28 Nisan 2012 Cumartesi

PKK'nın ana sığınağına şafak baskını

28 Nisan 2012 - 14:39 Milliyet.com.tr » Gündem» Haber
PKK'nın ana sığınağına şafak baskını

Ferit DEMİR/TUNCELİ, (DHA)-

TUNCELİ’de güvenlik güçleri Kurudere Mevkii’nde belirlediği PKK’lıları etkisiz hale getirmek için şafak vakti düzenlediği operasyonda, örgütün bölgede ana karargah olarak kullandığı en büyük sığınağını ele geçirdi. PKK’lı teröristlerin askerlerin gelmesinden 7-8 saat önce terk ettiklerinin belirlediği sığınağın Türkiye’de bugüne kadar ele geçen en büyük sığınak olduğu ve örgütün sözde Dersim sorumlusunun da bu sığınakta barındığı belirtildi.

Tunceli’de güvenlik güçlerinin yaptığı teknik takip ve istihbaratta, PKK’nın sözde Dersim eyaleti sorumlusu ’Seyithan’ kod adlı teröristin de aralarında olduğu 50 kadar PKK’lının Ovacık İlçesi’nin Yenikonak Köyü ile Havaçor Vadisi’nin iç kesimlerindeki Kurudere Mevkii’nde bulunduğunu belirledi. PKK’lıların yerleri teknik cihazlarla tespit edildikten sonra önceki gün Tunceli Jandarma Bölge ve İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı jandarma özel harekat timleri tarafından sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uçar birlik harekatı düzenlendi. Karla kaplı ve yerler 1 metreyi aşan karda Sikorsky helikopterlerin güçlükle iniş yaptığı bölgeye indirilen timler PKK’lıların barındığı mağara ve sığınaklara operasyon düzenledi. PKK’lıların askerlerin operasyonlarını fark ederek, sığınak ve mağaraları 7-8 saat önceden terk ederek Aliboğazı Mevkii’ne doğru kaçtıkları belirlendi.

Kaçan PKK’lı teröristleri etkisiz hale getirilmesi için operasyon genişletilerek Hozat ile Çemişgezek İlçesi arasındaki Aliboğazı kesimlerinde yoğunlaştırıldığı belirtildi. Operasyonların yer yer 1 metreyi aştığı kar kalınlığında zorlu koşullarda sürdürüldüğü bildirildi.

TÜRKİYE’DE ELE GEÇEN EN BÜYÜK SIĞINAK


Tunceli Valiliği, güvenlik güçlerinin Kurudere Mevkii’nde düzenlediği operasyonda PKK’lıların barındığı 4 sığınak bulunduğu açıkladı. Bulunan sığınaklarından birinin teröristlerin Türkiye’de ele geçirilen en büyüğü olduğu belirtilirken, 100 metrekarelik sığınakta, toplantı salonları, eğitim alanı, bölgedeki teröristlerin buluşma noktası olduğu ve örgütün sözde Dersim sorumlusunun da bu sığınakta kaldığı belirlendi.

PKK’lı teröristlerin sığınakta yaklaşık 5 ay boyunca kaldıkları ve hiçbir şekilde teknik cihaz kullanmadıkları, sadece 25 Nisan 2012 gecesi büyük sabit telsiz ile Kuzey Irak’taki örgüt karargahı ile irtibat kurarak görüşme yaptıkları ve telsiz görüşmesi yapan grubun yeri anında tespit edilince bölgeye operasyon düzenlendiği öğrenildi. PKK’lıların bu sığınağı Tunceli, Bingöl, Erzurum, Sivas ve Karadeniz Bölgesi’nin bağlı olduğu sözde Dersim eyaleti karargahı olarak kullandıkları belirtildi. PKK’lıların kaçarken, Kuzey Irak’taki yöneticileriyle irtibat kurdukları büyük telsizi de sığınakta bıraktıkları belirtildi. Valilik açıklaması şöyle:

"Tunceli İl Jandarma Komutanlığı’nca 26 Nisan 2012 günü Ovacık İlçesi’nin batısında gerçekleştirilen operasyonda PKK’lılar tarafından kullanılan 4 sığınak ve 1 malzeme deposunu ele geçirilmiştir. Ele geçirilen sığınaklardan biri 100 metrekare alana sahip olduğu tespit edilmiştir. Ele geçirilen sığınaklar içinde 1 büyük sabit telsiz, 2 el telsizi, 1 güneş enerjisi paneli, 1 gece görüş dürbünü, 2 gündüz görüş dürbünü, 1 televizyon, 1 uydu alıcısı, 2 radyo, 1 DVD okuyucusu, 2 kart okuyucu, 2 kaset, 25 kilogram patlayıcı yapımında kullanılan Amonyum Nitrat, 1 ampermetre, 1 cep telefonu bataryası ile birlikte bol miktarda gıda maddesi ve muhtelif giyim malzemesi ele geçirilmiştir."

PÜLÜMÜR VADİSİ’NDE OPERASYON

Güvenlik güçleri bu sabah saatlerinde de Nazimiye ile Pülümür İlçesi’nin kırsal alanındaki kış sığınaklarından çıkarak, Tunceli kent merkezine yakın olan Pülümür Vadisi’ne gelen 20 kişilik PKK’lı grubun burada gizlendiklerini tespit etti. Bölgeye helikopterlerle özel eğitimli askerler indirilerek, geniş çaplı operasyon kapsamında Kobra helikopterler PKK’lıların bulunduğu alanları yoğun ateş altına alarak bombaladı. Kaçmaya çalışan PKK’lılarla zaman zaman sıcak temas sağlandığı ve silah seslerinin geldiği belirtildi. Ancak, çatışma olup- olmadığı konusunda henüz bilgi edinilemedi.

27 Nisan 2012 Cuma

PKK'lıya montunu veren asker şehit oldu

PKK'lıya montunu veren asker şehit oldu
Bingöl'ün Genç ilçesinde çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Kemal Özdoğan'ın (28) cenazesi, memleketi Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde toprağa verildi. Şehit Jandarma Uzman Çavuş Kemal Özdoğan'ın bir süre önce Bingöl'de yakalanan ve üşüdüğünü söyleyen yaşı küçük bir teröriste montunu verdiği ortaya çıktı.

PKK'lıya montunu veren asker şehit oldu


Şehit Jandarma Uzman Çavuş Kemal Özdoğan'ın cenazesi öğle saatlerinde yakınları tarafından Elbistan Devlet Hastanesi morgundan ambulansla baba evine getirildi.

Cenazenin evin önüne getirilişi sırasında şehidin bazı yakınlarının gözyaşına hakim olamadığı görüldü. Şehidin öğretmen eşi Seçil Özdoğan'ın da ambulansa binerek bir süre dua etti.

Şehidin cenazesi daha sonra törenin yapılacağı Ulu Cami'ye götürüldü.

İl Müftüsü Muhammet Gevher, şehidin öz geçmişinin okunmasının ardından yaptığı konuşmada ''Kardeşimizin bu ülkenin suyundan, toprağından istifade eden insanlar tarafından şehit edilmesini arzu etmezdik. Bu bağlamda çok üzüntülüyüz'' dedi.

Türkiye'nin büyük bir devlet olduğunu belirten Gevher, ''Heyecanınızı anlıyorum ama biz büyük bir devletiz ve hissimize, heyecanımıza sahip olmak zorundayız. Yeri geldiği zaman yırtarız bendimizi aşar taşarız. Bu bağlamda sizlerin bu vakurlu duruşunu saygıyla karşılıyorum'' diye konuştu.

Şehidin cenazesi, Müftü Gevher'in cenaze namazını kıldırmasının ardından Gariplik Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Cenazeye şehidin yakınlarının yanı sıra TBMM Başkanvekili AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam, Adalet Bakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Vali Şükrü Kocatepe, AK Parti Kahramanmaraş milletvekilleri Nevzat Pakdil, Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu, Sıtkı Güvenç, MHP Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu, Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu, Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, Elbistan Kaymakamı Metin Maytalman ile vatandaşlar katıldı.

Üşüdüğünü söyleyen teröriste montunu vermişti

Bu arada, şehit Jandarma Uzman Çavuş Kemal Özdoğan'ın bir süre önce Bingöl'de yakalanan ve üşüdüğünü söyleyen yaşı küçük bir teröriste montunu verdiği ortaya çıktı.

Şehidin akrabası Köksal Yüksel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Bundan yaklaşık 2 hafta önceydi, televizyonda üşüyen yaşı küçük bir teröriste askerin biri montunu giydirmişti. Biz bunu televizyondan izledik ve yeğenim Kemal'i görmüştüm. Kemal, teröriste 'teslim ol, korkma devlet sana sahip çıkar' diyordu, bu arada terörist de 'üşüyorum' deyince, Kemal üzerindeki montunu vermişti. Kendisi de bunu telefonda annesine anlatarak, 'o montu örten benim anne' demiş, annesi de bunu bana anlattı'' şeklinde konuştu.

25 Nisan 2012 Çarşamba

BDP'li Kaplan'dan şaşırtan çıkış

BDP'li Kaplan'dan şaşırtan çıkış
BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, TBMM'nin Kürt sorununu çözmek gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu ifade ederek, "Bayrakla, resmi dille, sınırlarla ilgili hiç bir problemimiz yok. Hiç bir güç 75 milyonu birbirinden ayıramaz" dedi.

BDP'li Kaplan'dan şaşırtan çıkış

 

Kaplan, Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü üyesi öğrencilerini TBMM'deki makamında kabul ederek sorularını yanıtladı. Kaplan, TBMM'nin Kürt sorununu çözmek gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu ifade etti.

30 yıldır devam eden çatışmalı sürecin Türkiye'ye çok şey kaybettirdiğini ifade eden Kaplan, Türkiye'nin sınırlarının bütünlüğü içinde çözümden yana olduklarını söyleyerek, "Bayrakla, resmi dille, sınırlarla ilgili hiç bir problemimiz yok" dedi. Çok kültürlü ve çok dilli Türkiye anlayışının kabul edilmesi gerektiğinin altını çizen Kaplan, "Türkçe, ortak dilimizdir" vurgusu yaparak, "İnanın hiç bir siyasi parti, hiç bir güç 75 milyonu birbirinden ayıramaz. Biz eşit, özgürlükçü, adaletli bir ülkede yaşamak istiyoruz" diye konuştu.


Kaplan, bir gazetecinin Suriye'ye yönelik sorusu üzerine Türkiye'nin Suriye'de taraf değil hakem olması gerektiğine dikkat çekerek, "Eğer taraf olursa bertaraf olur" iddiasında bulundu. Kaplan, tutuklu milletvekillerine ilişkin başka bir soruya ise "Türkiye'de adalet, kanayan bir yaradır. 8 parlamenterin tutuklu kalması Anayasa'ya aykırı. Özel yetkili mahkemeler Türkiye'nin ayıbı" yanıtını verdi.

Tutuklu milletvekillerinin mazbatayı aldıktan hemen sonra Meclis'te olmaları gerektiğini dile getiren Kaplan, bu arada TBMM Başkanı Cemil Çiçek aradığı için toplantıya 2 dakika ara verdi. Ardından TBMM Başkanının yarın 09.30'da tutuklu milletvekilleriyle ilgili toplantıya çağırdığını söyleyen Kaplan, 28 Şubat soruşturmasına ilişkin bir soru üzerine de şöyle konuştu:

"Darbeler soruşturulmalı ama özel yetkili mahkemeler tarafından yapılan soruşturmalar adaletli ve gerçekçi değil. 28 Şubat neden sadece hükümetle sınırlı tutuluyor? Ortada Akın Birdal'a sıkılan kurşunların müsebbipleri var. 1990'lardaki faili meçhuller var. Fırat'ın ötesi var. Özel yetkili mahkemeler, bu alanlara niye girmiyor?"

PKK'yı YAK'acak icat

PKK'yı YAK'acak icat
Türk mühendislerden terör örgütü PKK'nın işini bitirecek icat...
PKK'yı YAK'acak icat


Bir Türk şirketi tarafından tasarlanan uzaktan komutalı gözetleme ve atış platformu Yüksel Atış Kulesi (YAK), terör saldırılarında zırhlı araçlardaki güvenlik personelinin en güçlü silahı olacak.

Zırhlı araçların üzerine monte edilen YAK, sensörleri sayesinde hareket halindeki hedefleri belirleyecek, üzerindeki makineli tüfek ve bombaatar silahlarıyla teröristleri zırhlı aracın yanına yaklaştırmayacak.

Yüksel Savunma Sistemleri AŞ Yönetim Kurulu Murahhas üyesi Hayri Esen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yıl sınır karakollarındaki nöbetçilerin daha emniyetli bir noktadan çevreyi gözetlemesine ve ateşli saldırıya karşılık vermesine olanak sağlayan uzaktan komutalı gözetleme ve atış platformu ''Nöbetçi''yi tasarladıklarını hatırlatarak, bu yıl da zırhlı araçlar için Yüksel Atış Kulesi'ni (YAK) geliştirdiklerini söyledi.




-Manuel olarak da kullanılabiliyor- Uzaktan komutanın yanı sıra manuel olarak da kullanılabilen YAK'ın, elektro-optik kamera sensörleri ve lazerli mesafe ölçme cihazı sayesinde gece, sisli ve karlı her türlü koşulda hareketleri tespit ettiğini, ayarlanmış rotalarda otomatik gözetleme yapabildiğini anlatan Esen, ''Filtrelenen görüntüler işlenerek bir monitör üzerinde operatörün kullanımına sunuluyor. Böylece zırhlı araçtaki personel, güvenli bir şekilde kendisini riske atmadan hedefi ateş altına alabiliyor'' dedi.

24 Nisan 2012 Salı

Cehennem Deresi'nde operasyon

Cehennem Deresi'nde operasyon
Şırnak’ın İdil İlçesi Dirsekli Köyü’nde güvenlik güçlerinin 2 PKK’lıyı sağ olarak yakaladığı operasyonda, teröristlerle yardım ve yataklık yaptığı gerekçesiyle 2 kişi daha gözaltına alındı.



