçen konuşmada saldırı emrini kimin verdiğini gözler önüne seriliyor.




Ele başının Hallettin mi? sorusuna, terörist "tamam" cevap veriyor.

Daha önce de Bahoz'un "Yeter ki bir polis ölsün, 50 sivil ölebilir. Hiç önemi yok" dediği tespit edilmişti.

Polisin teröre karşı hem istihbarî hem de operasyonel açıdan büyük mesafe kat etmesi, bu saldırıların temel sebebi olarak gösterilmişti.

Hakkari´deki polisleri taşıyan servis aracına yapılan hain saldırıda bunu doğrular nitelikte.

Hakkâri'de bombalı tuzak: 1 ölü, 27 yaralı

Hakkâri’de bombalı tuzak: 1 ölü, 27 yaralı
İki otomobil arasına bırakılan bomba polis aracının geçişi sırasında patlatıldı. 3’ü polis 27 kişinin yaralandığı patlamada üniversiteli genç öldü. Vali Türker, patlamanın PKK işi olduğunu açıkladı



HAKKÂRİ DHA, AA

Hakkari’de teröristler, Bulvar Caddesi’nde iki otomobil arasında bıraktıkları patlayıcıyı, dün akşam saatlerinde Çevik Kuvvet servis aracının geçişi sırasında uzaktan kumandayla patlattı, 3’ü polis 28 kişi yaralandı. Yaralılardan durumu ağır olan üniversite öğrencisi Zeki Yeşil (22), kaldırıldığı Hakkari Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Patlamanın ardından olay yerinde toplanan kalabalık grup ile güvenlik güçleri arasında arbede çıktı. Polis havaya ateş açıp grubu tazyikli su ve gaz bombasıyla dağıttı.
Patlamanın şiddetiyle polis midibüsü kontrolden çıktı. Araçtaki 3 polis başlarını çarpma sonucu yaralanırken, çevrede bulunanlardan 25 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı. Şiddetli patlama sırasında çevredeki çok sayıda ev ve işyerinin de camları kırıldı.



Patlamayla birlikte olay yerine çok sayıda sağlık ekibi, ambulans ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralı polisler Hakkari Asker Hastanesi, vatandaşlar ise Hakkari Devlet Hastanesi’ne götürülüp tedavi altına alındı. Patlamada ağır yaralanan Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümü öğrencisi Zeki Yeşil tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Vali: PKK işi
Hakkari Valisi Muammer Türker, 1 kişinin ölümü 3’ü polis 27 kişinin de yaralanmasına neden olan patlamanın PKK tarafından yapıldığını açıkladı. Türker, patlamada tahrip gücü yüksek plastik patlayıcı kullanıldığını belirterek, “Bu  patlama PKK’yı işaret ediyor. Polis aracının geçişi sırasında bu oldu. O sırada yolda geçen vatandaşlarımız da yaralandı.   Polis aracındaki 3 polisimiz  yaralandı. Yapılan incelemelerde bu patlamanın PKK tarafından yapıldığını gösteriyor” dedi.
Bu arada Başbakan Erdoğan, patlamada ölen Zeki Yeşil’in Hakkari’de oturan babası Faysal Yeşil’i telefonla arayarak taziyelerini iletti.

TBMM'de "Kürdistan" gerilimi!

TBMM'de "Kürdistan" gerilimi!

Meclis'te Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresini belirleyecek yasa görüşülüyor. Süre hala tartışmalı. Bu nedenle Genel Kurul'da zaman zaman tansiyon yükseldi. Ama, gerilimi tırmandıran bir başka konu daha vardı... Kürdistan tartışması...

Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu Tasarısı'nın TBMM Genel Kurulunda görüşülmesine devam ediliyor.

Milletvekilleri, verilen değişiklik önergeleri üzerinde görüşlerini açıkladı.

BDP Muş Milletvekili Demir Çelik'in, konuşması sırasında, "Kürt coğrafyası" ifadesini kullanması tartışmaya yol açtı. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, bu sözlere, "Yalnızca Türkiye coğrafyası var ve 7 bölgeye ayrılmıştır. Her çıkan konuşmacı çıkıyor buraya ırkçılık yapıyor. İnsan hakları suçu işliyor" diye tepki gösterdi.




Çelik ise bu sözler üzerine, "Kürdün yaşadığı coğrafyaya 'Kürt coğrafyası' demenin neresi yanlış? Kürtleri ötekileştirilip, ayrıştırmanızdan kaynaklı bir sorun yaşanıyor. Biz ana dilimizle, kimliğimizle özgürce yaşamak istediğimiz için terörize ediliyoruz. Ben 7 yaşıma kadar Türkçe bilmiyordum. Bu da insanlık suçudur. Bunu hep beraber ortadan kaldırmalıyız" diye konuştu.

BDP'li Çelik'in konuşmasının ardından Yakut, "Sayın Çelik, 7 yaşına kadar Kürtçe konuştuğunuzu Türkçe bilmediğiniz söylediniz. O zaman orada yasaklanan bir Kürtçe yok. Öğretilemeyen bir Türkçe var" dedi.

Yakut'un bu sözlerine BDP milletvekilleri, "İdris Naim Şahin'in yerine aday mısınız? Her konuşmaya müdahale ediyorsunuz sizi kınıyoruz. Bıktık artık" diye tepki gösterdi. Yakut da bu sözlere, "Irkçılık, etnik siyaset yapılırsa müdahale ederiz" şeklinde yanıt verdi.

Sırrı Sakık, Yakut'u eleştirdi BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, 12. maddede verilen önerge üzerinde söz alarak, BDP Muş Milletvekili Demir Çelik'e yönelik sözlerinden ötürü Yakut'u eleştirdi.

Sakık, "Sayın Başkan, buradaki her konuşmacıya laf yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Sizin böyle bir göreviniz yok. Siz zaman zaman Cumhurbaşkanına vekalet ediyorsunuz. Sizin adil olmanız gerekiyor. Bizim burada çıkıp ne konuşacağımıza siz karar veremezsiniz. 1920'li yılların ret ve inkar politikalarının etkisiyle konuşuyorsunuz" görüşünü ileri sürdü.

Yakut'un, bu sözlere, "Asıl ret ve inkarı siz yapıyorsunuz" yanıtı üzerine Sakık, "Böyle olmuyor Sayın Başkan, siz Meral Akşener'den Güldal Mumcu'dan ders alın. Başka yerlere mesaj göndermeyi düşünüyorsanız bizim üzerimizden yapmayın. Bu politikalar çıkmaz sokaktır. 'Kürdistan'a tepki, 'Kürt coğrafyası'na tepki. Sizin Ekonomiden Sorumlu Bakanınız daha dün 'Irak Kürdistanı'nda bulunuyordu. Orada resmi görüş var, burada yok" ifadelerini kullandı. Yakut bu sözler üzerine, "Burada yok tabii, olmayacak' şeklinde yanıt verdi. Sakık da "Olacak burada da hep beraber olacak" diye bağırdı.

"Bundan korkmayın biz kaderimizi sizinle birleştirmişiz" ifadesini kullanan Sakık, "Bizim kaderimiz Türk halkıyla birlik ve bütünlük içindedir. Bu tartışmalar doğru değil. Bunlar bu sorunu çözmez. Hiç kimse bir coğrafyaya gem vuramaz, bir halkın diline de gem vuramaz" dedi.

Sakık'ın konuşmasının ardından Yakut tekrar söz alarak, "Sayın Sakık, benim hiçbir makamda gözüm yok. Etnik yapı üzerinden bir yerlere varmaya çalışıyorsunuz. Önce bunu sorgulamanız gerekiyor" açıklamasını yaptı.