 

Asker ve polis özel harekat timlerinin katıldığı operasyon, köye 4 kilometre mesafede bulunan Cehennem Deresi’ne kaydırıldı. PKK’lıların bulunabileceği alanlar didik didik arandı. Bölgede operasyonların sürdüğü belirtildi. 

Bingöl'de çatışma: 3 şehit

Bingöl'de çatışma: 3 şehit
Bingöl'de güvenlik güçleriyle PKK'lılar arasında çıkan çatışmada iki asker, bir köy korucusu şehit oldu.. Çatışmalarda 3 terörist öldürüldü...

Bingöl'de çıkan çatışmada 2 asker ile 1 geçici köy korucusu şehit oldu, 7 asker yaralandı, 3 terörist öldürüldü. Şırnak'ın İdil İlçesi'ndeki çatışmada 2 terörist sağ yakalandı. Mardin - Diyarbakır karayolunda bu sabah askeri aracın geçişi sırasında patlama oldu, 1 asker yaralandı. Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde ise askeri kulelerin yapıldığı şantiye alanına girmek isteyen PKK’lılar ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada şantiyede görevli bekçi yaralandı.


Bingöl’ün Genç İlçesi Yolaçtı Köyü kırsal kesiminde bugün sabah saatlerinde arama tarafa faaliyetine çıkan güvenlik güçleri, bir grup PKK’lı teröristle karşılaştı. Güvenlik güçlerinin "Teslim ol" çağrısına PKK’lı teröristlerin ateşle karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Çatışmada 3 PKK’lı terörist öldürüldü, 1 teğmen de yaralandı. Yaralanan Teğmen, kaldırıldığı Bingöl Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı.


Çatışma bölgesine Sikorsky helikopterlerle özel eğitimli komando timleri indirildi. Bölgeden kaçmaya çalışan PKK’lı teröristleri etkisiz hale getirmek için hava destekli geniş çaplı başlatılan operasyonlara bölgeyi bilen geçici köy korucuları da katıldı. Kaçan PKK’lıların izlerine süren güvenlik güçleri, öğle saatlerinde Yolaçtı ile Bağgöze köyleri arasındaki kırsal kesimde PKK’lı teröristlerle yeniden sıcak temas sağladı. Burada çıkan çatışmada 2 asker ile 1 geçici köy korucusu şehit olurken, 7 asker ve 4 korucu yaralandı. Yaralılar, Bingöl Devlet Hastanesi’ne getirilerek tedavi altına alındı.

ÇATIŞMALAR SÜRÜYOR
Çatışma bölgesine Bingöl 49’uncu Piyade Motorlu Tugay Komutanlığı’ndan kalkan Sikorsky helikopterlerle profesyonel jandarma özel harekat timleri sevk edildi. Bölgede güvenlik güçleriyle PKK’lı teröristler arasındaki çatışmaların yer yer sürdüğü belirtildi.
 

HAKKARİ'DE ŞANTİYE BASKINI



Hakkari'nin Şemdinli İlçesi’nde askeri kulelerin yapıldığı şintaye alanına girmek isteyen PKK’lılar termal kameralar tarafından tespit edildi. Bölgeye yapılan operasyonda, güvenlik güçleri ile PKK'lılar arasında çıkan kısa rüreli çatışmada, şantiyede görevli bir bekçi hafif şekilde yaralandı.

Olay gece saat 01.30 sıralarında Irak sınırının sıfır noktasında bulunan Derecik Beldesi’ne bağlı Umurlu Köyü Yolgeldi Mezrası’nın Kuzey Gedik Bölgesi 86 Nolu sınır taşında meydana geldi. 86 Nolu sınır taşı yakınlarında askeri kule yapımında çalışan iş makinelerin bulunduğu şantiyeye girmek isteyen PKK’lılar, Derecik İç Güvenlik Alay Komutanlığı ile Umurlu Taburunda bulunan termal kameralar tespit etti. Bunun üzerine PKK'lıların kaçabileceği bölgeler, obüs ve havan toplarıyla bombalandı. Güvenlik güçleri ile PKK’lılar arasında kısa süreli süren çatışmda askeri kule yapımında çalışan iş makinelerin bekçiliğini yapan Osman Şandur isimli vatandaş bir iş makinesinden seken kurşunla yaralandı.Yaralanan Şandur Derecik Sağlık Ocağı’nda yapılan ilk müdahalenin ardından Şemdinli Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Şandur’un sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

Öte yandan aynı bölgede çalışan bir iş makinesinin altına bırakılan mayın da sabah saat 07.00 sıralarında büyük bir gürültü ile patladı. Patlamada ölen ya da yaralanan olmazken, bölgedeki operasyonlar sürüyor.

ASKERİ ARACA BOMBALI SALDIRI

Mardin’de PKK’lı teröristlerce yola döşenen mayının uzaktan kumandayla patlatılması sonucu 1 asker hafif şekilde yaralandı.

Mardin Valisi Turhan Ayvaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sultan köyü yakınlarında güvenlik güçlerinin yol kenarında dedektörle mayın araması yaptığı sırada önceden döşenmiş mayının patladığını bildirdi. Ayvaz, patlamada 1 askerin elinden hafif yaralandığını belirtti.

Öte yandan, patlama nedeniyle karayolu bir süre trafiğe kapatılırken olay yerinde geniş güvenlik önlemleri alındı.

Şırnak'ta çatışma: 1 şehit

Şırnak'ta çatışma: 1 şehit
Şırnak'ın Uludere İlçesi Düğün Dağı bölgesinde operasyonlarını sürdüren güvenlik güçleri ile PKK'lılar arasında çıkan çatışmada Malatyalı Uzman Çavuş Kemal Aktay (29) şehit oldu.
Güncelleme:21 Nisan 2012 13:10
Uludere ilçesinin Gülyazı köyü Kuzey Irak sınır bölgesinde operasyonlarını sürdüren güvenlik güçlerine dün gece bir grup PKK'lı tarafından ateş açıldı. Güvenlik güçlerinin de karşılık vermesiyle başlayan çatışma gece geç saatlere sürdü.

Çatışmada açılan ilk ateşte ismi henüz belirlenemeyen bir uzman çavuş şehit oldu. Kobra helikopterlerinin havadan destek verdiği operasyon bölgesine skorsky helikopterleri ile jandarma komandolar indirilirken, Gülyazı jandarma karakolundan ise PKK'lıların kaçabileceği alanlara top atışları yapıldı.

Şırnak'ta çatışma: 1 şehit
 
Kuzey Irak sınırının bir çok noktasında başlatılan hava destekli operasyonlara devam ediliyor.

ŞEHİDİN EVİNE ATEŞ DÜŞTÜ

Şehit Kemal Aktay'ın (29) memleketi Doğanşehir ilçesi Günedoğru köyünde acı haberin duyulması üzerine yakınları gözyaşlarına boğuldu.

Aktay'ın 5 yıldır uzman çavuş olduğu ve bekar olduğu öğrenildi. Şehidin cenazesinin bugün köyde düzenlenecek törenle toprağa verilmesi bekleniyor

20 Nisan 2012 Cuma

PKK Almanya'da feribot bastı

PKK Almanya'da feribot bastı
Almanya'nın Hamburg kentinde, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını talep eden bir grup PKK sempatizanı feribot kaçırmak istedi. PKK sempatizanları Alman polisi tarafından gözaltına alındı.
PKK Almanya'da feribot bastı


Dokuz kişiden oluşan PKK sempatizanları, Hamburg kentinde Elbe nehri üzerinde sefer yapan bir feribottu dün akşam saatlerinde kaçırmak istedi. 60 yolcunun bulunduğu feribota binen 4'ü kadın 9 terör örgütü yandaşı kaptanı etkisiz hale getirirek feribotu ele geçirmek istedi. Ancak kaptan daha hızlı davranarak alarm düğmesine basınca, baskına Alman polisi müdahale etti. Kısa sürede olay yerine gelen sahil güvenlik polisleri, terör örgütü yandaşlarını gözaltına aldı. SORGULARI SÜRÜYOR Polise direnmeyen terör örgütü yandaşları, feribotu Kuzey Denizi'ne götürmeyi hedefliyordu. Üzerlerinde terör örgütü dokümanları ele geçirilen grubun polisteki sorgusu devam ediyor.


KÖLN'DE BENZER EYLEM YAPILMIŞTI

PKK sempatizanları geçtiğimiz günlerde de Almanya'nın Köln kentinde benzer bir eylem gerçekleştirmişti. Ren üzerindeki bir feriboto kaçırmak isteyen terör sempatizanları, polis tarafından gözaltına alınmıştı.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Meclis'te 'domuz' kavgası

Meclis'te 'domuz' kavgası
BDP'nin İçişleri Bakanı Şahin hakkında verdiği gensoru önergesinin görüşmeleri sırasında gerginlik yaşandı. Şahin'in 'dağda kesilmiş domuz fotoğrafı' göstererek, "Vatandaşa dinini unutturmaya çalışıyorlar" sözlerine BDP'den sert tepki geldi.


TBMM Genel Kurulu'nda, BDP'nin, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi. Görüşmeler sırasında İdris Naim Şahin ile BDP'liler arasında sert tartışmalar yaşandı. Genel Kurul'da, BDP'nin, Şahin hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmaması konusunda, CHP, MHP, BDP ve AK Parti grupları adına yapılan konuşmaların ardından, Bakan Şahin, hakkındaki iddialara yanıt verdi.

Görüşmelerin tamamlanmasının ardından yapılan oylamada, gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi.  İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Nevruz kutlamalarından önce neden düzenlemeler getirdiklerine yönelik, "Bu konuyu, BDP'nin sözcülüğünü yaptığı, bir parçası olduğu KCK, yani Kürtleri cebren köleleştirme örgütünün aldığı tavsiye kararları, verdiği talimatları dinleyerek öğrendik. Ondan dolayı bu tedbiri almak durumundaydık" dedi.

BDP'nin, her zaman olduğu gibi Anayasa'yı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni değil, kendi anladığını, istediğini yapmayı bir hak, özgürlük olarak dile getirdiğini belirten Şahin, "Bu da onların varlığının, yapısının, görevlerinin bir gereğidir. Hiç de yadırgamıyorum" diye konuştu.

Yeni gün, yeni mevsim, bahara merhaba günü, haftası hatta ayı olan Nevruz'un, coğrafyasına, mevsimine göre Nisan, Mayıs aylarında da kutlandığını anlatan Şahin, Nevruz'un daha fazla kutlanmasını temenni etti. Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: "70-80 milyon hep beraber kutluyor olsak. İnsanımız bu günü, mevsimi, baharı değişik şekillerde, adını koymadan kutluyor, bahar sevincini yaşıyor. Kendi halinde toprağına, vatanına, hukukuna saygılı, vatandaş hak, hukuku çerçevesinde, köyünde, kentinde, şehrinde özel günlerini kutlayan, herkese saygımız, sevgimiz var. Ama bir Nevruz ki bir şeylerin bahanesi yapılmak isteniyorsa, o günlerde sokaklar işgal edilmek, kaldırımlar sökülmek, otobüs durakları işgal edilmek, trenler, otobüsler, ağaçlar yakılmak, insanlar dövülmek, hakaret edilmek, şehirlerin huzurunu kaçırmak, güvenliğini alt üst etmek, bir şeyler adına, bölücü örgüt adına 'biz buralardayız' mesajı verilmek isteniyorsa onun adı Nevruz değil, Nevruz adına yapılan başkaldırı, fırsatçılık, bölücü faaliyetten başka bir şey değildir.

Nevruz yapılmadan, nereden biliyordunuz da bu Nevruz'a düzen getirdiniz, 21 Mart'ta herkes kutlayabilir ama ondan önce, Nevruz adında kutlamalar yapılmayacağı kararını milli güvenlik, kamu düzeni gerekçesiyle nereden aldınız sorusu akla gelebilir. Bu konuyu, örgütün yani BDP'nin sözcülüğünü yaptığı, bir parçası olduğu KCK, yani Kürtleri cebren köleleştirme örgütünün aldığı tavsiye kararları, verdiği talimatları dinleyerek öğrendik. Ondan dolayı bu tedbiri almak durumundaydık."


"İstihbaratın gereğini yapmasaydık..."

Şahin, önlem aldıklarını ancak BDP ve uzantılarının, durmadığını, masum insanları bir şekilde kandırarak, korkutarak, teşvik ederek kanunsuz şekilde 18 Mart'tan itibaren sokaklara dökmeye gayret ettiğini söyledi. Şahin, hedefleri itibariyle bunu başaramadıklarını ifade etti.

İstanbul ve Diyarbakır'da 18 Mart'ta meydana gelen olaylarda çekilen büyütülmüş fotoğrafları gösteren İçişleri Bakanı Şahin, halkın bindiği otobüslerin yakıldığını belirtti. Şahin, "BDP milletvekillerinin bindiğini görmedim ama halk biniyor" dedi.  Şahin, Diyarbakır'da haberleşme cihazlarının donanımlarının, arabaların yakıldığını, masum esnafın dükkanında malzemelerinin yerle bir edildiğini; İstanbul'da ağaçların yakıldığını, otobüs duraklarına taş atıldığını, polis aracına taş attırıldığını, kaldırımların söküldüğünü kaydetti.  Bakan Şahin, "Eğer istihbaratın gereğini yapmasaydık bu gösterdiğimiz resimlerin yüzlercesi, binlercesi Türkiye'de yaşadığımız acı gerçek olarak karşımıza çıkacaktı" dedi.  Cizre'de, 20 Mart'ta halkı korumak için görev yapan polis memurlarına, BDP binasının dibinde, uzun namlulu silahlarla ateş edildiğini söylen Şahin'e, BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, "Yalan söylüyorsunuz" diye karşılık verdi.

Şahin ise, "Ben siz değilim" diyerek, konuşmasını sürdürdü. BDP milletvekilleri, Şahin'i sıra kapaklarına vurarak protesto etti. Polisin canlı kalkan olarak, çocukları vurmamak için karşı ateş etmediğini, şehit olduğunu belirten Şahin, "Polis Ahmet Toprakoğlu ve diğer şehitlerimizin hesabını herhalde sizden soracağız. Hangisi insanlık, hangisi çağdışılık, hangisi mağara devri anlayışı, takdirlerinize sunuyorum" dedi.

"Efendilerine bellerinden iple bağlılar"

Bütün bu olaylarda birilerinin bulunduğunu ifade eden Şahin, gösterdiği fotoğrafta elinde molotof kokteyli olan birileri ile BDP'li "hanım milletvekilinin" bulunduğunu söyledi. Şahin, BDP'nin, istemeden, kanunsuz gösterileri, kışkırtmaları teşvik eden konumda olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Nevruz ile ilgili genelgeyi yayımladıktan sonra, milletvekillerinin aralarında geçen diyalogda, 'İyi ki bu bakan genelgeyi yayımladı. Meydan meydan, şehir şehir harap olacaktık, bir günde bu işi halledeceğiz, ne güzel oldu' diye konuşanlar da onlar. İstemeden gidiyorlar. Çünkü mecburlar, özgür değiller, bir yerlere bağlılar. O yer neresi; efendileri var, o efendilere bellerinden iple bağlılar, çekerler dururlar, koyverirler gezerler. Emir alırlar yaparlar, emir alırlar dururlar. Bu gensoruyu önce verdiler, sonra ne olduysa vazgeçtiler. Emir geldi tekrar verdiler. BDP'ye, parti olarak diyecek bir şeyim yok. Sayın milletvekillerine ülkeye verdikleri işler nedeniyle hiçbir zaman teşekkür etmeyeceğim. Bir istisna var, bu gensorular için geçen sefer teşekkür etmemiştim, iki kez ediyorum. Çünkü bana BDP ve arka planını anlatma imkanı verdikleri için."

 

"Bu yapı nedir?"

Bakan Şahin, BDP'nin, KCK'nın ana sözleşmesine göre, belediyeleri ve paralelindeki sivil toplum örgütleriyle bir bütün olduğunu, hiyerarşik yapıda BDP'nin üstte değil, ortalarda bulunduğunu söyledi. "BDP'nin bağlı bulunduğu, organik bağı olduğu KCK yapılanması, yani ülkeyi bölme, yıkma amaçlı, 30 yıldır meşgul eden, lanetli yapının uzantısı" diyen Şahin, konuşmasının bu bölümünde de bazı fotoğraflar gösterdi.
"Bu yapı nedir?" diye soran Bakan Şahin, şunları kaydetti: "Mardin Nusaybin'de BDP tarafından 2008'de yaptırılan kültür merkezinin duvarındaki Zerdüştlük ve Yezidilik inancına ait semboller. Bu yapı, PKK terör örgütünün kandırarak, kaçırarak, dağa, sınır ötesine, yurt dışına götürdüğü, eğittiği insanlara yaşattığı bir hayatın resmidir. Bu yapıda İslam inancı yoktur, yapının tek özü önce Müslüman olmamak, sonra hiçbir dine mensup olmamaktır, dinsizlik yapısıdır. Bu yapıda kesilmiş olan yayladaki koyun değil, örgütün avlayarak kestiği, mensuplarına yedirdiği domuzdur. Bu yapı inancı yok eden benim Kürt kardeşimin inancını, ahlakını, namusunu rencide eden yapıdır. Bu yapıda sahte namaz, dalga geçerek saf tutma, oruç tutmadan açılan iftarlar, sahte imamlar, sahte paraların cebinde olduğu imamlar vardır. Bu yapının özünde Kürtlerin peygamberi haşa Başkan Apo vardır. Bu yapının uzantısından bu memlekete hiçbir hayır gelmemiştir.

Benim Kürt kardeşim 30 yıl boyunca bu yapıdan çok çekti, çektirildi. 30 yılda, bu yapı nedeniyle tarım ve hayvancılık dibe vurdu, sınır ticareti, sanayi tesisi yapılamadı, girişimciler yatırım yapmamıştır. Ticaret tatile uğradı, kepenekler sürekli kapatıldı. Kapalı kepenklerin hesabını soracağız dediğimizde rahatsız oldular, kaybedilen canlar, akan kanlar, gözyaşı... Siz olmasanız, ardınızdaki o kanlı örgüt olmasaydı 30 yılın sonunda o bölgedeki Kürt kardeşimin, cebinde daha çok para, tarlasında daha çok ürün, yaylasında daha çok hayvan, şehrinde daha çok fabrika olacaktı. Bunun hesabını vermek durumundasınız, bu hesabı yapmak durumundayız. 30 senede 25 kuruş ne yaptınız, yıkmak, yakmak, yolları, kaldırımları tahrip etmek, can almak, kan dökmekten başka." BDP'lilerden çok sert tepki TBMM Genel Kurulu'nda, İçişleri Bakanı Şahin, hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde parti gruplarının iddialarını yanıtladı.

Şahin, konuşmasının ardından kürsüden ayrılırken, BDP'li milletvekilleri, "milletvekillerinin telefonları nerede dinlemiyormuş, açıkla" şeklinde laf attı.  BDP'li milletvekillerinin, Şahin'e itirazları sürerken, Bağımsız Mardin Milletvekili Ahmet Türk, bağırmaya devam eden BDP Grup Başkanvekili Kaplan'dan, "bir dakika" diyerek susmasını istedi. Bunun üzerine, Bazı AK Parti milletvekilleri Türk'ü alkışlayarak, Kaplan'a, "dersini aldın" diye seslendi.  "Sataşma" gerekçesiyle söz alan Türk, "Yıllardan beri bu parlamentodayım, bu kadar seviyesiz, halkıyla alay eden, inançları rencide eden böyle bir konuşmaya şahit olmadım. Sayın Bakan'ın halkımızdan özür dilemesi gerekiyor. Hiç kimse Kürtlere dinini öğretemez. Sayın Bakan buraya gelsin tartışalım. Bir Fatiha okuyabiliyor mu? Sanki kendisi çok dindar" sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Kaplan, Türk'ün konuşması sırasında laf atan bazı AK Parti'li milletvekillerine, "Haddini bil. Terbiyesizlik etmeyin. Saygılı olacaksın" şeklinde yanıt verdi.  AK Parti milletvekilleri, süresi tamamlanmasına rağmen konuşmasına devam eden Türk'e, "Ses gitti, ses gitti" şeklinde tepki gösterdi. Konuşmasını, Bakanlar Kurulu sıralarına dönerek sürdüren Türk, "Bana yumruk atanı bulamadığınızı söylediniz. Orada polisler var" dedi.

"Ustalık kabinenizin...

" BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan da "sataşma" gerekçesiyle söz alarak, "Adalet ve özgürlük böylesine sorumsuz bir bakanın insafına bırakılmayacak kadar kutsaldır. Taklacı, zurnacı ve ne dediğini bilmez bir bakan, bu Kutlu Doğum Haftası'nda gelip milyonlarca Kürt'ün inançlarıyla alay etti. Bu bakan, ustalık kabinenizin en rezalet, en rezil duruşunu gösteriyor" diye konuştu.
TBMM Başkanvekili Meral Akşener, bu sözler üzerine Kaplan'a, "temiz dil" uyarısında bulundu.  "Sayın Bakan, milletvekillerinin telefonlarını gizlice dinlediğini ifade etti. Bu bir suçtur" ifadesini kullanan Kaplan, "Böyle bir bakan normal demokrasilerde 1 saniye görevde kalamaz. Böyle bir bakan kontrolsüz bir güçtür, tehlikedir. Bu tehlikeyi nasıl alkışlıyorsunuz? Böyle bir bakan hiçbir demokraside korunmaz" şeklinde konuştu.  BDP Muş milletvekili Sırrı Sakık, İçişleri Bakanı Şahin'e hitaben, "Siz hangi milletvekillerinin telefonunu dinlediyseniz çıkıp burada açıklamazsanız namertsiniz, alçaksınız. Bu ülkeyi, bayrağı, Tayyip Erdoğan'ı seviyor musun? Seviyorsun. O zaman kalk bir takla at, göbek at da senden kurtulalım. Sen taklacı bir bakansın, sen bu ülkeye layık değilsin" ifadelerini kullandı.

15 Nisan 2012 Pazar

İskenderun'da askeri birliğe PKK saldırısı

İskenderun'da askeri birliğe PKK saldırısı

İskenderun'da askeri birliğe PKK'lı teröristler saldırdı, 2 asker yaralandı Hatay' ın İskenderun ilçesi' ne bağlı Karayılan beldesinde Amanos Dağları eteğindeki 39 .Mekanize Tugay Komutanlığına bağlı Komando birliğine saat 17.30 sıralarında bir grup terörist uzun namlulu silahlarla ateş açtı. Askerlerin karşılık vermesi üzerine çıkan çatışma sonucu 2 askerin yaralandığı öğrenildi Saldırı sonrası Amanoslara kaçan teröristlerin yakalanması için bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı

Senaryo operasyon polisi şoke etti!

Senaryo operasyon polisi şoke etti!
Kapkaççı rolündeki iki polis, bir eve sığındı. Ev sahipleri kapkaççı zannettikleri polisleri gizleyip, meslektaşlarına vermedi.

Diyarbakır’da düzenlenen ‘’Senaryo operasyon’’ polisi şoke etti. Kapkaççı rolündeki iki polis, bir mahalledeki eve saklandı ve diğer polislere bu kişileri bulma emri verildi. Ev sahipleri ise kapıya dayanan diğer polislere, kapkaççı rolündeki meslektaşlarını gizleyerek vermedi.

BDP Hakkari milletvekili Adil Kırt, Diyarbakır Melikahmet Caddesinde yaşanan olayı TBMM’de anlattı.

Kurt ‘’Polis bu caddede huzur tatbikatı yapıyor. 2 tane arkadaşlarını kapkaççı rolüne soyundurmuşlar ve Melikahmet’te saklanmasını istemişler’’ diyerek şunları söyledi:


‘’Hangi ekip kapkaççı rolündeki bu polisleri yakalarsa ödül alacak. Kapkaççılar Melikahmet’teki bir sokakta ilk kapıdan içeri giriyorlar ve evdekilere (Polis bizi kovalıyor, bizi gösterme) diyorlar. Diğer polisler kapkaççı rolündeki meslektaşlarını bulamıyor. Onlar da telefonla arayıp biz şu evdeyiz diyor. Polis bu eve geliyor ve (Biz kapkaççı arıyoruz. Sizin evinize girmiş, buradalar mı?) diye soruyor. Evdeki kadın orada olmadığını söyleyip gizliyor. Polis ısrar edip içeri giriyor ve arkadaşlarını o evde buluyor. Oradan ayrılırken ev sahibi kadın, kapkaççı zannettiği iki polise Kürtçe olarak ( Sizi ben ele vermedim) diyor. Toplum eğer kapkaççıyı, hırsızı polisten korur duruma gelmişse bunu varın siz düşünün’’ (Gazeteport)

14 Nisan 2012 Cumartesi

Bagok Dağı'nda ateş açan iki PKK'lı çatışmada öldürüldü

Bagok Dağı'nda ateş açan iki PKK'lı çatışmada öldürüldü



Mardin'in Nusaybin ilçesinde operasyonlarını sürdüren güvenlik güçleri, Bagok dağı kesiminde kendilerine ateş açan 2 PKK'lıyı silahlarıyla birlikte ölü olarak elegeçirdi.

Mardin Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre, Nusaybin ilçesinin Bagok dağındaki PKK'lıların etkisiz hale getirilmesi için başlatılans operasyonlarda Yavruköy bölgesinde dün gece saat 21.00 sıralarında bir grup ile sıcak temas sağlandı. Jandarma ve polis özel harekat timlerinin sürdürdüğü operasyonda, bir grup PKK'lı güvenlik güçlerine ateş açtı. Jandarma ve polis özel harekat timlerinin anında karşılık vermesiyle çıkan çatışmada 2 erkek PKK'lı silah ve techizatlarıyla birlikte ölü olarak elegeçirildi. Bölgede operasyonlara devam ediliyor.

13 Nisan 2012 Cuma

2 şehide veda

2 şehide veda
Şırnak’ın Uludere İlçesi’nin Geymuşule üst bölgesinde teröristlerle girdikleri çatışmada şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Bayram Tekin Konya'da, Jandarma Uzman Çavuş Caner Kesimal ise Rize'de toprağa verildi. Şehitlerin cenaze törenlerine binlerce kişi katıldı.

Şırnak’ın Uludere İlçesi’nin Geymuşule üst bölgesinde teröristlerle girdikleri çatışmada şehit olan iki askerden 26 yaşındaki Jandarma Uzman Çavuş Bayram Tekin’in cenazesi memleketi Konya’da düzenlenen törenle toprağa verildi. 1 çocuk annesi 25 yaşındaki Gülay Tekin, şehit eşinin fotoğrafını eline alıp, "Arkasında aslanlar gibi evladı var. Yıkılmayacağım. Ağlayıp, onları güldürmeyeceğim. O çok cesurdu. Vatan sağolsun, aslanlar gibi çarpıştı. Onun aslanlar gibi evladı var. Arkasından o geliyor. Aynı ona benziyor” dedi.