19 Ocak 2012 Perşembe

Dışişleri'nden ROJ TV açıklaması



Dışişleri Bakanlığı’ndan ROJ TV ile ilgili olarak yapılan açıklamada uydu şirketinin, Roj TV’nin kendi uyduları üzerindeki varlığına son verme yolunda aldığı kararı ve dağıtım şirketlerine Roj TV’nin yayınlarının sona erdirmeleri yönündeki çağrısı, konuya ilişkin dava sürecinde teyit edilen ve mahkeme kararıyla hüküm altına alınan tespitlerin doğal bir gereği olarak değerlendirildi.


ANKARA, (DHA)

’Alınan bu kararın mahkemede hükme bağlanan sonuçla uyumlu olduğu kanaatindeyiz’ denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: ’Danimarka’da Roj TV ile ana şirketi ’Mezopotamya Yayıncılık’ aleyhine 2005 yılında başlatılan soruşturma süreci sonucunda, 10 Ocak 2012 tarihinde Kopenhag Şehir Mahkemesince alınan karara ilişkin görüşlerimiz aynı gün yapılan Bakanlığımız açıklamasıyla duyurulmuştu. Anılan mahkeme tarafından alınan kararda, PKK’nın terörist örgütü niteliği teyit edilmiş, Roj TV’nin PKK adına propaganda yaptığı, terörizmi ilerlettiği ve kanalın PKK tarafından kontrol ve finanse edildiği belirtilmişti. Böylece Roj TV’nin PKK ile bağlantısı açıklıkla ortaya konmuştu.




İlgili uydu şirketinin, yukarıdaki gerçeklerden hareketle, Roj TV’nin kendi uyduları üzerindeki varlığına son verme yolunda aldığı kararı ve dağıtım şirketlerine Roj TV’nin yayınlarını sona erdirmeleri yönündeki çağrısını, konuya ilişkin dava sürecinde teyit edilen ve mahkeme kararıyla hüküm altına alınan tespitlerin doğal bir gereği olarak değerlendirmekteyiz. Alınan bu kararın mahkemede hükme bağlanan sonuçla uyumlu olduğu kanaatindeyiz.’

Hakkari'de polis aracına bombalı tuzak



HAKKARİ’de teröristler Bulvar Caddesi’nde iki otomobil arasında bıraktıkları patlayıcıyı, bugün akşam saatlerinde Çevik Kuvvet servis aracının geçişi sırasında uzaktan kumandayla patlattı. Patlamada ağır yaralanan Zeki Yeşil, kaldırıldığı Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Yeşil’in cesedi otopsi yapılmak üzere morga götürüldü. Polis, patlamanın ardından Bulvar Caddesi’ni araç trafiğine kapattı. Güvenlik şeridi çekilerek kapatılan cadde üzerindeki patlama yerinde uzman ekipler tarafında detaylı inceleme yapılarak, deliller toplanıyor.



  Patlamanın ardından olay yerinde toplanan kalabılk grupla güvenlik güçleri arasında arbede çıktı. Polis havaya ateş açıp grubu tazyikli su ve gaz bombası ile dağıttı. Hakkari Valisi Muammer Türker, patlamaya infilak ettirilen bir patlayıcının neden olduğunu söyledi.

Hakkari kent merkezindeki en önemli cadde olan Bulvar Caddesi’nde bugün saat 17.35’de şiddetli bir patlama meydana geldi. Hakkari Belediye binasına 100 metre uzaklıkta parkeden iki otomobil arasında elektrik trafosunun önüne bırakılan patlayıcı, Çevik Kuvvet ekibini taşıyan polis servis midibüsü geçerken, uzaktan kumandayla infilak ettirildi. Patlamanın şiddetiyle polis midibüsü kontrolden çıktı. Araçtaki 3 polis başlarını çarpma sonucu yaralanırken, çevrede bulunanlardan 13 kişi de çeyitli yerlerinden yaralandı. Şiddetli patlama sırasında çevredeki çok sayıda ev ve işyerinin de camları kırıldı.
Patlamayla birlikte olay yerine çok sayıda sağlık ekibi, ambulans ve polis ekipleri sevkedildi. Yaralı polisler Hakkari Asker Hastanesi, vatandaşlar ise Hakkari Devlet Hastanesi’ne götürülüp tedavi altına alındı.


 
ARBEDE YAŞANDI
Patlama yerine sevk edilen güvenlik güçleri ile çevrede toplanan yaklaşık 300 kişilik grup arasında arbede çıktı. Kalabalığı uzaklaştırmak isteyen güvenlik güçlerine taş atılması üzerine polis havaya ateş açıp biber gazı kullandı. Olayların büyümesi üzerine bölgeye takviye ekipler ile Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) sevk edildi. Kalabalığa bu kez tazyikli su ve gaz bombası ile müdahalede bulunuldu. Bir süre davam eden olayların ardından kalabalık dağıldı.

18 Ocak 2012 Çarşamba

Babadan tokat gibi cevap

Babadan tokat gibi cevap


ERZURUM Özel Yetkili 4'ncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 6 arkadaşı ile birlikte 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan hüküm giyen üniversite öğrencisi Cihangir Ali Akkoyun'un babası Mehmet Akkoyun, Kürtçe olarak Abdullah Öcalan lehine slogan atanlara "Apo'nın p..leri" diye tepki gösterdi. Akkoyun, Mahkeme Başkanı ile konuşurken "O artık benim evladım değil, Apo'nun evladı" dedi.

Erzincan'da PKK'nın gençlik yapılanmasını sağlayan Demokratik Yurtseven Gençlik Meclisi'ne yönelik faaliyet gösterdikleri iddiasıyla 24 Mayıs 2011 günü operasyon düzenlendi. Operasyonda Erzincan Üniversitesi'ne bağlı çeşitli fakülte ve yüksekokullarda öğretim gören 1'i kız 7 öğrenci, 27 Mayıs günü Erzurum Özel Yetkili 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı.

Üniversite öğrencileri Yeknur Yurtsever, Çetin Şimşek, Cihangir Ali Akkoyun, Vedat Sümer, Ali İnal, Uygar Ufuk Karakaya ve Vural Turgut hakkında, 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan Erzurum Özel Yetkili 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Savcı mütalaasında Erzincan'da üniversite bünyesinde bir yapılanma olduğunu, örgüt bilinci içerisinde hareket edildiğini, 3 öğrencinin dağ kadrosuna katıldığını, 3 kişinin dağa giderken yakalandığını ve 3 kişinin de kaybolduğunu belirtti.

Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, tutuklu öğrencilerin 'etkin pişmanlık yasası'ndan yararlanıp yararlanmayacaklarını sordu. Sanıklar buna 'hayır' yanıtını verdi.

Duruşmaya verilen aradan sonra mahkeme 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan Çetin Şimşek'i 10 yıl, Yeknur Yurtsever, Vural Turgut, Ali İnal'ı 7 yıl 6'şar ay, Cihangir Ali Akkoyun, Vedat Sümer, Uygar Ufuk Karakaya'yı 6 yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırdı. Kararının açıklanmasından sonra üniversite öğrencileri salonu terk ederken Kürtçe 'Biji serok Apo' (Yaşasın Apo) diye slogan atmaya başladı. Oğlu Cihangir Ali Akkoyun'un duruşmasını izlemek için Muş'un Varto İlçesi'nden gelen Mehmet Akkoyun, atılan sloganlardan rahatsız oldu ve 'Apo'nun piçleri' diye tepki gösterdi.