4 yıllık uzman çavuş olan ve ilk olarak memleketi Konya’da görev yaptıktan sonra geçen yıl Şırnak’a tayin olan şehit Jandarma Uzman Çavuş Bayram Tekin’in cenazesi bugün Konya Askeri Hastanesi Morgu’ndan alınıp, merkez Karatay İlçesi Mengene Mahallesi’ndeki baba evine götürüldü. Ambulanstan alınan Tekin’in cenazesi omuzlarda evin içine alındı. Burada ailesi tabuta sarılarak şehit Tekin’e veda etti. Ardından dua edilip Tekin’in cenazesi tekrar ambulansa alınıp, jandarma eskortu eşliğinde dini ve askeri törenin yapılacağı Mürşit Pınar Camisi’ne getirildi.


 

'ASLANLAR GİBİ ÇARPIŞTI'

Şehitin babası Servet, annesi Fadime, eşi Gülay Tekin, kardeşi Çanakkale’de görev yapan 8 yıllık Uzman Çavuş Ali Tekin ve diğer kardeşleri tabuta sarılıp vedalaştı. Ardından tören alanında kendilerine ayrılan alana geçen ve 1.5 yaşında Altay adında oğlu olan Gülay Tekin, şehit eşinin fotoğrafını eline alıp, onun aslanlar gibi çarpıştığını belirterek, ''Aslanlar gibi oğlu var. Bir damla gözyaşı yok. Güldürmeyeceğim sizi. Arkasında aslanlar gibi evladı var. Yıkılmayacağım. Ağlayıp, onları güldürmeyeceğim. O çok cesurdu. Vatan sağolsun, aslanlar gibi çarpıştı. Onun aslanlar gibi evladı var. Arkasından o geliyor. Aynı ona benziyor'' dedi.

 

'AĞLAMA ANNE, GÜLDÜRME ONLARI'

Şehit eşi Gülay Tekin, yanına oturup ağlayan annesi Fadime Tekin’e, ''Ağlama anne, güldürme onları'' dedi. Ardından annesi Fadime ve babası Servet Tekin’in ellerini sıkı sıkı tutup teselli etmeye çalıştı.

'ŞEHİDİMİZİN KANI YERDE KALMAYACAK'

İl Jandarma Komutanı Albay Ercan Yaşin, şehit ailesine taziyede bulundu. Bu sırada şehit annesi Fadime Tekin’in elini öpen Albay Yaşin, ''Şehidimiz, daha önce benim görev yaptığım taburda, şehit oldu. Allahın izniyle şehidimizin kanı yerde kalmayacak. Sakın ola, ağlamayın, onları sevindirmeyin'' dedi.

'OĞLUMDA ASKER OLACAK'

Şehit Tekin’in otomobilde bekletilen oğlu Altay Tekin, askeri törenden önce annesi Gülay Tekin’in yanına getirildi. Ağlayan oğlunu bağrına basan Gülay Tekin, ''Oğlum da asker olacak. Arslanlar gibi babası gibi asker olacak'' diye konuştu.

Cenaze törenine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Mehmet Sağlam, Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Garnizon Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Yılmaz Özkaya, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Namık Boran, askeri erkan ve yaklaşık 6 bin kişi katıldı.

Cenaze namazının ardından şehit Bayram Tekin’in cenazesi top arabasına konduktan sonra askeri bando eşliğinde Garnizon Şehitliği’ne götürüldü. Şehit Tekin’in oğlu Altay Tekin de akrabalarının kucağında cenazenin arkasından mezarlığa kadar götürüldü. 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez' sloganları eşliğinde şehitliğe getirilen Tekin’in cenazesi, toprağa verildi.

RİZE

ŞEHİT UZMAN ÇAVUŞ KESİMAL’I ARDEŞEN’DE 7 BİN KİŞİ UĞURLADI

Şehit Jandarma Uzman Çavuş Caner Kesimal’ın (28) cenazesi, dün gece uçakla Trabzon’a, oradan karayoluyla Rize’nin Ardeşen İlçesi’ne getirilerek Kaçkar Bölge Hastanesi morguna konuldu. Bu sabah hastaneden alınan şehidin cenazesi, törenin yapılacağı Ardeşen Merkez Camii’ne getirildi.

Törene Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu, Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgereneral Hacı Abdullah Doğan, İl Jandarma Komutanı Albay Turhan Talu, Ak Parti Rize Milletvekili Nusret Bayraktar, Rize Belediye Başkanı Ak Parti’li Halil Bakırcı ile şehidin babası İrfan, annesi Havva, eşi Azize, kardeşi Cihan Kesimal ile kayınpederi Halil Arslan ve yaklaşık 7 bin kişi katıldı. Cenaze törenine katılması beklenen Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ise hava muhalefeti nedeniyle uçağın kalkmaması üzerine Rize’ye gelemedi.

 

ANNESİ VE EŞİ TABUTA SARILIP GÖZYAŞI DÖKTÜ

Cenaze namazı öncesi anne Havva ile şehidin eşi Azize Kesimal, Türk bayrağına sarılı tabuta sarılarak gözyaşlarına boğuldu. Bu sırada baygınlık geçiren anne Havva Kesimal’a sağlık görevlileri müdahale etti.

Törende konuşan İl Jandarma Komutanı Albay Turhan Talu, eli kanlı teröristleri etkisiz hale getirmek için mücadelelerinin tüm zorluklara rağmen sürdüğünü belirterek, "Bu ülkede bayrak özgür dalgalanıyorsa, insanlarımız özgür olarak yaşıyorsa bunu şehitlerimize borçluyuz. Şehitlerimiz sıkılan kurşunlara bedenlerini ve iman dolu göğüslerini siper ediyor. Teröristler ve destekçileri şunu iyi bilmelidirler ki bu yolda kanımızı dökmeye ve canımızı vermeye her zaman hazırız. Terörle mücadelemiz tek bir terörist kalmayıncaya kadar devam edecek" dedi.

KANINI YERDE BIRAKMASINLAR

Rize Müftüsü Yusuf Doğan’ın kıldırdığı cenaze namazının ardından askerler tarafından omuzlara alınan şehit cenazesi araca konularak defnedilmek üzere Şenyamaç Köyü’ne doğru yola çıkarıldı. Bu sırada şehidin eşi Azize Kesimal, "Hani biz buraya beraber gelecektik? Tek geldin. Seni yakanların ocağını da Allah yaksın. Onların da ocağı böyle ağlasın. İntikamımı alsınlar. Kanını yerde bırakmasınlar. Ben sensiz ne yapacağım? Bir ayağından, bir göğsünden kurşun yedin. O da öyle vurulsun ölsün" diyerek gözyaşlarına boğuldu.

Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu da şehit babasının koluna girerek araca kadar eşlik etti.

SON MESAJI YÜREK DAĞLADI

Bu arada Uzman Çavuş Kesimal’ın sosyal paylaşım sitesi Facebook’taki sayfasına, şehit düşmeden 3 gün önce 'Ölsem ne olur biliyor musun? Annem hariç herkes unutur' yazısını yazdığı ortaya çıktı.

 

‘Bingöl’de 33 asker pisi pisine öldü’

‘Bingöl’de 33 asker pisi pisine öldü’
PKK’nın 1993’te 33 Mehmetçik’i şehit ettiği Bingöl’deki hain pusudan kurtulmayı başaran iki asker, olay anını komisyonda anlattı: Kurtulabilirlerdi, pisi pisine öldüler


NAMIK DURUKAN Ankara

Bingöl’de 1993’te 33 askerin şehit edildiği PKK saldırısından sağ kurtulan Osman Partal ve Erkan Omay, olayı anını 19 yıl sonra İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyonda anlattı. Korumasız ve silahsız nakledildiklerine dikkati çeken Partal ve Omay, şehit silah arkadaşları için, “Kurtulabilirlerdi, pisi pisine öldüler” ifadesini kullandı. Hayatta kalan 7 kişinin isimlerini ve sorunlarını komisyona yazılı olarak bildiren Omay, “24 Mayıs’ta Bingöl’e gideceğim, sırf kucaklaşmak için” diye konuştu.

İşten çıkarıldım
Olayın üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen psikolojik sorunlarından dolayı mesleğini yapamaz hale geldiğini, patronunun işten çıkardığını belirten Partal, GATA’da tedavisinin başlamasıyla kendini iyi hissetmeye başladığını söyledi. Partal, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Dağlara çıkarttılar. Gece 03.00 civarıydı, bizi yolun kenarına dizdiler, sıklaşmamızı söylediler. Bir anda üzerimize mermiler yağdı. Arkadaşlarımız şehit oldu, ben kendimi arkaya attım. 10 dakika taradılar. İkinci kez tekrar taradılar, yaralılar kalmasın diye, kafalarına sıktılar çocukların. Ben bu esnada yolun aşağısındayım. Yere yattım,  aşağıya doğru gittim. Sayıları çok olduğu için buradan kurtulma şansım yok.Ama, Allah’ın takdiri, parçalayıcı yerime gelmedi kurşunlar.”



Malatya İl Jandarma Komutanlığı’ndan çıktıktan sonra kendilerine eskort verilmediğini belirten Partal, “Yollarda devriye gezen jandarma da yoktu” diye konuştu.
Akşam saatlerinde otobüslerinin PKK pususuna düştüğünü aktaran Partal, PKK’lılar arasında bulunan Şemdin Sakık’ın otobüs şoförüne, “İkinci araç nerede?” diye sorduğunu anlattı. Yolu kesen PKK’lıların elinde bir liste gördüğünü ifade eden Partal, kurşuna dizilmeden sonra 10 kadar askerin sağ olduğunu gördüğünü, ancak yardım için yola çıkıp geri geldiğinde sadece bir askerin sağ kaldığı gördüğünü kaydetti. Partal, zamanında müdahale edilmediğini, “Bence kurtarılabilirdik” sözleri ile dile getirdi.

Dağ yoluna sürdüler
Omay ise, olay anını şöyle anlattı: “Birinci otobüs pusuya düştü. İkinci otobüs düşmeden rahmetli Mehmet Tural, ‘şimdi şuradan terörist çıkacak, buradan çıkacak’ dedi. Çok zaman geçmeden çıktı. Şoföre aynen şunu dedik; ‘Terörist yol kesmiş geri dön’. Bize, ‘Onlar nevruz kutlaması’ dedi. İkinci otobüs girdi içeriye. Bizi aldılar hemen. Bizi dağ yoluna doğru sürdüler.”
Omay, Şemdin Sakık ve terörist grubun kendisinin de aralarında olduğu bir grup askeri öldürmeyerek yanlarında götürdüğünü, yaşanan çatışma sırasında Skorksy’lerin araziyi taraması nedeniyle teröristlerin ellerini çözdüğünü söyledi.

PKK'lı teröristler Kars'ta yol kesip araçları taradı

PKK’lı teröristler Kars’ta yol kesip araçları taradı
Kars’ın Kağızman ilçesine 24 kilometre uzaklıktaki Demirkapı mevkiinde 30’dan fazla PKK’lı, uzun namlulu silahlarla yol kesti


KAĞIZMAN DHA

Propaganda yapan teröristler, daha sonra uzun namlulu silahlarla ateş açarken, karayolunda panik yaşandı.
Saat 21.00 sıralarında Demirkapı meviinde karayolunu taşla kapatan teröristler, Erzurum, Kars ve Iğdır yönlerine yük ve yolcu taşıyan TIR, kamyon ve minibüsleri durdurdular.
30 dakika propaganda yapan teröristler, dağa çıkıp taşıtları bu kez uzun namlulu silahlarla taradılar. Teröristlerin saldırısında can kaybı olmazken, TIR’a 3 kurşun isabet etti.

12 Nisan 2012 Perşembe

PKK kampında 'tam pansiyon tatil' mesajı espriymiş

PKK kampında 'tam pansiyon tatil' mesajı espriymiş
KARS’ta, terör örgütü PKK’nın gizli şehir yapılanması KCK’nın üyesi olduğu suçlamasıyla tutuklu yargılanan Ramazan Erkmen, duruşmada yaptığı savunmada, akrabasına gönderdiği ve iddianamede yer alan ’Bin kontör yükleyene PKK kapmında tam pansiyon 1 ay tatil’ mesajını, "Espri yapmış olabilirim" diyerek açıkladı.


Hümeyra PARDELİ/ERZURUM, (DHA)

 

Kars’ta 12 Mart 2010 günü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin yaptığı operasyonda KCK platformu oluşturdukları iddiasıyla gözaltına alınan 38 kişiden 21’i tutuklandı. ’Terör örgütü propagandası yapmak ve terör örgütüne üye olmak’ suçlamalarıyla yargılananlardan 7’si, önceki duruşmalarda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
 
Erzurum Özel Yetkili 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmaya 14’ü tutuklu, 1’i tutuksuz 15 sanık katıldı. Özel Yetkili 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’yle birleşen dosyası ile ilgili savunması alınan sanık Ramazan Erkmen’in 28 Şubat 2009’da Digor’un Dağpınar Belediye Başkanı Ayhan Erkmen’e gönderdiği ’PKKCELL’den büyük süpriz. 100 kontör yükleyene el bombası, 250 kontör yükleyene kalaşnikof seti, 500 kontör yükleyene sayın Öcalan’la tanışma fırsatı. 750 kontör yükleyene sayın Öcalan’la Cudi dağında akşam yemeği. 1000 kontör yükleyene PKK kampında tam pansiyon 1 ay tatil. PKK PKK PKK’ mesajıyla ilgili görüşü soruldu. Terör örgütünün propagandasını yaptığı ileri sürülen Ramazan Erkmen, "Mesajı gönderdiğim kişi akrabam. SMS ile espri yapmış olabilirim. Yanlış mesaj da göndermiş olabilirim" dedi.
 
KCK DAVASINDAN 6 KİŞİ TAHLİYE OLDU
 
İddianamede sanık Murat Yıldırım’ın müvekkili ile yaptığı telefon görüşmesinde söylediği "Kars’a gel"in örgütsel emir olarak görüldüğünü ileri süren Alinak,"Murat Yıldırım ve müvekkilim parti üyesidir. Telefonda ’Gel’ deyince örgütsel emir olarak görülüyor. ’Gelir misin?’ deyince olmayacak mıydı?" diye konuştu. 
 
Duruşmada sanıklardan 9’u Türkçe savunma yaparken, 4’ünün Kürtçe savunma talebi ise geri çevrildi. Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayyayla, "8 Mart Dünya Kadınlar günü, 21 Mart nevruz ve 1 Mayıs işçi bayramları soruşturma konusu yapılmıyor. Bu günlerin silahlı terör örgütünün propagandası ve gövde gösterisine dönüştürmesi soruşturma konusu oluyor" dedi.
 
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Yakup Can, Abdülkadir Dağ, Güngör Alp, Erdal Yıldırım, Süleyman Mencütekin, Yavuz Naki’nin tahliyelerine diğer 8 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Duruşma ertelendi.

SÖZCÜ !!!

Siirt'te 20 kişilik terörist gruba hava destekli operasyon

Siirt'te 20 kişilik terörist gruba hava destekli operasyon

Turan KOYUNCU/SİİRT, (DHA)

SİİRT ile Şırnak arasındaki kırsal alanda tespit edilen yaklaşık 20 kişilik PKK’lı terörist grubu etkisiz hale getirmek için hava destekli operasyon düzenlendi. Kobra helikopterler PKK’lıların bulunduğu alanları bombalarken, teröristlerin çembere alındığı belirtildi.

Siirt’in Eruh İlçesi ile Şırnak arasında kalan Görendoruk, Dönerdöver ve Dağdöşü üçgeninde bu sabah saatlerinde arama tarama faaliyetinde bulunan güvenlik güçleri bir grup teröristle karşılaştı. Güvenlik güçlerini görüp kaçan teröristleri etkisiz hale getirmek için geniş çaplı hava destekli operasyon başlatıldı. Siirt 3’üncü Komando Tugay Komutanlığı’ndan kalkan Sikorsky helikopterlerle bölgeye özel eğitimli birlikler indirilirken, Eruh’tan ise komandolar ile bölgeyi iyi bilen korucular sevk edildi.


Yaklaşık 20 kişi oldukları belirtilen PKK’lı grup çembere alındığı bildirildi. Kobra helikopterlerin teröristlerin bulunduğu alanları bombaladığı belirtilirken, teröristlerin kaçış yolları ile stratejik noktaların tutulduğu öğrenildi.

Şehit askerin son sözü 'geliyorlar' oldu

Şehit askerin son sözü 'geliyorlar' oldu


ŞIRNAK’ın Uludere İlçesi kırsalında güvenlik güçleri ile PKK’lı teröristler arasında çıkan çatışmada şehit olan 2 askerden Uzman Çavuş Caner Kesimal’ın’ın, Sakarya’nın Karapürçek İlçesi’ne bağlı Mesudiye Köyü’nde oturan ailesi, acı haberle gözyaşına boğuldu. Uzman Çavuş Kesimal’ın şehit olduğu çatışma öncesinde telefonla aradığı annesine, "Şu anda nöbetteyim, birkaç kişi geliyorlar" dedikten sonra telefonu kapattığı öğrenildi.

Aslen Rize Ardeşenli olan İrfan Kesimal’ın 3 çocuğundan biri olan, 2009 yılında vatani görevini yaparken tezkere bırakarak Uzman Çavuş olan Caner Kesimal, Türkiye-Irak sınır hattında bulunan Uludere’ye Yeşimli Köyü Geymuşule üst bölgesinde bu sabah saatlerinde bir grup PKK’lı teröristle çıkan çatışmada şehit düştü.


Öğlen saatlerinde anne Havva ve baba İrfan Kesimal’a acı haberi, İl Jandarma Komutanı Adnan Arslan ve Karapürçek Kaymakamı Haktan Gökçekuyu, sağlık ekibi eşliğinde verdi. Acı haber üzerine gözyaşına boğulan Kesimal çifti, baygınlık geçirdi. Acılı çifte, 112 ekibi müdahale etti. İrfan Kesimal, oğlunun şehit olduğu çatışmadan önce eşini telefonla aradığını söyleyerek, "Ben önceki gün görüştüm. Annesini aradı. ’Şu anda nöbetteyim, birkaç kişi geliyorlar’ deyip telefonu kapatmış. Ondan sonra bir daha görüşemedik" dedi.

Oğlunun şehit haberiyle yıkılan Havva Kesimal, görüştüğü oğlunun saatler sonra şehit haberi gelince yıkıldı.

Şehit Uzman Çavuş’un cenazesi, ailesinin isteği üzerine yarın memleketleri Rize’nin Ardeşen İlçesi’nde toprağa verilecek. Şehidin 2 yıllık evli olduğu ve eşinin öğretmenlik yaptığı belirtildi.

Uludere'de çatışma: 2 şehit

Uludere'de çatışma: 2 şehit 

  
“ Şırnak'ta çatışma Şırnak'ın Uludere ilçesinde çıkan çatışmada 2 asker şehit oldu. „
ŞIRNAK'ın Uludere İlçesi'nın Geymuşule üst bölgesinde güvenlik güçleri ile PKK'lılar arasında çıkan çatışmada, ilk belirlemelere göre 2 uzman çavuş şehit oldu, 3 uzman çavuş yaralandı.
Türkiye-Irak sınır hattında bulunan Uludere İlçesi'ne bağlı Yeşimli Köyü Geymuşule üst bölgesinde bu sabah saatlerinde güvenlik güçleri ile bir grup PKK'lı arasında çatışma çıktı. Çatışmada ilk belirlemelere göre 2 uzman çavuş şehit olurken, 3 uzman çavuş yaralandı. Yaralanan askerler helikopter ile Şırnak Asker Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

Bölgede kaçmaya çalışan PKK'lıları etkisiz hale getirmek için hava destekli operasyonlar sürdürülüyor.

Sakık'ı, Mesud Barzani teslim etti

Sakık'ı, Mesud Barzani teslim etti
Sakık operasyonunu yürüten emekli Albay Işık Sakık'ın yakalandığı operasyonda Yeşil'in olmadığını belirterek, "İstihbarat da MİT'ten gelmedi. Bize Barzani teslim etti." dedi.


 
Sakık operasyonunu yürüten emekli Albay Işık Radikal'e açıkladı: "Operasyonda Yeşil yoktu. İstihbarat da MİT'ten gelmedi. Bize Barzani teslim etti."
 
Faili meçhulleri soruşturan Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı’na ‘gizli’ yazı gönderen MİT’in, “Yeşil’i, Öcalan operasyonu, Sakık’ın getirilmesi dahil 4 olayda kullandık” dediğine dair iddialar tartışma yarattı. Sakık’ı yakalayan Özel Kuvvetler Alay Komutanı emekli kıdemli Albay Mithat Işık Radikal’e bunun doğru olmadığını açıkladı. Işık, “Şemdin Sakık operasyonunda Yeşil yoktu. MİT’ten de istihbarat gelmedi. İstihbaratı Mesud Barzani’den aldık “dedi.



 
‘Yeşil gibilerle çalışmam’
Bir zamanlar PKK’nın 2 numarası olan Sakık, 13 Nisan 1998’deki ‘Yarasa Operasyonu’ ile yakalanmıştı. Sakık’ı yakalayan bordo berelilerin komutanı Albay Mithat Işık, operasyonda MİT ve Yeşil’in katkısı olmadığını söyledi. Sakık operasyonunu baştan sona kendisinin yönettiğini anlatan Işık, “Operasyonda Yeşil yoktu. Yeşil’i hayatım boyunca da görmedim. Zaten o tür kişilerin operasyonda olmasına karşıydım” dedi.
 
Mithat Işık, Şemdin Sakık’la ilgili istihbarat bilgilerini de Barzani’den aldıklarını belirtti. O zaman Irak’ta 2 tabur olduğunu ve Kürt yönetimiyle ilişkilerin çok iyi olduğunu aktaran Işık, “Irak’ta KDP ile işbirliği yapıyorduk. Barzani bizden peşmergelerini esirgemezdi. Şemdin Sakık’la ilgili istihbaratı da bize Barzani verdi. MİT’ten bize gelen bilgi yok. Eğer Ankara’ya bilgi verdilerse bilmiyorum. Sakık operasyonunda MİT görev almadı” diye konuştu.
 
Mithat Işık, Şemdin Sakık’ın yakalanışını ‘Yarasa Operasyonu’ adını verdiği kitabında detaylı bir şekilde anlatıyor.
 
Kaynak: Radikal

10 Nisan 2012 Salı

'Türkiye'nin sınırı Kürdistan olacak'

'Türkiye'nin sınırı Kürdistan olacak'
Selahattin Demirtaş, "Iğdır'dan Hatay'a Türkiye'nin güney sınırları resmen Kürdistan olacak" dedi.
'Türkiye'nin sınırı Kürdistan olacak'

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, "Irak bölünürse bağımsız Kürdistan devleti oluşacak. Suriye’de de özerk Kürdistan oluşabilir. İran’da zaten Kürdistan eyaleti var. Bu durumda Iğdır’dan Hatay’a, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmen Kürdistan olacak" dedi.

Demirtaş'ın Taraf gazetesinde Neşe Düzel'e yaptığı açıklamaların devamı şöyle:

İmralı nasıl bir çözüm istiyor?

Öcalan, Türkiye’nin birliği içinde bir çözüm istiyordu. Bizim de desteklediğimiz özerklik önerisinde bulunuyordu. Aslında İmralı, Ortadoğu’daki gelişmeleri hükümetten ve devletten çok daha iyi okudu.


Öcalan Ortadoğu’yu nasıl okudu?

Birkaç kez Başbakan’a ve Cumhurbaşkanı’na avukatları aracılığıyla mektup gönderdi. “Sizden rica ediyorum... Ortadoğu kaynayacak ve bu işler çok daha başka noktalara gidecek. Kürt sorunu çok daha global hale gelecek. O zaman sorunu çözmek bugün olduğu kadar kolay olmayacak. Lütfen bu işi hızlı çözelim. Biz birlikte yaşamaktan yanayız. Sağ olduğum müddetçe de ben katkı sunmak istiyorum. Çözüm önerilerimizi lütfen ciddiyetle tartışalım” dedi.

Öcalan, Kürt sorununun Türkiye’nin sorunu olmaktan çıkıp bölgenin ve dünyanın sorunu olacağını mı söyledi?
Evet. O zaman sorunu çözmek giderek zorlaşıyor tabii. Öcalan, “bu sorun, Türkiye sınırlarının birliği içinde benimle çözülür” diyordu. “Ama Ortadoğu’da işler bölge savaşlarına kadar giderse, o zaman bu iş seni de aşar, beni de aşar. İşin nereye gideceğini artık hiçbirimiz kestiremeyiz” diye sürekli uyarıyordu. Nitekim şimdi Irak bölünecek mi, bölgede etnik savaş mı, mezhep savaşı mı olacak, İran ne yapacak, kimse kestiremiyor.

Sizce şimdi Ortadoğu’da sınırların yeniden çizildiği bir noktaya mı gelindi?


Türkiye’yi dahil ederek konuşmuyorum ama... Yüz yıl önce İngilizlerin öncülüğünde zoraki dayatmayla, cetvelle çizilen sınırlar bugün çatlamış durumda. Bugün artık bağımsızlığını ilk fırsatta ilan edebilecek bir Irak Kürdistanı var. Suriye’de özerk bir Kürdistan oluşması imkânı var.

Sınırlar yeniden çizilirken, Irak Kürdistanı’yla Suriye Kürdistanı birleşecek mi peki?
Kısa vadede bunu pek mümkün görmüyorum ama... Irak üçe bölünürse, sınırlar yeniden çizilecek demektir. Suriye’de bir Kürdistan bölgesi resmiyet kazanabilir. Sahip olduğu siyasi statü ve haklar ayrı bir konu ama şu anda zaten İran’da bir Kürdistan eyaleti var. Sonuç olarak neredeyse Iğdır’dan Hatay’a kadar, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmî olarak Kürdistan olacak. O zaman işte Türkiye’nin şapkasını önüne koyup “Ben, kendi Kürtlerimle acilen barışayım” demesi lazım.

Türkiye kendi Kürtleriyle barışmazsa ne yaşanır sizce?

Bir müddet sonra bu iş BDP’yi de aşar, Tayyip Erdoğan’ı da aşar. Bölgedeki dengeler hangi halkı nereye sürükler, etnik ve mezhep savaşları gibi riskli meseleler ne getirir, ne götürür kestirmek zor. Bu yüzden hükümetin acilen bir Kürt barış planı oluşturması ve Türkiye’nin Kürtlerini tatmin edecek bir çözümü acilen getirmesi lazım.

Peki... Kandil nasıl bir çözüm istiyor?

Kandil, Öcalan’ın söylediğinden farklı bir şey söylemez ve kesinlikle Öcalan’ın sözünü dinler, onun talimatlarına uyar.

Silvan’da neden uymadı?

Öcalan, ordu üstünüze gelirse, teslim olun dememişti ki.

Arazide dinlenen askerler saldırıya uğradı... Görmezden gelebileceği bir asker grubuna saldırdı PKK. Geçmişte birbirlerini görmezden geldikleri hiç olmadı mı?
Keşke birbirlerini görmeselerdi! Keşke oradakiler de PKK’yi öldürmek için hareket etmiyor olsalardı! Hükümet- Öcalan görüşmesi tekrar başlasın. Öcalan’ın koşulları uygulansın. Örgütüne talimat verecek pozisyona gelsin. Kandil, Öcalan’ın sözünü dinleyecektir. Eğer süreç yeniden başlayacaksa Öcalan’ın durumunun değişmesi lazım. İmralı’da yürümez bu görüşmeler artık!

Niye?