"O BENİM EVLADIM DEĞİL"


Mehmet Akkoyun, bir yandan da Mahkeme Başkanı Kahya'ya "Başkanım ne olur bizi de bir dinleyin" diye konuştu. Polisler Akkoyun'u dışarı çıkarmak isterken Başkan Kahya müdahale ederek 'Dinleyelim' dedi. Mehmet Akkoyun, Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya'ya şunları söyledi: "Benim saygım var, mahkemeye. Bizim çocuklarımız kandırılmış. Cezaevinde tehdit alıyorlar. Altı yıl ceza dile kolay. Bakalım ben kalır mıyım, ölür müyüm? Oğlum Cihangir'i Erzincan'a üniversitede okusun diye gönderdim. Pişman oldukları doğru ama, korkuyorlar. Adam öldürmedi ancak o benim evladım değil artık. O Apo'nun evladı. Ben ona sahip çıkmam. Aç bırakın, öldürün artık benim oğlum değil." Savcı Karadeniz ve diğer heyetin de tanık olduğu bu görüşme sonrasında Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, öğrencilerin silahlı bir suça bulaşmadıklarına dikkati çekti. Mustafa Kahya, "Gönlünüzü daraltmayın. Aile olarak Erzincan'a gidip yanında kalamazdınız. Yine de evladınız. Cezaevine düştü diye sahip çıkmazlık etmeyin. Etkin pişmanlıktan yararlanmalarını önerdik. Ancak kabul etmediler" diye konuştu.

Öğrenci Ali İnal'ın babası da mahkeme heyetine, çocuklarını okutmak için Libya'da çalıştığını belirtti. Ali İnal'ın babası "Biz cahil kaldık, o kalmasın istedik. Onu okutmak için Libya'da çalıştım. keşke okutmasaydım. Cahil kalsaydı böyle olmazdı belki" diye konuştu.

Konuşmaların ardından Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Karadeniz, tutuklularla ikişer saat konuştuğunu belirterek, "Salondan çıkarken attıkları sloganları duydunuz" demekle yetindi.

Hümeyra PARDELİ- ERZURUM- DHA

17 Ocak 2012 Salı

Eski vekil KCK'dan tutuklandı

Eski vekil KCK'dan tutuklandı
KCK Soruşturması kapsamında mahkemeye sevkedilen 35 kişiden içlerinde eski milletvekili Fatma Kurtalan’ın da bulunduğu 31 kişi tutuklandı. 4 kişi ise serbest bırakıldı

Gülseli ÖZDEMİR/İSTANBUL,(DHA)

Terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK’ya yönelik 17 ilde eş zamanlı yapılan operasyonda gözaltına alınmış ve dün sabah saatlerinde Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Adliyesi’ne getirilmişlerdi. 38 kişinin savcılık sorguları tamamlanarak aralarında eski Milletvekili Fatma Kurtalan’ın da bulunduğu 35 kişi tutuklama talebi ile nöbetçi mahkemeye sevk edilmiş,3 kişi serbest bırakılmıştı.Mahkeme 31 kişiyi örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle tutukladı.

İsrail PKK'ya yardım ediyor!

İsrail PKK'ya yardım ediyor!
Türkiye semalarında dolaşan İsrail uçaklarının kirli planları ortaya çıktı.

PKK’nın Suriye’ye yerleşme çabaları, İsrail ile bağlantılı PKK’lılar ve Hatay semalarında görülen Heronlar, Türk istihbarat örgütlerini alarma geçirdi. İsrail gizli servisi ve PKK ilişkileri sıkı takibe alındı.

Hatay ve Adana’da görülen iki insansız hava aracı (İHA) ve PKK’nın Suriye’deki etkinliğinin artmasını değerlendiren istihbarat kuruluşları, İsrail’e ait olan İHA’ların Türkiye’nin Suriye sınırından elde ettiği “anlık bilgileri” terör örgütüne ilettiği şeklinde yorumladı.

HATAY VE ADANA ÜSTÜNDE BİLGİ TOPLUYOR


Son iki ay içerisinde Hatay ve Adana semalarında belirlenen iki İHA’nın İsrail’e ait olduğu ve Hatay’daki askeri birlikler hakkında bilgi topladıkları değerlendirildi. Hatay’da son dönemde başlayan PKK hareketliliğiyle İsrail’in faaliyetleri iç ve dış istihbarat birimlerinin ortaklaşa gerçekleştirdiği çalışmayla raporlaştırıldı.

PKK-İSRAİL İLİŞKİLERİ

İstihbarat kuruluşlarının değerlendirmelerinde, “Askeri birliklere yönelik keşif faaliyetlerinin, Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) mensuplarının ülkemiz içerisine kolayca sızıp eylem yapabilmelerini sağlayabilmek maksadıyla olabileceği” vurgulandı. Bu değerlendirmelere, İskenderun’da 7 şehit verilen İkmal Destek Grup Komutanlığı’na yapılan saldırıyı gerçekleştiren PKK’lıların lideri Kenan Yıldızbakan’ın defalarca İsrail’e giriş çıkış yaptığı da eklenince, istihbarat birimleri PKK-?İsrail ilişkisi üzerine yoğunlaştı.

PKK HATAY KARŞISINA KAMP KURDU

Örgüt liderlerinden Fehman Hüseyin’in Suriye’de olduğu bilgisi de PKK’nın bu ülkeye taşındığı iddiasını güçlendirdi. Belgelerde “Suriye’de Kilis karşısı ve Hatay Kumlu İlçesi’nin karşısına PKK’nın kamplaşma çalışmaları devam etmektedir. PKK, kaçakçılardan vergi adı altında para toplamaya ve yol kontrolü yapmaya başlamıştır. PKK kamplarının karşısında bulunan sınır karakolları yetersiz, asteğmen komutasında 23-25 askerden oluşan zayıf yapıda” bilgisine yer verildi.

PKK'YA YARDIMININ BELGESİ

16 Aralık’ta Siirt’te yapılan KCK operasyonunda gözaltına alınarak tutuklanan Mehmet Veysi Dilekçi ve Mesude Yasak’ın kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmelerinde, İsrail’in PKK’ya yaptığı yardım anlatılıyor. Buna göre 2010 yılı içinde İsrail’den bir öğrenci derneği tarafından PKK/KCK’ya 400 kamyon yardım gönderilmiş. İnsani yardım adı altında aktarılan yardımların gönderildiği yıl KCK’nın şehir eylemlerinde artış yaşandığı gözleniyor.

İŞTE O GÖRÜŞME

Star'ın haberine göre, İsrail’in yaptığı lojistik yardımın yanı sıra PKK/KCK’ya ait TV ve radyolara para yardımı yaptığı da telefon görüşmelerinde yer alıyor.

10 Haziran 2010 -MESUDE YASAK : Yav şey gelecekti bu hatırlıyorsun bu şeyde, burda bir iki arkadaş var, kuzey Kürdistan’a yardım etmek istiyorlar.

-MEHMET VEYSİ DİLEKÇİ : Hı ekonomik yardım

-MESUDE YASAK : Hı

-DİLEKÇİ: Yav neyse bunu

-YASAK : Giyim, gıda işte bir sürü yani, ama baya yüklü bi şekilde. Bunlar şeydir, sen bu televizyonda takip ettin ya, bir ara ANF’de de çıktı, İsrail’de bir öğrenci grubu var sivil. Kürdistan’dan İsrail’e göçenlerin çocukları

-DİLEKÇİ: He Anşei Targum

-YASAK: He onlardır işte

-DİLEKÇİ : Valla ben çok bilmiyorum da

-YASAK : He yav şimdi bu son olaylardan dolayı bi kampanya başlatmışlardı bunlar işte yaklaşık dörtyüz kamyon yardım edecekler

-DİLEKÇİ : Hı hı

-YASAK : He, hem var olan o şeyi protesto amaçlıdır, hem de kuzeye, kuzeydeki Kürtlere, Kürt bölgesine yardım edecekler, şimdi ilişki istiyorlar

-DİLEKÇİ : Merkezle görüşsünler yani, partinin BDP’nin genel merkeziyle görüşsünler olur.

22 Mart 2010 -YASAK : Bugünde yabancı misafirler vardı, bizim televizyonumuza yardımcı oldular. Şey yaptılar para şeyi

-MEHMET VEYSİ DİLEKÇİ : Evet

-MESUDE YASAK: Şey oldu dönüp gittiler büyük eve (BDP Diyarbakır İl Başkanlığı)

16 Ocak 2012 Pazartesi

Karayılan'dan tarihi itiraf

Karayılan'dan tarihi itiraf
Murat Karayılan, 2006 yılından sonra 2 yıl dolaylı olmak üzere 5 yıl boyunca devlet yetkilileriyle görüşmeler yaptıklarını söyledi.

Oslo'da yapılan ve bir kısmı basına yansıyan görüşmelerin ayrıntılarını açıklamayı doğru bulmadıklarını belirten PKK’lı Murat Karayılan, Kandil ve Mahmur'dan Türkiye'ye gelen iki grubu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın isteği üzerine gönderdiklerini belirtti. Karayılan, bunun için bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'ye de Türkiye'den mesaj gönderildiğini iddia etti.

Avrupa'da Kürtçe yayımlanan Rudaw Gazetesi'ne PKK'nın Kandil'deki kampında konuşan Karayılan, 2006 yılından sonra 5 yıl boyunca Türkiye devleti ile görüşmeler yaptıklarını, bu görüşmelerin 2 yıl dolaylı olarak 3 yıl da direkt olarak gerçekleştiğini söyledi.


Oslo'da Türkiye ile PKK yöneticileri arasında yapılan ve bir kısmı basına yansıyan görüşmelere de değinen Karayılan, "Yapılan görüşmeler çözüm için çok önemliydi. Bir kısmı basında çıkan bu görüşmelerin detaylarını açıklamayı doğru bulmuyorum" dedi.

'BAŞBAKAN'IN İSTEĞİ ÜZERİNE GÖNDERİLDİ'

Karayılan, Kandil Dağı ve Mahmur Kampı'ndan 19 Ekim 2009 yılında Türkiye'ye gelen iki PKK'lı grubu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın isteği üzerine gönderdiklerini de ifade etti. Karayılan şu iddialarda bulundu:

"Kandil ve Mahmur'dan gönderilen iki grubun Türkiye'ye gelmesi, yapılan görüşmeler çerçevesinde gerçekleşti. Kandil ve Mahmur'dan iki grubun gelmesi önerisi Başbakan Erdoğan'a aittir. Bu konuda İmralı'da bulunan Abdullah Öcalan'a önerisi oldu. Yine aynı konuda bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'ye de mesaj yollandı. İki tarafın da mesajları bize geldi. O zaman biz de aramızda görüşerek iki grubun gönderilmesi kararını aldık. Başbakan'ın elinin güçlenmesi için bu grupların gelmesini Türkiye istedi. Biz de arkadaşlar arasında seçim yaparak, özellikle Türkiye'ye gidişlerinde yasal sıkıntı çıkmayacak olan ve bir sorunu bulunmayan arkadaşları seçerek gönderdik."

KCK operasyonu

KCK operasyonu: 35 kişi tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi
Savcılıkça ifadesine başvurulan 38 kişiden, aralarında eski BDP Milletvekili Fatma Kurtulan ve eski DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın olduğu 35’i tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi


İSTANBUL (A.A)

Terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik operasyon kapsamında savcılıkça ifadesine başvurulan 38 kişiden, eski BDP Milletvekili Fatma Kurtulan ve eski DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın da aralarında olduğu 35’i mahkemeye sevk edilirken, 3’ü serbest bırakıldı.
Gözaltında tutuldukları İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilen 38 şüpheli, soruşturmayı yürüten özel yetkili Cumhuriyet savcıları Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya’nın da aralarında bulunduğu savcılarca sorgulandı.



Şüpheli 38 kişiden, eski BDP Milletvekili Fatma Kurtulan ve eski DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın da aralarında olduğu 35’i tutuklanmaları istemiyle İstanbul Nöbeçi 14. Ağır Ceza Mahkemesine sevk edildi. Cengiz G, Nurullah A. ve Murat O. adlı 3 şüpheli ise serbest bırakıldı.  Mahkemeye sevk edilen 35 kişinin, nöbetçi hakim tarafından sorgulanması bekleniyor.  Bu arada, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince dün adliyeye getirilen şüpheli hamile bir kadının da savcılıkça sorgulanmasının ardından mahkemeye sevk edildiği ve mahkemeden hakkında yurt dışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldığı öğrenildi.

14 Ocak 2012 Cumartesi

PKK: Tarihin en büyük tehdidiyle karşı karşıyayız

PKK: Tarihin en büyük tehdidiyle karşı karşıyayız
Radikal gazetesi yazarı Cevdet Aşkın, bugünkü köşesinde son KCK baskınları ve PKK'nın açıklamalasına yer verdi...


İŞTE O YAZI...

Türkiye çapında KCK operasyonları tansiyonu yükseltti. 17 ilde 123 adrese baskın yapıldı. Leyla Zana'nın Ankara'daki evinde arama yapıldı. 33 kişi gözaltında. PKK'da "2012'de bizi bitirmek istiyorlar. Büyük direniş dışında seçenek kalmadı" havası hâkim.

KUZEY IRAK GÜNCESİ

Kim ne dedi? Ne yaptı? Ne anlama geliyor?

KCK’ya yönelik operasyonlarda dün 17 ilde 123 adreste arama yapılarak aranan 49 kişiden 33’ü gözaltına alındı. ANKA’nın dünkü haberine göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen, yaptığı yazılı açıklamada Milletvekili Leyla Zana’nın evinde arama yapıldığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını bildirdi.


AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “Kim ki KCK’nın içinde yer alırsa, bu kim olursa olsun gerekli müdahalelerin yapılması gerekir” dedi. AA’nın dünkü haberine göre Elitaş, “KCK ile ilgili yargı gerekli işlemleri uzun zamandır yapıyor. Çünkü KCK, PKK terör örgütünün şehir yapılanması... Kendi başına yargıyı kurmuş, infaz ediyor. Bu konu ile ilgili paralel bir yapılanmaya Türkiye Cumhuriyeti müsaade etmez” diye konuştu.
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, operasyonlarla ilgili talimatı bizzat Başbakan Erdoğan’ın verdiğini ileri sürdü. DHA’nın haberine göre Kışanak şöyle konuştu: “Grup toplantısında, partimizi, parti yöneticilerimizi, milletvekillerimizi açıktan hedef gösterdi. Faşizan bir uygulamayla partimize yönelik baskı dalgasının düğmesine bastı.”

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen KCK davasının dün yapılan 35. duruşmasında mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve duruşmanın 16 Ocak’a ertelenmesine karar verdi.

PKK

PKK dün yaptığı yazılı açıklamada “imha ve teslimiyet kıskacına sürüklenmek istenildiklerini” ileri sürdü. Fırat Haber Ajansı’nın dünkü haberine göre açıklamada “Halkımızın insanlık kadar eski tarihine nokta konulmak istenmektedir. Tüm kadro yapımız ve militan gerçeğimiz kadar halkımız da tarihinin en büyük tehdidiyle karşı karşıya olduğunu bilmek ve varlığını koruma mücadelesini daha da yükseltmek durumundadır” denildi.

GELİŞMELER NEYE İŞARET EDİYOR

Ankara’nın KCK operasyonları çerçevesinde BDP ve PKK ekseninde yer alan kesimleri hareketsiz kılma politikası hızlanarak devam ediyor. Bu politikayla önümüzdeki aylarda kuvvetle muhtemel görünen bir Kürt Baharı dalgasının önünün alınması amaçlanıyor.