On metrelik bir hücrede, Öcalan’ın dışarıyla ilişkileri kısıtlı. PKK sorunu çözülecekse, hükümetin İmralı’yı kapatması lazım, bütün sistemin değişmesi lazım. İlk etapta ev hapsi olabilir. Ev hapsine karşılık PKK de hangi adımı atacağını kamuoyuna açıklar. Ve süreç, işte böyle karşılıklı adımlarla gider.

Hükümetle müzakereye oturmanızın bir şartı da bu mu oluyor?

Bu, BDP’nin şartı değil. Bu, Öcalan’ın şartı. “Sağlık, özgürlük ve güvenlik koşullarım sağlanmadıkça ben yeniden sürece dâhil olmayacağım” dedi kendisi. Biz de gitsek, hükümet de gitse, Öcalan bunu söyleyecek.

Siz İmralı ve Kandil üzerinde bir gücünüzün olmadığını açıkça söylüyorsunuz. Oysa uzmanlar tarafından Türkiye’ye hep örnek gösterilen İngiltere’de siyasi parti silahlı örgüte sözünü geçiriyordu ve barış öyle sağlandı. Anladığım kadarıyla siz, İngiltere’de yaşanan müzakere ve çözüm sürecinin, Türkiye’de olamayacağını söylüyorsunuz.

Öyle mi?

Evet öyle. Olamaz tabii. Gerçeği anlatıyoruz biz. Bizim gücümüz var ama yetkimiz yok! Bizim PKK ile aramızda IRA-Sinn Fein gibi bir ilişki yok. BDP, Sinn Fein gibi karar sahibi değil. Dediğim gibi bizim etkimiz var fakat biz onlar adına ne ateşkes ne de silah bırakma kararı alabiliriz. Ama biz siyasi çözümleri güçlendirip, ateşkes ve silahsızlanma süreçlerine imkân tanıyan bir pozisyonu yaratabiliriz. Bu şekilde biz ancak demokratik basınç oluşturabiliriz. BDP’nin barışın sağlanması için iki farklı rolü olabilir.

BDP ne yapabilir?

Bir, eşitlik meselesinin nasıl çözüleceğinde doğrudan muhatap olur. İki, eğer hükümet, Kandil ve İmralı bize bu yetkiyi verirse biz barış konusunun nasıl sağlanacağında arabulucu rolünü oynayabiliriz. Veya BDP’nin de içinde bulunduğu bir âkil insanlar grubu da arabulucu olabilir, biz bunu da kabul ederiz.

Ama Türkiye’ye hep İngiltere’nin çözümü örnek gösteriliyor. Kısaca siz, “Türkiye İngiltere değil, PKK da IRA değil” mi diyorsunuz?

Değil tabii. Biz de Sinn Feinn değiliz. Tayyip Erdoğan da Tony Blair değil. Tony Blair, “şeytanla bile görüşürüm” dedi ve görüştü.

Tayyip Erdoğan da görüştü, görüşmedi mi?

Başbakan’ın PKK ve Öcalan’la görüşmesini asla küçümsemiyorum. Ama Erdoğan, görüşmenin arkasına Tony Blair gibi açık ve güçlü bir siyasi irade koymadı. Madem bu konuda cesur davrandın, riski göze aldın, sürdür bunu, daha da cesur ol!..

PKK’ya dönersek... PKK, kendisine yöneteceği bir toprak verilmeden barışa razı olur mu? Yoksa PKK’nın en önemli şartı, kendisine yöneteceği bir bölge, bir nüfus, bir toplum verilmesi mi?


Murat Karayılan KCK yürütme kurulu başkanı olarak bütün örgütü bağlayan bir açıklama yaptı 15 gün önce. “Türkiye’de yönetim anlayışı ademimerkeziyetçi olursa, seçimler de demokratik yapılırsa, kim kazanırsa bölgesel yönetimi o yönetir” dedi.

Siz ademimerkeziyet, özerklik gibi modellerin yanı sıra bir de statü diyorsunuz. Nasıl bir statü istiyorsunuz?


Özerklik bir statü zaten. Federasyon, bağımsızlık da öyle. Statü, bir yönetim hakkıdır. Statü, bölgesel yönetimlerde söz sahibi olabilmektir. Türkiye’de eğer Türkler, devlet ve Kürtler birbirinden kopmak istemiyorlarsa, bunun yolu sınırlar içinde uygulanacak çözüm modelleridir. Bu da ya özerkliktir ya da federasyondur! Eğer Ankara, İspanya’da Bask örneğinde olduğu gibi Kürdistan özerk bölgesini tanırsa... Onunla özel bir hukuk kurarsa... Devletle Kürtler bu konuda anlaşırlarsa... Biz buna karşı değiliz ama biz bu modeli önermiyoruz.

Niye Kürdistan özerk bölgesini önermiyorsunuz?


Biz bu modeli demokrasi açısından doğru bulmuyoruz. Biz, bütün Türkiye için özerk bölgeler olsun istiyoruz. Mesela Kürdistan diye tabir edilen coğrafyada üç veya dört özerk bölge olabilir. Büyük bir ili merkez alırsınız. Onunla ulaşım, kültürel, ekonomik, sosyal açıdan işbirliği içinde olan illeri onun etrafında toplarsınız ve oraya bölge dersiniz. Öcalan da Ankara merkezli özerk bölgeler öneriyor.

Ne öneriyor?
“Ankara merkez olsun ama Türkiye’de özerk yönetim bölgeleri oluşsun ve hepsinin yetkileri aynı olsun. Türkiye ademimerkeziyetçi bir yönetim sistemine geçsin” diyor. Bu modele göre, her bölgede seçimlerde sandıktan kim çıkıyorsa, özerk bölgeyi o yönetecek. Antalya özerk bölgesini belki CHP, Çukurova’nın aşağısını belki MHP yönetecek. Halk memnun olmazsa bir sonraki seçimde iktidarı değiştirecek.

Kaç tane özerk bölge planlıyorsunuz?
Bize göre Türkiye’de böyle 18-20 özerk bölge oluşturmak mümkün. Federasyon ise daha çok toprağa, nüfusa, etnik kökene bağlıdır. Özerklik öyle değil. Bizim önerdiğimiz özerklikte, Türkiye’de Kürtler nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar aynı haklara sahip olabilirler. Bizim önerdiğimiz özerklik etnik kimliğe dayalı bir model değildir.

Peki, bir süre önce ilan ettiğiniz özerklik bu muydu?
O özerklik ilanında, aslında Kürt halkının siyasi statü konusundaki ısrarı ilan edildi. Yoksa bir siyasi sınır çizilmedi. Öcalan da şunu demişti: “Devlet eğer bu önerilerimizi, projelerimizi kabul etmiyorsa, o zaman tek taraflı çözüm gelişir. Eğer devlet ben sizin sorununuzu çözmek için niye Türkiye’nin tamamını ademimerkezî olarak yöneteyim diyorsa, o halde sadece Kürtlere özerklik verilsin.” PKK de bunu söyledi.

PKK ne dedi?
“Sen Türkiye’yi demokratikleştirecek çözümü tartışmıyorsan, ben de tek taraflı olarak özerkliği kazanmak geliştirmek için mücadele ederim” dedi. Eğer PKK’yi öldüreyim, bitireyim derseniz ve o da ben güçlüyüm, direniyorum derse... Ortaya bölgesel özerklikler çıkmaz. Ortaya Özerk Kürdistan Bölgesi çıkar. Çözüm süreci uzarsa, on yıl yirmi yıl sonra bu iş bölünmelere gider.

Kürtler ayrılmak istiyor mu?
Ayrılmak isteyenler var ve “bizim ayrı devletimiz olsun, bağımsız Kürdistan olsun” diyenlerin sayısı giderek artıyor. Diyarbakır’da son yapılan bir ankette yüzde 51 özerkliği destekledi. Yüzde 10 küsur federasyon istedi. Yüzde 20 herhangi bir siyasi statü olabilir, dedi. Yani sonuçta yüzde 75-80 siyasi statü istedi. Kürtler statü istiyor.

Türklerin siyasi eğilimlerini de ölçüyor musunuz? Türkler ne istiyor sizce?
Türklerde de ayrılma isteği giderek artıyor. Anketlerde çıkıyor bu sonuç. İki tarafta da ayrılmak isteyenlerin oranı yüzde 10-15 arasında ama Türklerde ayrılma isteği daha hızlı artıyor. Benim söylediklerim, son 15-20 gün içinde alınan sonuçlar.

Birarada yaşayabilmek için Kürtlerin olmazsa olmaz dediği şartlar neler?
Türklerin neyi varsa Kürtlerin de olması lazım. Türkiye’de ne varsa hepimizin olsun. Sadece Türklerin olmasın.

PKK silahları susturmaya hazır mı?
Hükümet’in sağlayabileceği bir şey bu. Hükümet, doğru yaklaşır ve müzakere denen şeyi karşı tarafı teslim alma ve tasfiye amaçlı kullanmazsa... Müzakereyi, karşı tarafla uzlaşma bulma olarak görürse, müzakerelerden sonuç alabilir ve PKK’yi ikna edebilir.

Hükümet silahları susturmaya hazır mı?
Hayır. Hükümetin hazırlıklarına bakılırsa, hükümet savaşma konusunda kararlı. Biraz bölgesel gelişmelerle de ilgisi var bunun. Hükümet ille savaşmak istiyor. Suriye durulmadan PKK’yle bir uzlaşma, çözüm yaratmak istemiyor. Çünkü PKK’nin Suriye’de Kürt taban üzerinde etkili olduğunu biliyor. Hatta PKK’nin Güney Kürdistan’ın Barzani bölgesinde de taban üzerinde etkisi var.

Eğer müzakereler sizinle yapılırsa sizin gerektiğinde her üç tarafa da tavır almanızı gerektirebilecek durumlar, dayatmalar ortaya çıkabilir, bunlarla baş edebilecek misiniz?
Zor olur ama baş ederiz. Sürece güvenirsek ve hükümetin gerçekten adım attığını görürsek, birileri süreci bozacak pozisyona girerse biz siyasi riski üstleniriz ve süreci sürdürürüz. Masadan kaçmayız.

Benim sorularım bu kadar. Benim sormayıp da sizin özellikle söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Şunu söylemek isterim. Bizim BDP ve BDP’li Kürtler olarak Taraf’a da eleştirilerimiz var. Taraf gazetesi, sürekli olarak “BDP, AKP’yi desteklesin” pozisyonu aldı. BDP, AKP’yi desteklemediğinde de, BDP’nin üzerine çok haksız bir biçimde geldi.

Taraf’a çok haksızlık etmiyor musunuz? AKP desteklensin denklemi içinde hiçbir zaman olmadı Taraf.

Anayasa referandumu sürecinde hep bunu yaşadık biz. Sokağa çıkın, BDP’li Kürtlere rastgele sorun. BDP’li Kürtlerin hepsinde Taraf’la ilgili böyle bir algı var.

Ben de referandumda sizin niye “evet”i desteklemediğinizi hâlâ anlamış değilim. Çünkü referandumda evet oyunu desteklemek, demokratikleşmeyi, sivilleşmeyi desteklemekti. AKP’yi desteklemek değildi ki... Bugün bakın, siz de Evren’in davasına müdahil oluyorsunuz.

Ben, “Taraf gazetesi bizi desteklesin” demiyorum. Ancak özellikle köşe yazılarında ve haber formülasyonlarında bizimle ilgili çok büyük haksızlıklar yapıldı. Oysa Kürtlerin Taraf’tan beklentileri hakikaten fazlaydı. İşte bu beklenti çok düştü. Taraf, bizim Kürtler nezdinde misyonunu yitirdi.

Taraf asla AKP’yi destekleme denklemi içinde olmadı. Taraf’ın politikasını oluşturan Ahmet Altan, “AKP’yi destekleyin” diye tek bir cümle, yazı yazmadı. Aksine seçimlerde, AKP’ye oy vermeyeceğini köşesinde açıkladı.

Gene de siz gidin, Diyarbakır’da sokakta bir anket yapın. Bizim partimizde ve halkta böyle bir algı var. Partimizin herhangi bir yetkilisine “bu haber doğru mu, yanlış mı” diye sorulmadan bizimle ilgili doğru olmayan o kadar çok haberler yapıldı ve köşe yazıları yazıldı ki Taraf’ta... Bize çok büyük haksızlıklar yapıldı Taraf’ta!..

Ragıp Zarakolu tahliye edildi

Ragıp Zarakolu tahliye edildi
Birinci KCK davasında Ragıp Zarakolu'nun da aralarında bulunduğu 15 kişi tahliye edildi
PKK'nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK'ya yönelik soruşturmada sürpriz tahliyeler geldi.

Yayıncı Ragıp Zarakolu’nun da aralarında bulunduğu 15 tahliye oldu.

Tahliye kararına gerekçe olarak "sanıkların tutuklu kaldıkları süre", "suç vasfının değişme ihtimali" ve "delil durumu" gösterildi.

Sanıkların tutuksuz yargılanmasına karar verildi. Davanını ilk duruşması 2 Temmuz'da yapılacak.

Onlar konuştu BDP'li vekiller ağladı

Onlar konuştu BDP'li vekiller ağladı
Uludere’de hayatını kaybeden 34 kişinin ailesi BDP Grubu’na katıldı. onlar konuşurken BDP'li vekillerin ağladığı dikkat çekti


BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Uludere’de hayatını kaybeden 34 kişinin katillerinin 104 gündür bulunamadığını belirterek, “Bu sessizlik gönüllü bir vesayet, bu sessizlik bir suç ortaklığının sessizliği. Herkes iyi biliyor ki, sınır ötesi operasyona yani başka bir ülkenin topraklarını savaş uçaklarıyla gidip bombalamaya, siyasi otoritenin izni olmadan böyle bir operasyona kalkışmaz. Genelkurmay ve Başbakanlık bu operasyonu birlikte yaptılar” dedi.