Buna karşın Kandil’in ise kitlesel planda 15 Şubat’tan başlayarak Nevruz’la zirveye çıkaracağı ‘momentumu’ bahar aylarında devam ettirmeyi ve buna paralel şekilde askeri planda şiddetli saldırılarla Ankara’nın 17 Ağustos 2011’de başlayan ve halen devam eden ‘büyük taarruz’unu sonuçsuz bırakmayı hedeflediği hissediliyor.

Kendi içinde bu yönde ciddi bir hazırlık yürüttüğü anlaşılan örgütün, son açıklamasında kullandığı ifadeler dikkate alındığında havaların ısınmasıyla birlikte tüm gücünü gösterme eğiliminde olacağı anlaşılıyor.
Fakat bu tablo -geçen yaz ve sonbaharda yaşanan ve sivillerin zarar görmemesi anlamında nispeten kontrollü görünen çatışmalardan farkla- maalesef işlerin çığırından çıkma potansiyeline de işaret ediyor.

İçecek kutusunda bombayla yakalandı

İçecek kutusunda bombayla yakalandı
İstanbul'da düzenlenen operasyonda saldırı hazırlığında olan bir PKK'lı yakalandı. İçecek kutusu içine konulmuş 250 gram patlayıcı da ele geçirildi.

ntvmsnbc ve Ajanslar
Güncelleme: 11:41 TSİ 12 Ocak. 2012 Perşembe
İSTANBUL - İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile koordineli olarak çalışma başlatan jandarma, M.E'nin 7 Ocak’ta kendisinde bulunan patlayıcı maddeleri kullanacağı ya da patlayıcının el değiştirebileceğini tespit etti.

Bunun üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle birlikte 7 Ocak'ta M.E'nin bulunduğu belirlenen Çekmeköy Cumhuriyet Caddesi'ndeki adres ve çevresinde önlem alan jandarma ekipleri, şüpheliyi elinde beyaz bir poşet ile bir alışveriş merkezi önünde eylem hazırlığı içerisindeyken suçüstü yakaladı.

M.E'nin üzerinde yapılan aramada, 1 adet içecek kutusu içerisinde kullanıma hazır vaziyette bulunan parça tesirli el yapımı patlayıcı madde ele geçirildi.


Zanlını üzerinde ayrıca maddenin ateşlenmesinde kullanılan 16 santimetre uzunluğunda saniyeli fitil, 1 adet cep telefonu, 1 çift muayene eldiveni, 1 adet siyah renk kar maskesi, 1 adet cüzdan, 1 adet çakı ve 1 adet siyah renkli şemsiye ele geçirildi.

M.E'nin üzerinde ele geçirilen yaklaşık 250 gram ağırlığında el yapımı patlayıcı maddenin parça tesirini arttırmak amacıyla bilye ve çivilerle güçlendirildiği tespit edildi.

Jandarmadaki işlemleri tamamlanarak adliyeye sevk edilen M.E, tutuklanarak cezaevine konuldu.

M.E’nin sorgusunda son operasyonlarda büyük zaiyat veren örgütün toparlanmak amacıyla kentlerde bombalı eylem yapmayı planladığını söylediği öğrenildi.

Zanlının, eylem emrini PKK'nın sözde üst düzey sorumlularından Fehman Hüseyin'den aldığı öne sürüldü.

İstanbul'da saatli bombayla dolaşıyorlardı

İstanbul'da saatli bombayla dolaşıyorlardı
Bağcılar'da uygulama yapan polis tarafından gözaltına alınan iki şüphelinin takside bıraktığı çantadan zaman ayarlı ve parça tesirli bomba çıktı.

AA
Güncelleme: 00:48 TSİ 11 Ocak. 2012 Çarşamba
Yüzyıl Köprüsü'nde uygulama yapan Yunus ekipleri, Abdullah Sönmez yönetimindeki 34 THM 41 plakalı taksiyi durdurdu.

Taksideki iki müşterinin kimlik sorgulamasını yapan polis, ibraz ettikleri kimliklerin sahte çıkması üzerine gözaltına aldığı şüphelileri 100. Yıl Kemalpaşa Polis Merkezine götürürken, taksiciyi serbest bıraktı.

Bağlı bulunduğu Bahçelievler'deki taksi durağında aracın bagajını kontrol eden taksi sürücüsü Sönmez, gözaltına alınan kişilere ait diz üstü bilgisayar çantasındaki kabloları görerek durumu polise bildirdi. Polis, yaptığı ilk incelemenin ardından bomba imha ekiplerini olay yerine çağırdı.


Uzman ekipler, çantadaki zaman ayarlı, parça tesirli, el yapımı bombayı etkisiz hale getirdi. Düzenek, incelenmek üzere Kriminal Polis Laboratuvarına götürüldü.

Bir terör örgütüne mensup oldukları iddia edilen iki şüpheli, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde sorguya alındı.

Olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.

17 kentte 123 adrese KCK baskını


17 kentte 123 adrese KCK baskını
Sabah saatlerinde 17 kentte başlatılan KCK operasyonunda çok sayıda adrese baskın yapıldı. Gözaltına alınanlar arasında eski milletvekili Fatma Kurtalan da var. Leyla Zana'nın evinde ise arama yapıldı. Baskınları değerlendiren Zana, Ergenekon ve Balyoz davalarına gönderme yaptı.
    KCK'da yeni dalga

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine ait bir birimde arama yapılıyor.
    YURT GENELİNDE KCK OPERASYONU 

- İstanbul
- Ankara
- İzmir
- Diyarbakır
- Mersin
- Adana
- Van
- Malatya
- Şanlıurfa
- Elazığ
- Mardin
- Bingöl
- Siirt
- Batman
- Şırnak 
    
Güncelleme: 16:18 TSİ 13 Ocak. 2012 Cuma
Bu sabah birçok kentte PKK'nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK'ya yönelik bir operasyon daha başlatıldı.

İstanbul'da yürütülen soruşturma kapsamında 16 kentte BDP merkezleri, belediyeler, STK'lar ve bazı evlere sabah saatlerinde baskın yapıldı. Halen süren aramalarda elde edilen belge ve bilgisayarlara el konuluyor. Elde edilenler İstanbul'a gönderilecek. 

100'ü aşkın adrese yapılan baskınlarda 32 kişi gözaltına alındı.

Gözaltıların da olduğu operasyonların en çarpıcı adreslerinden biri de BDP milletvekili Leyla Zana'nın Ankara'daki evi oldu. Polis, şu sıralar Diyarbakır'da bulunan Leyla Zana'nın kaldığı evde bulunan evraka ve bilgisayara el koydu.

'VEKİL EVİ ARANAMAZ'
BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ise Zana'nın kaldığı eve gelerek polis aramasını durdurmak istedi. Meclis tarafından verilen Leyla Zana'ya ait telefon ve bilgisayarlara polis tarafından el konulduğunu söyleyen Buldan, arama yapılan evin Zana'nın yakını Cahit Yoldaş'a ait olduğu için polisin 'dokunulmazlık' düzenlemesini gözönünde bulundurmadığını vurguladı: "Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile telefonda görüştüm. 'Aramanın yapıldığı yerin milletvekili evi olduğu bilinmiyordu ve arama yapıldı' dedi. Buna inanmıyorum."

BAŞSAVCILIK'TAN AÇIKLAMA
İstanbul Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada da baskın yapılan evin Zana'ya ait olmadığı belirtildi. Başsavcılık, 17 ilde 123 adresin arandığını ve 49 şüpheliden 33’ünün gözaltına alındığını açıkladı. 

Leyla Zana’nın evinde arama yapılmasına dair bir karar alınmıştır. Aranan adres Cihat Yoldaş’a aittir. Bu adresin Leyla Zana’yla hiçbir ilgisi yoktur. 

'HALA GEÇ DEĞİL'
Leyla Zana ise gazetecilere şu açıklamalarda bulundu: Seçim sonrası başarının verdiği özgüvenle bütün umutların yıkılmasına Başbakan neden oldu. Kürtleri dışlayarak, Kürtlerin hak talebinde bulunmasını bastırarak gündemi değiştirdi. Daha önce de evlerimiz arandı. 2 gün önce şahsıma yönelik 'Buyursun dağa gitsin' demesini anlamakta güçlük çekiyorum. Silah konusunu en son konuşalım. Beklerdim ki Başbakan desin 'Silah güvence değildir. Güvence hukuktur. Sigorta benim yaratacağım demokratik ülkedir.'


Evlerimiz aransa bile bugün hala geç değil. Hala önünde bir fırsat var. Sevilip saygı duyulması gereken bir Başbakanken şu anda otoriter bir yaklaşımı kabul etmek mümkün değil. Bu, kendisine yönelik sempatinin yitirilmesine neden olacaktır.

GENERALLER BİLE YARGILANIYORSA
Biz çok sınavlardan geçtik. Cezaevinin yolunu göstermesin, çözüm üretsin. Generaller bile terörist suçlamasıyla yargılanıyorsa bu sorundan dolayıdır. Bu ülkede basın mensupları içerde. Bu ülkede herkes kaygıyla yaşamakta. Hiçkimse düşüncesini açıklama cesaretini gösteremiyor. Bu, korku imparatorluğu demek Saddamvari bir yaklaşımla bu toplumun tümünü sindirecek mi? Yazıklar olsun diyorum. Evimin neden arandığını bilmiyorum. Benim kişisel evim yok. Bir yakınımın tuttuğu ev. Benim zaten şahsi evim yoktur. Hepsi kiradır. Olsun arasınlar. Bu ülkenin seçilen bir insanıyım. Çalışmalarımı sürdüreceğim.

'KESK ARŞİVİNE EL KONULDU'
Operasyon kapsamında Ankara'daki KESK Genel Merkezi'ne de baskın yapıldı. KESK Genel Merkezi'nde bir KESK üyesinin ofisinin arandığı belirtildi. 

KESK Başkanı Lami Özgen, genel merkezde polisin yaptığı aramalarda konfederasyonun arşivlerine el konulduğunu söyledi.

BAKIRHAN VE KURTULAN GÖZALTINDA
İstanbul, Siirt, Batman, Şanlıurfa, Mersin, Diyarbakır, Van ve Ankara'nın da aralarında olduğu 16 kente yapılan baskınlarda eski DEHAP Genel Başkanı şimdiki BDP MYK üyesi Tuncer Bakırhan, eski BDP'li vekil Fatma Kurtulan ve DİHA muhabiri Murat Çiftçi'nin de aralarında olduğu 20'den fazla kişinin gözaltına alındığı belirtildi.

BAŞAKŞEHİR'DE KAZI
Soruşturma kapsamında polis, Başakşehir'de kazı yaptı. Kazıda 5 kilo C-4 patlayıcı bulundu. Poşet içinde bulunan bazı malzemeler de incelenmek üzere Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

SADAK'IN EVİNDE ARAMA
Şanlıurfa'da da BDP, Kürdi-Der, Eğitim Sen ve bir gazeteye operasyon düzenlendi. Operasyonda M.A ve M.U adında iki kişi gözaltına alındı.

Arama yapılan yerler arasında Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak'ın evi de var. 

DİYARBAKIR'DA 6 NOKTAYA OPERASYON
Diyarbakır'da BDP İl Başkanlığı başta olmak üzere 6 ayrı noktada arama yapıldı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ekipleri eş zamanlı olarak BDP İl binası, Kayapınar Belediyesi Cegerxwin Kültür Merkezi, Eğitim-Sen, İnsan Hakları Derneği (İHD), KÜRDİ-DER ve BDP yerel yönetim bürolarında arama yaptı.

BDP İSTANBUL İL BİNASINDA ARAMA 
Beyoğlu'nda bulunan BDP İstanbul İl binası da arama yapılan yerlerden biri. İstanbul'da gözaltına alınan 15 kişi arasında BDP'nin eski ve yeni yöneticileri olduğu öğrenildi.

SİİRT'TE KCK OPERASYONU 
Adana, Van, Siirt, Şanlıurfa-Viranşehir, Mersin, Elazığ ve Malatya BDP il Başkanlığı'nda da arama yapıldığı bildirildi.

Şırnak'ın Silopi ilçesinde ise 20 kişi gözaltına alındı.

HASARLI BELEDİYE BİNASINA BASKIN 
Van İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Van Belediyesi ve BDP İl Başkanlığı'na baskın düzenledi. Van'da yaşanan 2 depremin ardından Van Belediye binası hasar görmüş ve boşaltılmıştı. Orta hasarlı olarak rapor verilen belediye binası boşaltılmış, sadece evrak ve bazı bilgisayarların kaldığı öğrenildi.

12 Ocak 2012 Perşembe

BDP'li vekilin başını öne eğdiren an

BDP'li vekilin başını öne eğdiren an
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, oğlu güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürüldükten sonra taziye evine Türk bayrağı asmasıyla gündeme gelen aileyi dinledi. Oğlunun kaçırıldığını söyleyen baba Mehmet Arslan, "Babası korucu çocuk terörist nasıl olur?" derken Meclis’teki partileri adalet ve barış için çalışmaya davet etti. Köy muhtarı Mahmut Arat ise, çocuklarını 16 yaşında kaçırıp eline silah veren PKK’ya tepki gösterdi, "Çocuğumuzun ölümü barışa katkı sağlayacaksa acımız azalır" dedi.



Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan "terör ve şiddet olayları kapsamında yaşam hakkı ihlallerinin incelenmesi" alt komisyonu, güvenlik güçleriyle girdiği bir çatışmada ölen PKK’lı Sezer Arslan’ın babası Mehmet Arslan ve Muş İçboğaz köyü muhtarı Mahmut Arat’ı dinledi. Muş’ta köy korucusu olan Arslan 15 çocuk sahibi olduğunu, oğlunun da Hakkari Merkez Anadolu Lisesinde okurken kandırılarak 16 yaşında terör örgütüne katıldığını söyledi. Arslan, "Okumak için gönderdim. Kandırdılar mı çağırdılar mı ne yaptılar bilmiyorum" dedi.


Muhtar Arat ise, Sezer Arslan’ın kandırılarak dağa çıkartıldığını, bir yıl sonra ancak bunu net olarak öğrenebildiklerini, Arap kökenli bir korucu ailesi oldukları için de hiç bağlantı kuramadıklarını, ancak ölünce haber alabildiklerini anlattı. Baba Arslan çocuğunun PKK’ya sempatisi olmadığını, Hakkari’ye okumak için gittiğini söyledi.

-"CENAZE ÜZERİNDEN RANTA İZİN VERMEDİK"-

Sezer Arslan’ın Kazan Vadisi’nde öldüğü haberini internetten aldıklarını anlatan muhtar Arat, cenaze üzerinden rant elde edilmemesi için hemen gidip cenazeyi aldıklarını anlattı. Taziye evine astığı Türk bayrağıyla gündeme gelen baba Arslan ve muhtar Arat’a bunun nasıl karşılandığı soruldu. Muhtar Arat, Türkiye genelinde olumlu tepkiler aldıklarını belirterek, "Doğu batıda olması gereken, ailenin durması gereken yerde durdunuz, dediler. Hiçbir ana baba çocuğunun terörist olmasını istemez. Arap kökenli de olsak bölgede yaşıyoruz. Huzur barış olmasını istiyoruz. Bizim diğer çocukların ölmesini istemiyoruz. Doğuda hizmetin batıdan farkı yok. Huzur sağlanması en büyük dileğimiz, talebimiz" dedi. Muhtar, kurumsal kimlik ve parti olarak gelişleri istemedikleri yönünde açıklamaları üzerine birkaç kişinin gelip o bayrağın altında oturup taziye vereceklerini söylediklerini ancak gelmediklerini söyledi.