-BAKAN ŞAHİN’E YANIT-

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in bir soru önergesine verdiği yanıtta, “Gaz bombaları zararsız” ifadesini kullandığını belirten Kışanak, “Son 5 yılda 9 kişi gaz bombaları nedeniyle doğrudan yaşamını yitirdi. Bakan gaz bombalarının zararı yok diyor, çünkü bu bakan vatandaşın canını zarardan saymıyor” diye konuştu.


-AYAKTA ALKIŞLANDILAR-

Kışanak konuşmasına devam ederken salona Uludere’de hayatını kaybedenlerin yakınları girdi. BDP’li vekiller, Uludere’den gelenleri alkışlarla ayakta alkışladı. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, önce Kürtçe "hoş geldiniz" dedi ardından da, “Hoşgeldiniz Uludere’de çocuklarını yitiren analar, babalar, adalet için Ankara’ya Meclis’e geldiniz, hoşgeldiniz” dedi. Kaplan, daha sonra BDP Grubu’na katılanların isimlerini tek tek saydı.

Uludere’den gelenlerin bazılarının yakalarında kaybettiklerinin fotoğrafları yer alırken bazılarının da ellerinde çocuklarının fotoğraflarını taşımaları dikkat çekti.

-“KİMİN EMİR VERDİĞİ AÇIK VE NET ORTADA”-

Kışanak da, BDP Grubu’na katılanlara Kürtçe hoşgeldin dedikten sonra konuşmasına kaldığı yerden devam ederek, “Bu metanetli bu onurlu duruşunuz ve direngen tavrınız nedeniyle de sizleri yürekten kutluyorum” dedi. Kışanak, konuşmasına şöyle devam etti:

“Roboski katliamı hepimizin yüreğinde derin bir yara açtı. 104 gün geçti, ancak hala katiller ortada yok. Bu da ikinci bir acı ikinci bir yara. Şimdi ikinci travmayı yaşıyoruz, bu ülkenin savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilen 34 canımızı kimin katlettiğini bilmiyoruz, bu da ikinci bir travmadır. Aslında bu ülkede savaş uçaklarına kimin emir vereceği açık ve net ortada. Bu insanları savaş uçakları gidip bombaladı, katletti. Savaş uçaklarına kimin emir vereceği belli değilse ama bir gün o savaş uçakları o zaman gelip bu Meclis’i de bombalayabilir, bunu mu demek istiyor bize iktidar.”

-“KATİLLER NEREDE?”-

Üstü örtülmek istenen bir durumla karşı karşıya olduklarını iddia eden Kışanak, konuşmasına şöyle devam etti:

“Oyalayıp, zamana yayan ve üstünü örten bir tutum. Şu anda yaptıkları bu. Biz basit bir soru soruyoruz. Katiller nerede? Savaş uçaklarına kim emir verdi?

Başka bir şey olsa Başbakan kıyametleri koparmıştı. Hani milletin iradesi her şeyin üstündeydi, hani vesayet bitmişti, hani karşıydınız.Başka zaman olsa kızılca kıyamet kopmuştu. Ama sesi çıkmıyor. Bu sessizlik gönüllü bir vesayet, bu sessizlik bir suç ortaklığının sessizliği. Herkes iyi biliyor ki, sınır ötesi operasyona yani başka bir ülkenin topraklarını savaş uçaklarıyla gidip bombalamaya, siyasi otoritenin izni olmadan böyle bir operasyona kalkışmaz. Genelkurmay ve Başbakanlık bu operasyonu birlikte yaptılar. Onun için bugünkü bu uzatma halleri bu sessizlik bu oyalama halleri de bir suç ortaklığının, bir suç işbirliğinin sonucudur. Roboski katliamının hesabını soracağız, ne kadar oyalasanız da, kandırmaya çalışsanız da üstünü örtmeye zamana yaymaya çalışsanız da buna gücünüz yetmeyecek. Bu katiller bu halka hesap verecek. Yargıdan kaçabilirsiniz, adaletten kaçabilirsiniz, ama halkın adaletinden kaçamayacaksınız, bunu bilin. Eğer vicdanınız varsa eğer insanlığınız varsa bir an önce ortaya çıkın hesap verin, yargıda da hesap verin. Bu katliamın sorumluları kaçarak kurtulamayacak.”

-AİLELER KONUŞTU-

Kışanak’ın konuşmasının ardından aileler gelerek kürsüde konuştu. Serhat Encü’nün aibisi Ferhat Encü, “Türkiye’nin F 16 savaş uçakları tarafından bombalama sonucunda 34 insanımızı kaybettik. Makamı ne olursa olsun, ucu kime dokunursa dokunsun, adalet önüne çıkarılıp cezalandırılmalarını istiyoruz. Bu işin Meclis tarafından çözülebileceği inancı içindeyiz ”dedi.

Konuşmasını özetleyen bir şiir okumak istediğini ifade eden Encü, “Zifiri karanlık bir gecede anne, bombalar yağdı bedenimin üzerine anne. Bu Meclis’i bir anne olarak gördük biz. Ne demek istediğimi anlamışsınızdır herhalde” diye konuştu.

Daha sonra kürsüye Erkan Encü'nün annesi Felek Encü geldi. Encü, kürsüye oğlunun Türkçe kitabı ve fotoğrafı ve gazeteyle çıktı. Konuşmasının başında Kürtçe konuşan ve elindeki gazeteyi gösteren Encü, “Acaba Genelkurmay Başkanının çocuğu olsaydı, Başbakanın çocuğu olsaydı,ne yaparlardı” diye sordu.

“Biz artık barış istiyoruz” diyen Encü, “Siz Suriye için Filistin için insanlık istiyorsunuz. Acaba biz Kürtlerin ne suçu var bizim için insanlık istemiyorsunuz. Kürtlerin hayatı bu kadar ucuz mu, bizi parayla satın alamayacaklar. Şehit askerlerin annelerine buradan sesleniyorum. Çocuklarınızı askere göndermeyin. Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı görmüyor. Bu kimliği bana veren kimdir? Niye oğluma adalet vermiyorsunuz. Ben oğlumu okula gönderiyordum, Türkçe okusun diye, sizin dilinizi okusun diye. 13 yaşındaki Erkanımın bedenine bombalar yağdırarak, bunun bedeli bu muydu? Katiller nerede? Siz de biliyorsunuz, herkes de biliyor" dedi.

-BDP’Lİ VEKİLLER AĞLADI-

Bu arada ailelerin konuşması sırasında BDP’li vekillerin ağlaması da dikkat çekti.

Ailelerin konuşmasının ardından BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan'ın, “Milletin iradesinin üstünde bir güç tanımıyoruz hukukun üstünde güç tanımıyoruz.Adaleti burada arıyoruz, sizlerle arıyoruz, hakça arıyoruz, hukuka uygun, insan haklarına uygun arıyoruz. Bu çatı hepimizin çatısıdır. Ya bu sorunu bu çatının altında çözeceğiz ya bu çatı hepimizin başına geçecek” demesi dikkat çekti.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Amasya'da askeri araç geçerken bomba patlatıldı

Amasya'da askeri araç geçerken bomba patlatıldı
Amasya’da Çiğdemli köyü Zana Köprüsü mevkisindeki patlamada, ilk belirlemelere göre, İl Jandarma Komutanlığı personelinin bulunduğu araçtaki askerlerden 1’i şehit oldu, 6’sı yaralandı. 

Amasya Valisi Abdil Celil Öz, "1 askerimiz şehit, 1' i ağır 6 askerimiz yaralı" dedi.

Amasya'da askeri araç geçerken bomba patlatıldı


AMASYA'nın merkeze bağlı Çiğdemli Köyü Zana Köprüsü üzerinde askeri aracın geçişi sırasında uzaktan kumandalı bombanın patlatılması sonucu 1 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı.

Olay bugün saat 15.30'da Amasya'da meydana geldi. Merkeze yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta bulunan Çiğdemli Köyü Zana Köprüsü üzerinden askeri aracın geçişi sırasında, uzaktan kumandayla patlatılan bomba nedeniyle ilk belirlemelere göre 1 askerin şehit olduğu ve 4 askerin de yaralandı belirtildi. Olay yerine çok sayıda asker ve ambulans sevk edildi.Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir askerleri taşıyan sivil aracın geçişi sırasında mayının patladığını, 1 askerin şehit olduğunu 1 astsubayın yaralandığını belirterek yaralı saylısının artabileceğini bildird

PKK o görüntüleri yayınladı

PKK o görüntüleri yayınladı
Terör örgütü PKK'nın elinde bulunan rehin üç asker ile bir polis ve kaymakam adayının yeni görüntüleri yayınlandı

Aylardır terör örgütü PKK'nın elinde bulunan üçü asker bir polis ve kaymakam adayının yeni görüntüleri yayınlandı. Terör örgütüne ait internet siteleri tarafından yayınlanan görüntülerde kameraya konuşan rehineler durumlarının iyi olduğunu ifade etti.

Yaklaşık yedi aydır terör örgütü PKK'nın elinde rehine olarak bulunan Muş Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu, Astsubay Abdullah Sörfçeler, polis memuru Nadir Özgen, uzman çavuş Kemal Ekinci ve uzman çavuş Zihni Koç’un görüntüleri terör örgütüne ait internet siteleri tarafından yayınlandı. Rehineler ailelerine seslenerek sağlık durumlarının iyi olduğunu söyledi.

Astsubay Abdullah Söpçeler ve uzman çavuş Zihni Koç, 9 Temmuz 2011’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, kaymakam adayı Kenan Erenoğlu aynı yıl 12 Ağustos’ta Muş-Kulp karayolu üzerinde yapılan kimlik kontrolü sırasında, uzman çavuş Kemal Ekinci 1 Ekim’de Şırnak merkezde, polis memuru Nadir Özgen ise 10 Eylül’de Van’ın Çatak ilçesinde rehin alınmıştı.


Kaçırılan asker, kaymakam adayı ve polisin kurtarılması için yapılan operasyonlarda Diyarbakır'ın Silvan ilçesi kırsalında 13 asker şehit olmuştu, Terör örgütünün elinde bulunan rehineleri kurtarmak için geçtiğimiz hafta da bir operasyon daha yapılmış ancak sonuç alınamamıştı.

İzmir'i savaş alanına çevirdiler!

İzmir'i savaş alanına çevirdiler!
Terör örgütü sempatizanları cam, çerceve kırdı


İZMİR'in Bornova İlçesi'nde, terör örgütü sempetizanı bir grup çevredeki işyerlerinin ve evlerin camlarını taş atarak kırdı. Güvenlik güçlerinin olay yerine gelmesiyle ara sokaklara kaçan grup, izini kaybettirdi.

Olay, saat 22.30 sıralarında, Doğanlar 1517 Sokak üzerinde meydana geldi. Sokakta toplanan yaklaşık 100 kişilik bir grup, terör örgütü PKK lehine sloganlar atmaya başladı. Ardından grup, sokaktaki çöp konteynırlarını devirdi. Bir kahvehane, bir süpermarket ve çevredeki evlerinin camlarını taş yağmuruna tuttu. Gruba taş atarak karşılık veren vatandaşlar durumu, polise bildirdi. İhbar üzerine olay yerine çevik kuvvet polisleri yönlendirildi. Belli noktaları tutan güvenlik güçlerini gören terör örgütü sempatizanları ara sokaklara kaçtı, izini kaybettirdi. Olayla ilgili ölen ya da yaralanan kimsenin bulunmadığı herhangi bir gözaltı işleminin de uygulanmadığı belirtildi. Kaçanların kimliklerinin belirlenmeye çalışıldığı kaydedildi.




Kadir ÖZEN / İZMİR, (DHA)

7 Nisan 2012 Cumartesi

Kimse PKK'ya düşmanlık yapmamızı beklemesin

Kimse PKK’ya düşmanlık yapmamızı beklemesin
BDP lideri Demirtaş’tan müzakere şartı: “Bize PKK’ya, Öcalan’a düşmanlık yapacaksınız” dayatmasıyla gelmeyin

Kimse PKK’ya düşmanlık yapmamızı beklemesin

DHA

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şu anda hükümetten randevu talep etme durumunda olmadıklarını, çağrılarını yaptıklarını ve gelen çağrılara olumlu cevap verdiklerini söyledi. Demirtaş, ancak bize ’PKK’ya, Öcalan’a düşmanlık yapacaksınız ve sizi seçen tabana, seçmene ihanet edeceksiniz’ gibi bir dayatma ile geleceklerse kusura bakmasınlar” dedi.
Diyarbakır’da bulunan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerine yönelik müzakere konusundaki eleştirilerini değerlendiren Demirtaş, şunları söyledi:




Görüşmeler yine başlamalı
“Başbakan’ın müzakereye başından beri niyeti yok. Adeta dersi kaynatan çocuklar gibi sürekli gündem değiştirme ve saptırmaya çalışıyor. Bizimle ilgili söyledikleri de nezaketsizliğin ötesinde cehaletin göstergesidir. Yani burada BDP’den hangi kararı almasını bekliyor ki. Karar alması gereken iktidar ve hükümetin kendisidir. Asıl muhatapsızlık yaşayan biziz. Karşımızda bir muhatap göremiyoruz. Cemaat mi, ara sıra bizimle görüşen bakanlar mı, ordu mu, hükümet mi muhatap belli değil.”
Demirtaş, şu anda hükümetten randevu talep etme durumunda olmadıklarını, çağrılarını yaptıklarını ve gelen çağrılara olumlu cevap verdiklerini kaydeder şunları söyledi:
“Karşımızda ciddi samimi cesur irade görürsek biz müzakere yürütürüz dedik. Ama bize ’PKK’ya Öcalan’a düşmanlık yapacaksınız ve sizi seçen tabana seçmene ihanet edeceksiniz’ gibi bir dayatma ile geleceklerse kusura bakmasınlar. Bugün Ankara’da yargılanan Kenan Evren de Kürt halkını birbirine düşman etmeye çalıştı ama bunu başaramadı. Kürt halkı artık Ortadoğu’da bir iradedir. AKP bunu artık net olarak anlamak durumundadır. AKP, Ortadoğu’daki 40 milyon Kürt ile barış arayışına girmek durumundadır. AKP’nin Kürtlere düşmanlıktan vazgeçmesi gerekir. Başbakan bize hakaret eder, şantaj ederek, bu sorunların çözümünde tek bir milim dahi ilerlemeyeceğini görmek durumundadır.”
Geçmiş dönemde İmralı ve Oslo’da yürütülen görüşmelerin benzerlerinin yeniden başlaması gerektiğini savunan Demirtaş, “Bu defa sürece BDP’nin ve BDP ile birlikte akil insanlar ve sivil toplum kuruluşlarının dahil olması lazımdır. Oturulup konuşulmadan mesele anlaşılmaz “ diye konuştu

Siirt'te şiddetli çatışma

Siirt'te şiddetli çatışma
Siirt'in Eruh İlçesinde tespit edilen iki ayrı PKK'lı grubu etkisiz hale getirmek için hava destekli operasyon düzenlendi

Siirt'te şiddetli çatışma

Operasyonda PKK'lılarla sıcak temas sağlandığı ve şiddetli çatışmaların yaşandığı öğrenildi.

Siirt'te bahar aylarının gelmesiyle birlikte bölgede önlemlerini artıran güvenlik güçleri bu sabah saatlerinde Eruh'un Şeyhömer Dağı ile Şırnak sınırında bulunan Görendoruk Mevkii'nde iki ayrı PKK'lı grup tespit etti.

Siirt 3'üncü Komando Tugay Komutanlığı'ndan PKK'lıların bulunduğu alanlara Sikorsky helikopterlerle özel eğitimli komandolar indirildi. Kobra helikopterler de PKK'lıların bulunduğu alanları bombalayıp yoğun ateş altına aldı.

Özel eğitimli komandoların her iki bölgede de PKK'lılarınla sıcak temas sağladığı ve yer yer çatışmaların yaşandığı öğrenildi. Görendoruk Mevkii'nde bulunan iki PKK sığınağının imha edildiği belirtildi.

Yaşanan şiddetli atışmalarda ölen ya da yaralanan olup olmadığı henüz öğrenilemedi.

VALİLİK AÇIKLAMA YAPTI


Siirt Valiliği, Eruh ilçesinde PKK'lıları etkisiz hale getirmek için sürdürülen operasyonda teröristlere ait arizye gömülü gıda ve yaşam malzemeleri ele geçirildiğini açıkladı. Valiliğin açıklaması şöyle: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bekasını ve vatandaşlarımıza huzurlu ve güvenli bir ortam sağlamak maksadıyla, İl Jandarma Komutanlığı'nca yürütülen istihbari çalışmalar sonucunda, 3'üncü Komando Tugay Komutanlığı'nca, Eruh ilçesi kırsalında icra edilen operasyon esnasında, bölücü terör örgütü mensuplarınca kullanıldığı değerlendirilen ve arazide gömülmüş şekilde 40 kilo un, 40 kilo bulgur, 11 kilo şeker, 1 kilo pekmez, örgütsel kıyafet ile çeşitli yaşam malzemeleri ele geçirilmiştir. Halkımızın can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla, güvenlik güçlerimiz, asayiş ve güvenlik tedbirlerini almakta ve çalışmalarına aralıksız devam etmekteler."

(DHA)

6 Nisan 2012 Cuma

Okmeydanı savaş alanına döndü!

Okmeydanı savaş alanına döndü!
 İstanbul Okmeydanı'nda pazar tahtaları ve çöpleri yola atarak ateşe veren yüzleri maskeli gruba polis müdahale etti.

Polise molotofkokteyli ve taşlarla karşılık veren göstericilerden bazıları gözaltına alınırken, bazı göstericiler ara sokaklara kaçarak izlerini kaybettirmeyi başardı.

Şişli Okmeydanı Mahmut Şevket Paşa Mahallesi Mithat Paşa Caddesi üzerinde korsan gösteri yapan bir grup, dün saat 22.00 sıralarında pazar tahtalarını ve çöpleri ateşe vererek caddeyi trafiğe kapattı.

Yüzleri maskeli grup üyeleri etrafa taş ve molotof ile saldırdı. Kısa sürede olay yerine akrep tipi zırhlı araçlar sevk edildi.


Polislerin dağılın çağrılarını dinlemeyen göstericiler polise de molotof atarak ara sokaklara kaçtı. Eylemci grubun arkasından ara sokaklara giren polisler bazı eylemcileri yakalayarak gözaltına aldı.

Bazı vatandaşların yaşanan olayı evlerinin balkon ve pencerelerinden seyrettiği görüldü. Olaylar sırasında kaç göstericinin gözaltına alındığı öğrenilemezken, polis kaçan diğer göstericileri arama çalışmalarını sürdürüyor.

Bahoz Erdal'ın kolları koptu

Bahoz Erdal'ın kolları koptu
Özel Harekatçı 7 polisin şehit düştüğü Cudi’de PKK elebaşı Bahoz Erdal’ın en önemli iki adamını kaybettiği ortaya çıktı Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan, Ocak'tan bu yana sesi soluğu çıkmayan Bahoz Erdal kod adlı PKK elebaşısı Fehman Hüseyin'in canını yakan gelişmeyi yazdı.


Bahoz Erdal'ın kolları koptu
 Emrindeki teröristlere sürekli kanlı eylem talimatları yapan Bahoz'un attığı intikam çığlıklarının sırrı çözüldü.

İşte Adem Yavuz Arslan'ın o yazısı:

Bahoz'un 'kollarını' kestiler!

Mart ayının son günlerinde Cudi'de düzenlenen operasyonda 7 Özel Harekâtçı şehit olmuştu.

Özel Harekât'ın yetişme tarzı, operasyon kabiliyeti düşünüldüğünde aynı anda 7 şehit verilmesi sıradan bir durum değil.

Zaten bölgeden aldığım bilgiler de o günlere ait gri alanların olduğunu teyit ediyor. Özellikle de operasyon gecesi ve bir gün sonrası yaşanan bir dizi tuhaflık var.

Fakat şunu da unutmamak gerekiyor.

Cudi'de operasyon yapılan yere 16 yıldır hiç girilmemiş. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye sınırları içerisinde bir bölgeye sizin askeriniz, polisiniz 16 yıldır ayak basmamış.

Yani bu operasyondan şehit vermeden çıkmak çok zor bir ihtimaldi ama 7 şehidin verilmesi, bir o kadar da yaralının olması üzerinde durulması gereken bir konu. Edindiğim bilgiye göre de bu konuda detaylı bir inceleme var. Ancak bu olumsuz örnek bölgedeki uyumu da gözden kaçırmamalı.

Daha önce devletin istihbarat kurumlarından gönderilen nokta tespitlere bile duyarsız kalanlar oldu.

Asker polis uyumu üst seviyede


Hatta Şırnak-Hakkâri kırsalında 'arkadaşlarım içeride iken ben neden PKK'ya karşı mücadele edeyim' görüşünde olanlar vardı.

Şimdi ise çatışmaya giren, el bombası atan rütbeliler var.

Tabii bu durum örgüt açısından tehlike çanlarının çalması demek. Çünkü kar kış demeden operasyon yapan jandarma ve Polis Özel Harekât Timleri bölgeyi örgüt için güvenli alan olmaktan çıkartıyor.

Bazılarına bu ifadeler hamasi gelebilir.

Ama devletin resmi raporlarına giren ifadeler, bölgeden edindiğim bilgiler yaşananları teyit ediyor.

Mesela temmuz sonundan bu yana devam eden etkili hava akınları nedeniyle başta Karayılan olmak üzere kritik yöneticiler ortalıkta gözükmüyor.

Nevruz kutlamalarına bile çıkmadılar.

Çünkü hem Amerika'dan gelen Predatörler hem de mevcut Heronlar etkili görüntü istihbaratı sağlıyor.

Yani kamplar arasında kalabalık gruplar halinde intikal mümkün değil.

GES komutanlığının MİT'e devrinden sonra daha da güçlenen elektronik istihbarat artık telsiz hareketlerini daha yakından izliyor. Bu yüzden özellikle yönetici takımı telsiz taşımıyorlar.

Grupların bölünmesi ve elektronik haberleşmenin azaltılması da örgütün hareket alanını daralttı.

Bu durum da geniş çaplı eylemlerin hazırlık ve icra süreçlerini zorlaştırıyor. Nitekim 'cellat' olarak bilinen Bahoz Erdal da bu hava akınlarında yaralanmış ve Suriye'de tedavi olmuştu.

4 Ocak'tan bu yana sesi çıkmayan Bahoz Erdal önceki gün ortaya çıktı. Hakkâri'nin güneyindeki PKK kamplarında bulunan Erdal telsizden intikam çağrıları yapıyor.

Hatta "Kar kış bahanesi istemiyorum. Mağaralarda kimse kalmayacak. 3-4 kişilik gruplarla saldırı yapın" dediği teknik takibe takıldı.

Bahoz'un tedavi olup ortaya çıkması, Hakkâri'nin hemen dışındaki kamplarda görülmesinin sırrı ise 7 şehit verdiğimiz Cudi Operasyonu'nda...

Yardımcısı öldürülünce Bahoz ortaya çıktı

Çünkü o operasyonda Bahoz Erdal'ın sağ kolu sayılan Sadık kod adlı PKK'lı öldürüldü. Yine Bahoz'un kurmay heyetinden ve aynı zamanda Sadık'ın da yardımcısı olan Refik de ölü ele geçti.

8 PKK'lının öldürüldüğü, birinin de canlı yakalandığı Cudi Operasyonu'nda ölenlerden Torhildan, Sason ve Fırat'ta PKK'nın özel kuvvetleri sayılan Öz Savunma Birlikleri'nden.

Bölge komutanı olan Sadık ve Cudi sorumlusu Refik ise Bahoz gibi Suriyeli ve 1990'lı yılların ilk yıllarından bu yana bölgedeler. Mayınlama, eylem talimatları, eylemlerin koordinasyonları Sadık tarafından yapılıyordu.

Yani son Cudi Operasyonu Bahoz'un ve örgütün fena halde canını yaktı. Güvenlik bürokrasisi riskin farkında fakat 'sağ kolunu aldığımız Bahoz'un kendini de alacağız' diyorlar.

Bölgenin ve başkentin nabzını tuttuğumuzda şöyle bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.

Kimsenin Kürt sorununu silahla çözmek gibi bir derdi yok. Ama Kürt sorununun çözümü için PKK'nın silahlı kanadının bertaraf edilmesi gerekiyor.

Bazılarının 'güvenlikçi yaklaşım' dediği konsept ise 'sorunu çözmek değil, çözüm için zemini hazırlamak amacıyla' oluşturuldu.

O yüzden bu konseptin parçası olarak PKK'nın lider kadrosunun işi bitirilmeden operasyonlar durmayacak. Aralık ayının son günlerinde bu konuda 'devlet kararı' alındığını da hatırlatalım.

Kaynak: Bugün

Çukurca'da yoğun top atışı

Çukurca'da yoğun top atışı
HAKKARİ’nin Kuzey Irak’a sıfır noktasında bulunan Çukurca İlçesi’ndeki sınır birliklerine PKK’lı teröristler tarafından taciz ateşi açılması üzerine, birlikler anında karşılık verdi.

Hakkari’nin Çukurca İlçesi’nde 49’uncu sınır taşı, Hakantepe ve Darsinki Bölgesi’nde konuşlu birliklerden Kuzey Irak yönüne doğru saat 16.30 sıralarında yoğun şekilde top atışı başladı. İlçe merkezinden de duyulan top atışlarının, sınır kesiminde belirlenen PKK’lı teröristlerin bulunduğu bölgeye yapıldığı belirtildi.

4 Nisan 2012 Çarşamba

15 kadın teröristin üzerinden çıkan sır

15 kadın teröristin üzerinden çıkan sır
Terörün bahar planı, 15 kadın teröristin ölü ele geçirildiği baskından çıktı.
15 kadın teröristin üzerinden çıkan sır


Cudi'de 6 polisin şehit olduğu operasyonda iki örgüt üyesi sağ olarak yakalanmıştı. Sorguya alınan teröristlerden biri Cudi'ye gelen grubunun devamının, Bitlis Hizan kırsalında olduğunu söyledi.

Google Earth'ten, sığınıkların bölgesini gösterdi.

Siirt Baykan'la Hizan arasındaki Çeltikli Köyü kırsalında bulunan Sehi ormanlarını işaret etti.

Bu tespitin ardından bölgeye özel eğitimli Jandarma Komando ve Polis Özel Harekat ekipleri sevk edildi.

Terörist grupla çatışma çıktı, teröristlerin bulunduğu mağara imha edildi. 15 kadın terörist ölü ele geçti.

5 BİN LİRAYA YAPTIRILMIŞ


Teröristlerin üzerleri ve mağarada yapılan aramada, örgütün bahar planlarına ulaşıldı.

Kadınlardan birinin üzerinden, 5 bin liraya özel zula yaptırıldığı belirtilen, patlayıcı dolu iki aracın krokisi çıktı. 15 ayrı eylem için patlayıcı talebinin yer aldığı görüldü. Kadınların, 15 bombalı saldırı için talimat beklediği belirlendi. Güvenlik güçleri krokilerde yer alan araçları arıyor.

Cudi Dağı'nda, 6 Özel Harekat polisinin şehit düştü çatışma sonrası ölü ele geçirilen 9 teröristin kaldığı mağarada yapılan aramada ise 6 adet susturuculu suikast silahı bulundu.

3 NUMARA ZİYARETTE

Ölü ele geçen kadın teröristlerden birinin cebinden, terör örgütünün sözde yöneticisi olarak bilinen Duran Kalkan'ın, kendileriyle çektirdiği fotoğraflar çıktı.