Muhtar Arat, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün "Koruculuğu benimsemenizin sebebi ne" sorusuna, "Mecburiyetten. Batman’dan 1984’te göç edip köye yerleştik. Korucu olmamıza çevre civar köyler zorladı. Yerleşmemizi hazmedemeyip her taraftan huzursuz ettiler. Kendi huzurumuzu ve kendimizi korumak için, huzur olsun diye. Yarın hepsini bırakmaya hazırız. Geçim nedeniyle ekonomik sebepler" yanıtı verdi.

-" BİR ANNE OĞLUNUN ÖLÜMÜNÜ İSTER Mİ?"-

Muhtar Arat Sezer Arslan’ın ölüm haberinden birkaç gün önce annesinin kendisine geldiğini belirterek, "Annesi keşke çocuğumun cenazesini bulsam bir mezarı olsa. Hergün bunu düşünmesem" dediğini aktardı. Annenin oğlunun dağda olmasından yana olmadığını söyleyen muhtar Arat, "Cenazeyi getirince beni görünce, ‘Allah benim dualarımı kabul etti, bana gönderdi’ dedi. Hiçbir ana oğlunu musalla taşında görmek istemez. Bunu ana söylemez. Çocuğunun böyle olmasını istemez. Oraya çıkan o şekilde gelir" dedi.

-"BABASI KORUCU ÇOCUK TERÖRİST OLUR MU?"-

Adalet, barış istediğini anlatan baba Arslan "Allah’ımız devletimiz, bayrağımız birdir. Başka devlet yoktur" diyerek şunları söyledi:

"Adalet istiyoruz 4 tane parti Meclis’te. Biri gelsin, yumruk vursun masaya, otursun nasıl yaparsa yapsın. Barışı getirsin, adaleti istiyoruz. Çocuğumuzun zorla kaçırıldığını herkes bilir. Babası korucu çocuk terörist nasıl olur? Benim 2-3 çocuğum korucu, akrabalar korucu. 4-5 parti gelsin otusun bu işi yapsın. Nasıl yol, çizgi bulunsun, bu işi yapsın. Katliam iyi değil. Bizim memleket Müslüman. Çanakkale’de birlikte savaştık. Cenazeler orada yatıyor. Ha senin çocuğun ha benim çocuk. Müslüman olmasa o ayrı mesele."

Muhtar Arat en büyük tepkilerinin çocuklarını 16 yaşında kaçırıp eline silah veren PKK’ya olduğunu belirterek, "Çocuğumuzun ölümü barışa katkı sağlayacaksa acımız azalır" dedi.

Şehit oğlundan ayrı kalmamak için eşinden boşanıyor

Şehit oğlundan ayrı kalmamak için eşinden boşanıyor
2008 yılında eşinin tayininin çıkması nedeniyle geldiği Adana’da, 15 gün sonra askerde şehit düşen oğlunu toprağa veren Tülay Emer, emekli olan eşinin 27 yıl yaşadıkları İstanbul’a geri dönmesine rağmen oğlundan uzak kalmamak için Adana’dan ayrılamıyor



Erzincan’ın Kemah ilçesinde 2008 yılında teröristler tarafından yola döşenen mayının patlaması sonucu şehit olan Abdullah Aydın Emer’in annesi Tülay Emer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul’un Pendik ilçesinde yaşarken 2008 yılında eşi İsmail’in Adana’ya tayinin çıktığını anlattı.

Emer, aynı yıl Kocaeli Üniversitesi İşletme Fakültesi 1. sınıf öğrencisi olan oğlu Abdullah Aydın Emer’in kendi isteğiyle eğitimini yarıda bırakarak askere gittiğini anlattı.

Kocasının Adana’da Türk Telekom Yüreğir İşletme Müdürlüğünde göreve başlamasından 15 gün sonra oğlunun şehit haberini aldıklarını anlatan Emer, "O an dünyam yıkıldı. Daha bir kaç gün önce kendisiyle telefonda görüşmüştük. Oğlum askerliği çok seviyordu. Sanki asker olarak doğmuştu. Telefondaki son görüşmemizde ona Adana’daki adresimizi verdik, birliğine bildirsin istedik.




Adana’daki evini göremeden şehit haberi geldi" diye konuştu.

Emer, daha yeni yeni alışmaya çalıştıkları kentte, şehit düşen oğullarını törenle toprağa verdiklerini belirtti.

Eşinin 1,5 yıl sonra emekli olduğunu ve 2009’un sonlarına doğru kentten ayrılarak İstanbul’a gittiğini anlatan Emer, "Önce benim de gelmemi istedi.

İstanbul’a bir kaç gün gittim ama oğlumu yalnız bırakmış gibi hissettim, ondan ayrı kalmaya dayanamadım. Adana’ya geri döndüm" dedi.

Emer, kentten ayrıldığı zaman oğlunun rüyalarına girdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Ben Adana’dan ayrılamadım, eşimin de yanıma gelmesini istedim. Burada oğlumuzun mezarının bulunduğu kentte, onun yanında olmamız gerektiğini anlattım.

Ancak, o bunu kabul etmedi. 27 yıl İstanbul’da yaşadım ama artık benim için bir anlam ifade etmiyor. Adana, benim ömrümü tamamlayabileceğim tek kent oldu.

Oğlumun mezarının bulunduğu bu şehirden bir an olsun ayrı kalmak istemiyorum. Bu nedenle buradan gidemiyorum. Onun mezarının bulunduğu yerde olmak bana huzur veriyor.

Kocam buraya gelmiyor, beni burada yalnız bıraktı. Boşanma davası açtım.

Şu anda mahkememiz devam ediyor. 30 yıllık kocam, ama 60 yıllık da olsa oğlumu burada yalnız bırakamam. Oğlum bir kez rüyama girdi, beni yanına çağırdı.

Uyandığımda saat 07.00’diydi ve hemen Şehitliğe gittim. Mezar taşındaki resminin düştüğünü gördüm. Hemen onarılmasını sağladım. İstanbul’da olsam yanına nasıl giderdim." Emer, diğer oğlu Meşale’nin evli olduğunu ve İstanbul’da özel bir şirkette çalıştığını, oğlunun 2 ayda bir yanına gelerek kendisine maddi destekte bulunduğunu belirtti.

Anne Emer, bunun yanı sıra şehit ailelerine verilen maaşın yarısı olan 376 lirayla geçimini sağlamaya çalıştığını, maaşın diğer yarısını ise eşinin aldığını vurguladı.

-Oğlunun mezarını çok sevdiği kuşu ile ziyaret ediyor- Emer, oğlunun mezarını, çok sevdiği "Fikri" ismini verdiği muhabbet kuşu ve Beşiktaş forması ile ziyaret ettiğini anlattı.

Oğlunun fanatik bir Beşiktaş taraftarı olduğunu ifade eden Emer, oğlunun çok sevdiği muhabbet kuşunu askere giderken kendisine emanet ettiğini söyledi.

Muhabbet kuşunun kendisine oğlundan yadigar kaldığını anlatan Emer, "Her bayram bu kuş ile oğlumun mezarını ziyaret ediyor, Aydın’ın çok sevdiği kuşu ile hasret gidermesini sağlıyorum. Öpmeye bile kıyamadığım oğlumun mezar taşı ile teselli buluyorum" dedi.

Emer, oğlunun adının Adana’da bir parka ve bir Anadolu Lisesine verildiğini, bunun da kendisini duygulandırdığını ve gururlandırdığını söyledi.

9 Ocak 2012 Pazartesi

TSK Demirtaş'ın 'onbaşı' sözünü affetmedi

TSK Demirtaş'ın 'onbaşı' sözünü affetmedi
TSK BDP Genel Başkanı Demirtaş'ın 'onbaşı' açıklması için hukuki soruşturma başlattı

Genelkurmay Başkanlığı, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel hakkında sarfettiği "Bizim nazarımızda onbaşı kadar değeri var" biçimindeki sözleri üzerine hukuki süreç başlattı.

Genelkurmay Başkanlığı, "Bir siyasi parti yöneticisinin basında yer alan söylemleri hakkında" internet sitesi üzerinden açıklama yaptı. Açıklamada, "Bir siyasi parti yöneticisinin Genelkurmay Başkanına yönelik sarf ettiği sözlerle ilgili hukuki süreç başlatılmıştır" denildi.

Leyla Zana: Silah Kürdün sigortasıdır

Leyla Zana: Silah Kürdün sigortasıdır
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, hükümetin politikalarına destek veren bazı basın organlarında tartışılan "tek taraflı ateşkes ilan etme" olasılığı konusunda, "Artık silahlı mücadele bir noktaya geldi.

 Ben silahların bırakılmasını asla tartışmıyorum. O Kürtlerin sigortasıdır. Bu sorun var olduğu müddetçe o silahlar Kürtlerin güvencesidir" dedi.

-ÖCALAN’IN EV HAPSİ İÇİN "URFA"YI UYGUN GÖRDÜ-

ANF’de yer alan habere göre Zana, Frankfurt’ta yaptığı açıklamada, İmralı’daki terörist başının artık başka bir cezaevine naklinden daha çok ev hapsine alınabileceğini bildirdi. Zana, "Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılıp, İstanbul mu olur, Ankara mı olur, Urfa mı olur, onu bilemiyorum ama mutlaka artık İmralı’dan alınması gerekiyor. Bu sağlıklı bir müzakere için gereklidir" dedi.


-"KÜRDÜN SİGORTASI SİLAH"-

Hükümete destek veren basın organlarında tartışılan olası tek taraflı ateşkes konusunda ise Zana şöyle dedi:

"Ben tek taraflı hiçbir şeyin anlamlı olacağını düşünmüyorum. Her şeyin mutlak surette bir tarafı vardır. Günümüz koşullarında demokratik eylemlilikler vardır. Çok radikal bir şekilde demokratik eylemliliklerin yaygınlaştırılması lazım. Silahlı mücadele şu anda herkesi taraf ediyor. Artık silahlı mücadele bir noktaya geldi. Ben silahların bırakılmasını asla tartışmıyorum. O Kürtlerin sigortasıdır. Bu sorun var olduğu müddetçe o silahlar Kürtlerin güvencesidir. Çünkü biz geçmiş süreçleri de görmüş insanlarız. 80’li yılları yaşamış insanlarız. Karşılıklı bir güvensizlik var. Bu güvensizliğin giderilmesi için belirli adımların atılması lazım. En büyük adımın devlet tarafından atılması gerektiği kanısındayım. Çünkü haksızlığı uğrayan Kürtler, haksızlığı da yapan devlettir. Kürtlere bir statü verilmeden, yasal bir güvence sağlanmadan, Kürtlerin silah bırakmasını tartışmamak gerekir. Ama silahların susturulması taraftarıyım. Çünkü artık gençlerin kanı akmamalı. Dialog süreci başladığı zaman yarın arkamıza döndüğümüzde gerçekten de gençler için hepimiz üzüleceğiz ve yaralanacağız."

"PKK'ye terörist demeyen Org. Özel'e onbaşı diyor"

PKK’ye terörist demeyen Org. Özel’e onbaşı diyor
BDP’li Demirtaş’ın Orgeneral Özel’e “Bizim nazarımızda onbaşısın” demesi üzerine Bakan Yıldız, “PKK’ya terörist diyemeyenler, Genelkurmay Başkanımıza onbaşı demeye başladı. Bu anlayışın da daima karşısında olacağız. Kimin hangi rütbeyi alacağı belli kriterlerle oluşur” dedi


BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Milliyet’e verdiği demeçte “Kürtçe eğitimi uygun görmüyorum” diyen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e yönelik “Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın” sözleri iki bakanın tepkisini çekti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Ordu bizim gözbebeğimizdir. Ordumuza laf söylenmesini katiyen kabul etmeyiz” derken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da, “PKK’ya terörist diyemeyenler, Genelkurmay Başkanımıza onbaşı demeye başladı. Bu anlayışın da daima karşısında olacağız. Kimin hangi rütbeyi alacağı belli kriterlerle oluşur” dedi.



Demirtaş, BDP Sultanbeyli İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen etkinlikte Orgeneral Özel’e şöyle tepki göstermişti:
“Genelkurmay başkanı çıkmış ‘ana dilde eğitim olmaz’ diyor. Sana kim sordu ki çıkmış cevap veriyorsun? Sen önce çık katliamların hesabını ver. Paşa hazretleri çıkmış bize emir yağdırıyor. Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır. Bizim nazarımızda ha bir onbaşı konuşmuş ha genelkurmay başkanı. Bizim nazarımızda zerre kadar değerin, kıymetin yok yanımızda. Biz başbakanın bu inkar politikasını tanımıyoruz. Başbakanı tanımıyoruz, genelkurmay başkanını hiç tanımayız.”

Ordumuzu severiz, laf söyletmeyiz
Bayraktar da önceki gün Tunceli Üniversitesi’nde temel atma töreni dönüşü Elazığ havaalanında Demirtaş’a şu yanıtı verdi: “Bizim ordumuz bir defa dünya çapında en güçlü ordulardan birisidir. Bizim ordumuz cumhuriyetimizin manifestosunu en iyi resmeden bir kuruluştur. Bizim gözbebeğimizdir. Ordumuzu biz severiz, sayarız ve önemseriz. Ordumuza da bir laf söylenmesini katiyen kabul etmeyiz. Bu çerçevede hem ordumuz önemlidir hem komutanlarımız önemlidir. Ama yargıya intikal eden olaylarda şuan bizim bir şey söylememiz doğru değildir.”

PKK yok edilene kadar mücadele
Bakan Yıldız da dün Ak Parti Kocasinan ilçe kongresinde yaptığı konuşmada muhalefeti, Türkiye’yi bölmeye çalışan bir grupla birlikte olup onun arkasına sığınmakla suçladı. Yıldız şunları söyledi: “O da yetmiyormuş gibi PKK’ya terörist diyemeyenler, bugün Genelkurmay Başkanımıza onbaşı demeye başladılar. Değerli arkadaşlar hiçbir zaman bunu kabul etmeyiz bu anlayışın da daima karşısında olacağız.
Hiçbir güvenlik gücümüzün yıpratılmasına müsaade etmeyiz. Tabi ki PKK’ya karşı mücadele yaz-kış demeden aralıksız sürecek. Tamamen yok edilinceye kadar.”

Türkiye sülüklerden kurtuldu
Terörle mücadeleye 300 milyar lira harcandığı kaydeden Yıldız, “Türkiye nasıl bir kısım sülüklerden kurtulduysa, bu kamburundan da mutlaka kurtulacaktır. Türkiye o zaman daha da ileriye adım atacaktır” diye konuştu. Yıldız, emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanmasıyla ilgili soruya, “Yorum yapmayacağım” yanıtını verirken, Demirtaş’ın sözleri için “Böyle bir cümleyi kabul edemeyiz. Kimin hangi rütbeyi alacağı belli kriterlerle oluşur” dedi.